(ORTA) OYUNU
Anadolu’nun vatan millet sevgisiyle bilinen Çankırı ilinin şirin bir ilçesidir Orta. Burada yaşayan insanlar öyle iyi niyetli, öyle hoş görülü, öyle sabırlıdırlar ki; umutlarının, beklentilerinin gerçekleşmesini, verilen söz ve vaatlerin yerine getirilmesini büyük bir vakar içinde beklerler. Hiçbir şekilde başkaldırmaz ve huzursuzluk yaratmazlar. Ancak, son yaşanan gelişmeler ve 10 yıllık tek başına iktidar döneminde ortaya çıkan güvensizlikle beraber, yapılan usülsüz ve keyfi uygulamaların yarattığı psikolojik tahribat bölge insanın sabır sınırlarını büyük ölçüde aştı ve bütün iyi niyetleri istismar edilen, aldatılan metanetli Orta halkı, isyan bayrağını çekerek mevcut hükümetin gayriciddi tavrına karşı toplu direnişe geçti.
"Müslüman" Başbakan'ın içi boş vaatleri, milletvekillerinin umursamaz tavırları; yeni yatırımlar gelecek derken, eldeki kamu kuruluşlarının tasfiye edilerek taşınması; bazı okulların kapatılarak, devlet hastanesinin sağlık ocağına dönüştürülmesi ve askerlik şubesinin kaldırılması Orta halkının sabrını taşıran son damlalar oldu.
Sabırlı Orta halkı, Müslüman Başbakan'ın yalan söylemeyeceğine kanaat getirerek ve "Vardır bir bildiği" düşüncesiyle sözde ustalık dönemini yaşayacak ve yaşatacak olan hükümete son bir şans tanıyarak %85 gibi anormal bir oy oranıyla tercihlerini AKP'den yana kullandılar. Bir tanesi "Ben sizin evladınızım" diyen ve kendi ilçelerinden olmak üzere 2 vekil gönderdiler Ankara'ya... Sonrası hüsran, sonrası talan...
Kapatılan onca kamu kuruluşunun ardından, ilçe adliyesinin de merkeze alınma kararı Orta halkınının sükutunu çığlığa çeviren son uygulama oldu. İşte Ortalı'nın çileyle karışık başkaldırısı bundan sonra başladı.
İlk olarak, Orta Belediye Başkanı'nın kapısına dayanan halk, buradan elle tutulur bir destek yahut girişim çıkmayınca bir çok belediye başkanı ve parti temsilcisiyle beraber TBMM'nin yolunu tuttu ve "Evladınızım" diyerek oy dilenciliği yapan vekilin kapısını çaldılar. Fakat bilmedikleri bir şey vardı; -teşbihte hata olmaz- tıpkı kaymakam evlat ve yoksul babanın hikayesindeki gibi evlatları vekil olmuştu; lâkin adam olamamıştı. Haklı olarak hakkını arayan, kendisinden yardım istemeye gerekirse hesap sormaya gelen biçare vatandaşını, padişah edasıyla saatlerce kapıda bekletti. uzun bekleyişin ardından yapılan görüşmede ise aynı vaat ve söylemlerle kibarca kapı dışarı edildiler.
Şirin beldelerine boş ellerinin yanında yıkılan hayalleri ve kırılan ümitleriyle beraber dönen Orta halkı, çareyi toplu bir direnişte buldu. Yapılan istişare sonucu, tepki gösterisinin geleneksel olarak düzenlenen şenliklerde yapılması planlansa da; belde belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, dernek yöneticileri ve siyasi temsilcilerin hazır bulunduğu görüşmelerin ardından, bu durumun şenliklere gölge düşüreceği ve başka bir güne ertelenmesi kararı alındı.
Süreç olgunlaştıkça Orta halkına verilen destek çığ gibi büyümeye başladı; çeşitli sebeplerden dolayı göç etmiş olan yüzlerce Orta'lı yapılacak olan eyleme açık destek verdiğini bildirerek, ellerinden gelen ne varsa yapmaya hazır olduklarını söylediler.
Ummadığı bir tepkiyle karşılaşan hükümet yetkilileri ve onların taşeronları ne yapacaklarını bilmez bir halde kararlaştırılan eylemin iptal edilmesi için bazı girişimler başlattılar. Özellikle bölge vekilleri bölge halkını bilinçlendirerek, organize ettiğini düşündükleri kişileri arayarak " Bu eylemin yapılması hiç hayırlı olmaz" sözleriyle el altından tehdit ettiler. Bu çabalarının boşa çıkması üzerine ise taşeronları aracılığıyla aynı kişileri aratıp " İlçede toplantı yapıldı. Bu eylem yapılmayacak; orada bir karar çıktı ve bu kararı bozanlar bölücülük yapıyor" sözleri söyletildi. Bu konuşma neticesinde "Öyle bir karar varsa, bu eylemi iptal ederiz" cevabını alınca rahatlamış olsalar da, Belediye Başkanı'nın "Hayır öyle bir karar yok, bu eylem yapılacak sözleriyle" adeta yıkıldılar. Bunu üzerine Orta halkı, tarihinde ilk defa, yüzlerce kişinin katılımıyla bir "hak arama" mitingi gerçekleştirdi.
Bu miting sonrasında kaybedilenler yerine gelecek veya gelmeyecek. Bunu zamanın takdirine bırakıyoruz; ancak, şüphesiz ki bu olaydaki en büyük kazanım, Orta halkında oluşan/oluşturulan hak arama bilincidir. Bir Ayet-i Kerime'de de buyurulduğu gibi: ‘’Hakkını aramayan bir toplum başındakini zalim yapar’’
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.