Plastik poşet kullanımı azalacak mı ?
1 Ocak 2019 tarihinden itibaren market alışverişlerinde naylon poşet ücretli oldu. Amaç doğada kolay çözülmeyen bu maddeden kurtulmaktır.
Evet dünyanın yaşanabilir olmaya devam edebilmesi için bütün insanlığın bu sosyal sorumluluğu üstlenmesi ve problemin çözümüne yardımcı olması gerekir. Ancak çözüm odaklı olmak şartıyla…
Çevreci olarak bütün bu dileklere katılmakla birlikte, perakendeci olarak da gerçeklerin peşinden gitmek zorunda olduğumuzu biliyorum.
Yani bir şeyi arzu etmekle sonuç almak arasındaki ilişkiyi iyi kurmak gerekiyor.
O durumda bazı sorulara cevaplar aramalıyız.
Bu karar ile doğa bu dertten kurtulacak mı ?
Kamuoyunda; “Alışveriş poşeti ücretli olunca kullanımı azalacak ve doğa daha az kirlenecek” şeklinde klişe bir anlayış var.
Kısa zamanda bunun o kadar kolay olmadığını yaşayarak göreceğiz.
Alışveriş poşeti kullanımı azalacak, yerine çöp torbası satışları artacaktır.
Zira bu güne kadar ki bedelsiz poşetlerin gördüğü ilgi, çöp torbası amaçlı kullanılmasından kaynaklanıyordu. Öyle ya; plastik kirliliğin azalması uğruna, aldığı ürünü fileye koyacağını varsaydığımız tüketici, çöpünü de fileye mi koyacak ?
Cevap ‘hayır’ olduğuna göre; ister alışveriş poşeti, isterse çöp torbası olsun, tüketici parasını ödedikten sonra çevreyi kirletme özgürlüğünü sürdürecektir.
Poşet doğaya zarar veriyorsa yasaklanmalı, parayla satılmamalıdır. Yasaklanamıyorsa bir sebebi vardır, o zaman da o sebep ortadan kaldırılmalıdır.
“Poşetlerin parayla satıldığı veya yasaklandığı tüm ülkelerde, başka tür plastik poşetlerin kullanımının arttığı ve toplam malzeme kullanımının gerilemediği” araştırmaların sonucudur (Kaynak: PAGEV Teknik Uzmanı Funda Çetin).
Norveç’te de para ile satılması caydırıcı olamadı, aynı miktarda (kişi başı 3 kg) poşet kullanımı devam ediyor. Sebep, zengin tüketici tavrıdır.
ABD’de naylon poşetten ücret alınmayan eyaletlerde, kendi bez torbasıyla veya çantasıyla gelenlere yapılan küçük indirimlerin daha iyi sonuçlar verdiği belirtiliyor. Bana göre bizde uygulanması gereken de bu olmalıydı.
Bu karar ile tüketiciye yeni bir külfet yüklenmeyecek mi ?
Tüketicinin evine giren toplam poşet miktarı değişmediği halde cebinden çıkacak para artacaktır. Yani marketlere yeni bir gelir kapısı aralanırken, tüketiciye de yeni bir gider kalemi eklenmiş olmaktadır.
Peki bu şekliyle marketler günün sonunda kârlı çıkarlar mı ?
Hiç sanmam. Zira tüketicinin kafasına, kasadan geçerken kaç poşet için ödeme yapacağı düşüncesi girmişse alışverişini frenler.
Tüketici üç poşetin taşıyabileceği yükü, fazla para ödememek için tek poşete sığdırmaya çalışırsa, kopma, yırtılma gibi başka mağduriyetler ve şikayetler oluşabilir.
Gözümüzde bir canlandırma yapalım; pazara gittiniz ve normalde 1 kilogram portakal alacaksanız, satıcı sizin elinize bir poşet verip “kendiniz seçin” dediğinde o torbaya 1.5-2 kilo doldurursunuz. Bu tavır perakendeciye ek satış getiren müşteri psikolojisidir. Bu sefer kuralın tersine işleme ihtimali vardır.
Zaten bunun için perakendeciler bu güne kadar poşeti seve seve ücretsiz veriyorlardı.
Erkek tüketicinin azalma ihtimali vardır. Çünkü bütün gün çalışan ve eve dönerken alışveriş yapması gereken beyler, ceplerini bez torba ve file ile mi dolduracaklar ? Hanımların çantalarında taşıyacaklarını varsayıyoruz.
ABD ve AB örnekleri bize uyar mı ?
“O coğrafyalarda alışveriş torbası para ile satılıyor, bizde de aynısı olsun” deniyor. Her yerde değil ama bir kısmında uygulandığını yukarda belirttik.
Buna rağmen ;
. Kişi başı gelirimiz onlarla aynı mı?
. Çöp toplama prosedürümüz onlardaki uygulamaya benziyor mu?
. Onlardaki dönüştürülen malzeme alternatifi bizde mevcut mu?
. Onlardaki kağıt ve karton ambalaj kullanımı bizde yaygın mı?
. Ekmek fiyatında en hassas ülke olarak, 25 kuruştan 5 poşet alan tüketicinin 1 ekmek parasını feda etmesini içimize sindirmek çelişki değil mi?
Önümüzde bir McDonald’s örneği var. Tüketiciye külfet getirmeden ürünlerinde kullandığı plastik ambalajları kağıt ile değiştirmeye başladılar.
Benzeri uygulanamaz mıydı ?
Yani hangi ülkenin yasakladığına veya ücret karşılığında verdiğine bakılmadan önce, ne gibi önlemler aldıklarına ve nasıl teknolojiler ürettiklerine bakılmalıydı.
Ülkemizde bu güne kadar perakendeciler bu konuya duyarsız kaldılar mı ?
Normal poşetler doğaya atıldıklarında 200-300 senede bile tamamen yok olmazken, ‘Biyoteknoloji ile üretilen ‘Bio Bozunur’ poşetlerin en geç 24 ay içerisinde doğada yüzde yüz yok olma ve aynı zamanda toprağa güç katma özelliği taşıdıkları’ uzman görüşüdür. Poşetlerin raf ömrü sona erdiğinde (yaklaşık 12 ay), oksijen poşetin yapısını bozmaya başlıyor. Bundan sonraki aşamada ise biyolojik çözünme tamamlanıyor ve poşet doğadaki mikroorganizmalar için besin değeri taşır hale gelip doğaya karışıyor.
Teknik olarak söylenen budur.
Türk Migros bu poşetleri 10 yıl önce kullanmaya başlamıştır. Evet tartışmalar halen devam ediyor ama Migros’un uzun Ar-Ge sürecinden geçirmediği hiçbir konu hakkında karar almadığı da bilinen bir gerçektir. Eğer tartışma konusu, her perakendecinin kullandığı malzemenin aynı olmadığı ise bunun da denetimlerle kontrolü mümkündür. Sonra da poşet tüketimi azaltılamayacağına göre doğru taşıma malzemesi kullanımı sağlanmalıdır.
Perakendecinin hedefi; alışveriş poşetinden para kazanmak veya tasarruf etmek değil, aksine promosyon bütçesi ayırarak ciro artışı sağlamaktır.
Özellikle de içinde bulunduğumuz hassas koşullarda…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.