Peygamberin, evlatlığının boşanmış eşiyle evlenmesinin hikmeti...
İnançlı inançsız insanlar arasında en çok tartışılan veya konuşulan konulardan biri de Peygamberimiz Hz. Muhammed’in evlatlığı Zeyd’in boşadığı eşi ile, Allah’ın isteği ile evlenmesidir.
İtiraz edip "böyle bir evlilik olmaz" diyenler, evlatlığı evlat; eşini de gelini gibi düşünmelerinden. Gerçek böyle ise haksız da sayılmazlar. Allah gönderdiği ayetleriyle bu durumu net bir şekilde açığa kavuşturduğu halde, ayetlerde ve Allah’da kusur aramak; normal aklın alacağı bir düşünce değildir.
Şimdi ilgili ayetleri yazarak gelişmeleri ve olayın hikmetini irdeleyelim.
Ahzab suresi 36. ayet: Allah ve Resulü bir işe karar verdiklerinde, artık hiçbir erkeğe ve kadına, kendileriyle ilgili o işte bir tercih hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, kuşkusuz o, dosdoğru yoldan sapmış olur.
37. Ayet: (Ey Resulüm!) Hani sen, Allah’ın da senin de kendisine nimet verdiğiniz kimseye: "Allah’tan kork da eşini boşama!" diyor ve Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi insanlardan çekinerek içinde gizliyordun… Halbuki Allah kendisinden çekinmeye daha layıktır. Zeyd eşiyle ilişkisini tamamen kestiğinde, Biz onu sana nikahladık ki evlatlıkları hanımlarını boşayıp onlarla ilişkilerini tamamen sona erdirdiklerinde, artık o kadınlarla evlenmeleri hususunda müminlere bir sakınca kalmadığı bilinsin. Allah’ın emri yerine getirilmiş bir kader (ölçü)dir.
38. ayet: Allah’ın, daha önce gelip geçenlere de uyguladığı bir adeti olarak, farz kıldığı bir emri uygulamasında Peygamber için çekinecek bir durum yoktur. Allah’ın emri her halükârda yerine getirilmiş bir takdirdir.
39. ayet: Allah’ın elçilik görevini icra eden ve O’ndan korkanlar, Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar. Zira hesap görücü olarak Allah kafidir.
40. ayet: Muhammed, sizden buluğa ermiş hiçbir adamın babası değildir. Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur O. Allah her şeyi bilmektedir.
Zeynep, Hz. Muhammed’in halası Ümeyme’nin kızıdır. Soylu ve hür bir aileden güzel bir kızdır. Peygamber halasının kızını, evlatlığı azatlı kölesi Zeyd b. Harise ile evlendirmek ister. Zeynep, azatlı birisiyle evlenmeyi kendisine uygun görmez. O dönemde azatlı ve mümin olsa da geçmişte köle olan birinin, soylu ve hür bir kadınla evlenmesi toplumda uygun görünmüyordu. İşte 36. Ayet bu evliliğin olması için geldi. Evliliğe karşı gelinmesi, Allah ve Resul’üne karşı gelmek olarak belirtilmiştir. Bu ayet gelince, Peygamber ikinci defa Zeynep’i istemeye gitti ve ayeti beyan etti. Zeynep, bu evlilik ile ilgili ayet gelince; istemeyerek de olsa evliliği kabul etti.
Bu ayetle verilmek istenen: Azatlı ve mümin biriyle, hür ve soylu bir kadının isterlerse evlenebilecekleri gerçeğini vurgulamaktır. Önceden beri devam eden evlenilmez geleneğini yıkmak, Müslümanlar arasında hür ve köle ayırımını ortadan kaldırmaktır.
37. Ayette bahsi geçen kişi evlatlık olan Zeyd b. Harise’dir. Allah’ın nimeti, iman ve İslam’la şereflendirmiş olması. Hz. Muhammed ise onu savaş esiri olarak köle pazarından almış, evlatlık yapmış hürriyetine kavuşturduktan sonra; öğretmen, elçi ve ordu komutanlıkları gibi onurlu görevlere getirmiştir.
