Ortadoğu ve Türkiye
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında gelişen olaylar; Ortadoğu ülkelerini yönetimsel, hukuksal ve ekonomik olarak tam bir çıkmaza soktu. İsrail hariç bütün Ortadoğu’nun Müslüman ülkeleri bu projeden olumsuz olarak etkilendi. IŞİD belası Ortadoğu ülkelerini kasıp kavurdu ve tehlikesi hala devam ediyor. Buna Türkiye de dahildir. Savaşlar, diktatör liderler, hak gaspları, demokrasinin rafa kaldırılarak yerine dinci faşist yönetimlerin gelmesi bütün bunların hepsi tesadüf değil. ABD ve yandaşları yönetimlerin birlikte karar verdiği ve uyguladığı yöntemler Ortadoğu halklarının sürü yerine konduğunun bir ispatıdır. Din kisvesi altında halkı sömürmek, her türlü baskıyı uygulamak bu sayede liderlerin tam hakimiyetini sağlamak, halkı köleleştirmek inkar edilemez ve üstü örtülemez boyutlara geldi. Halkların hak ve hukukları liderlerinin iki dudağı arasında bulunuyor. Sembolik meclisler güya yasa çıkarıyor. Baştaki lider işine geliyorsa ne ala, gelmiyorsa 'yasa tanımam' diyor. Halklar fakirleşiyor, yoksullaşıyor. Bunun tam aksi de dini kullanan liderler zenginleştikçe zenginleşiyor. Yönettikleri devletin varlıklarını talan ediyor, doğrudan veya dolaylı zimmetlerine geçiriyor. Radikal İslam’ı destekleyen liderler fakir halkın dini inanç ve duygularını sömürerek ömürlerini uzatıyor (!) ve dünya varlıklarını çığ gibi büyütüyorlar.
Doksanlı yıllara bir göz atalım. Afganistan ve İran’a bakalım. Her ne kadar krallıkla yönetilse de halkın özgürlüğü ve çağdaş yaşamı vardı. En azından gerici bir yaşam yerine serbest bir yaşamları bulunuyordu. Bugün ise Afganistan’a, İran’a, Irak’a ve hatta Türkiye’ye bakın. Çağdaşlıkta, demokraside neredeymişiz bugün hangi noktaya gelmişiz?
Hak, hukuk, adalet deyişleri tozlu raflar arasında kaybolup gitti. Hak, hukuk, adalet tartışılır hale geldi. Şunu da unutmayalım millet istediği için iktidar olanlar, millet istemediğinde gitmeye mecburdurlar. Sosyal hayatın kuralı bu. Bir zamanlar Saddam vardı, Kaddafi vardı. Şimdi ise onların yerini dolduranlar veya gasp edenler var. Temeli millet egemenliğine dayanmayan hangi siyasi sistem olursa olsun bir gün çökmeye mahkumdur. Millete saygı, hak, hukuka saygı göstermeyen, halkı ezen, fakirleştiren, yoksullaştıran yönetimler her zaman çökmüş, yok olmuştur. Afganistan Kralı, İran Şahı ve daha yüzlercesi halkın lanetini kazanarak layık oldukları yerlere gönderilmişlerdir.
Gelelim bugüne: Çoğu siyasi ateşe benzin dökmekle meşgul. Örneğin Rusya, Çin, ABD ateşi körükleyen ve dünya egemenliğini ellerinde tutmak için her türlü kötülüğü yapabileceklerini her zaman haykırıyorlar. Dünyayı bozanlar ve bozulmasına çanak tutanlar Hitler’i, Mussolini’yi, Stalin’i, Lenin’i bir hatırlasınlar. Dünya baki buna karşılık halkını soyan, katleden, fakirleştiren, 'hak-hukuk tanımam' diyen yönetimler zaman içinde çöplüğe atılıyorlar. Siyasiler de bir gün çöplüğe atılacaklarını akıllarına getirmek, kötü yöneticiler de lanetleneceklerini bilmek zorundalar...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.