Zeyd ile Zeynep’in evlilikleri kültür ve asalet farklılıklarından dolayı istenilen şekilde yürümedi. Zeyd, Peygamberimize birkaç kere evliliklerinin yürümediğini boşanma isteğini iletti ise de her defasında Peygamber, "Allah’tan kork da eşini boşama" demiştir. Hz. Muhammet’in bu boşanma işine karşı gelmesi toplum baskısından olduğu ayetin anlatımından anlaşılmaktadır. Allah ise ayette: "Toplumdan değil, Allah’tan çekin. Allah çekinmeye daha layıktır" buyurmaktadır. Ayetin devamında, boşanma işi tamamlandığında ilişkiler tamamen kesildiğinde, Zeynep’le evlenmesini de tavsiye etmektedir. Burada Kan bağı bulunmayan evlatlığın, boşanmış eşiyle evlenilebileceği vurgusu ve hak olduğu açık açık beyan edilmiştir. Allah’ın bu emrinin bir ölçü olduğu, benzer durumlarda evliliklerin olabileceği anlatılmak istenmiştir. O devirlerde bu tür evlilikler hoş karşılanmıyordu. Çünkü: Geleneğe göre evlatlıklar öz evlat sayılıyor, isimleri bile esas babasının adıyla değil, evlat edindikleri babalarını adıyla anılıyordu. Bu ayetin gelişini Peygamberimiz hemen tebliğ etmedi. Yine de toplum, oğlunun hanımı (gelini) ile evlendiğini konuşacaktı. Bu emri bile Zeyd’e bildiremedi. Tekrar boşanma isteğine "boşanma!" diye cevap verdi.
Ama, bir taraftan insan diğer taraftan Resul'dü. Resul olarak üç önemli görevi vardı. 1. Tebliğ 2. Tefsir 3. Örneklilik. Ayeti bildirmese, Tebliğ görevini yapmamış; Allah’ karşı gelmiş olacaktı. Zeynep’le evlenmese yine aynı durum. Ayrıca örnek olma görevini de yapmamış olacaktı. Sonunda Zeyd’e boşanmalarını söyledi. Evlilikle ilgili bütün ilişkileri kesilince, ayeti tebliğ ederek halasının kızı, Zeyd’in eski eşi Hz. Zeynep’le evlendi.
Ateistler ayetleri düz okuduklarında, "Peygamberin halasının kızında gözü vardı. İstemeyerek evlatlığı ile evlendirdi. Allah da bu durumu bildiği için, Evlatlığın boşanmasını ve halasını kızı evlatlığının eşi ile evlenmesini emretmesi, Allah’ın isteği olmaz; Peygamber kendisi için ayet uydurmuştur" demektedirler. Çok evliliklerinde benzer ayetler söylemiştir görüşündedirler. Hatta bu konuda uydurma rivayetler de vardır. Çok itibar gören İmam-ı Taberi’nin şu rivayetidir. Özetle:
Hz. Muhammed bir gün Zeyd’i aramak için evine gider. Kapıda yünden bir perde asılıydı. Rüzgâr perdeyi kaldırdı. O zaman Zeynep odasında çıplak vaziyette bulunuyordu. Tanrı Elçisinin gözü ona ilişti, güzelliği hoşuna gitti ve kalbinde iz bıraktı. Bundan sonra Ahzap suresinin 37. Ayeti geldi. Ve Zeynep’in boşanması ve evlenmesi İlahi emirle oldu. "Zeynep güzellik bakımından, Tanrı elçisinin diğer kadınlarından daha üstündü." (Taberi 1966 2/462-465)
Bu uydurma rivayet, İslam düşmanlarının İslam’a karşı kullandıkları sahte bir delildir. Sanki Peygamber, halasının kızını ilk defa görmüş güzelliğini yeni fark etmişti, ahlak timsali elçiyi şehvet düşkünü biri olarak lanse etmesi, normal akıl ürünü değildir.
39. ayet ve bağlamında önceki ayetlerden anlaşılan, elçinin görevi sadece vahyi tebliğ etmek değil beyan (tefsir) ederek, gerektiğinde kendi hayatında uygulayarak insanlara örnek olmaktır. İşte toplumda zor değiştirilebilecek bir adeti, bizzat Peygamberimizin hayatında uygulamalı gösterilerek itiraz edilmeyecek bir şekilde değiştirilmiştir.
40. Ayette ise: "Muhammed, oğlunun boşadığı kadınla evlendi’’ diyenlere! Muhammed’in buluğ çağına gelmiş oğlunun olmadığı bildirilmektedir. (Hz. Muhammed’in doğan dört oğlu reşit olmadan ölmüşlerdir.) Dolayısıyla Peygamber, evlenmiş hiçbir adamın babası değildir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.