Prof. Dr. Mustafa Öztürk'e linç girişimi
İstanbul İlahiyat Fakültesi Tefsir Hocası Prof. Dr. Mustafa Öztürk Kur’an ayetlerinden bazılarına tarihsellik bakış açısıyla yorumlayıp görüş bildirince, geleneksel muhafazakâr Müslümanlar ve sosyal medyada öldürme tehdidine varan linç girişiminde bulunuyorlar. Fakülteden ve Öğretim Üyeliğinden istifası isteniyor, baskılara dayanamayan Hoca da neticede istifa etmek zorunda kalıyor.
Olayı başlatan benim tamamını göremediğim, sosyal medyada paylaşılan bir saatlik bir videonun görebildiğim ve itiraz edilen bölümü "Kur’an 23 sene Velid bin Mugire aşağı Asbil Vail yukarı deyip; bütün kadrajını Hicaz-Taif- Medine’ye sıkıştırmış, insanlığa söyleyeceği son sözün çapı oradaki 3-5 lavuk müşrik. Ve o müşrike Kuran’da öyle küfürler var ki… Örnek: Kalem 10-14 Utilli Hem kel hem fodul. Bade Zalik, zenim. Piç ifadesi kullanılıyor. Onu tabi meali öyle yazamazsınız soysuz yazarsınız. Nesebi belli olmayan onun bunun çocuğuna zenim denir Arapçada. Bu Allah dili olabilir mi? İnsan dili olamaz mı? Olabilir. Yanmış canı. Feverandır. Olabilir" diyor.
Bu konuların tartışılması yeni değildir. 13 asırdan beri tartışılmaktadır. ‘’Kur’an hem mana hem lafız olarak indirilmiş diyenlerin yanında bir grupta sadece mana olarak indirilmiştir, lafız Peygambere aittir’’ görüşünde olanlarda olmuştur. Tarihsellik görüşündeki düşünürler, lafız Peygambere aittir görüşündedirler. Prof. Dr. Mustafa Öztürk’te anladığım kadarıyla bu ikinci görüşü savunanlardan.
Kur’an tefsircileri, sure ayet tefsirleri yaparlarken, birinci öncelikleri; ayetlerin indiği (Nüzul) ortamını ve sebeplerini incelemektir. Buna Kur’an’ın tarihsel boyutu denir. Kur’an ayetlerinin nüzul sebeplerini bilmeden, Kur’an’ın evrensel ve ebedi oluşu kavranamaz. Ön bilgiler nüzul sebepleriyle elde edilir. Tarihsellik Düşüncesi nüzul asrına Kur’an’ı hapsetmek değil, içinde bulunduğumuz zamana uyarlamaktır. Dar bir bölge ve zamana değil, bütün insanlığın kabulüne ve bütün asırlara sunmaktır.
Tarihsellik: olayları, algıları, değerleri içinde doğdukları ortam ve tarihte anlamaya çalışan bir düşüncedir.
Konumuz Felsefi Tarihsellik değil, İslam dininde Kur’an ayetlerinin iniş sebepleri ışığında yapılan algı ve değerlendirmelerdir. Bu değerlendirmeleri yapanların biri de Prof. Dr. Mustafa Öztürk Hoca’dır.
Esasında benim konum, Tarihsellik veya Tarihselçilik değil. O konu bu sahada çalışan bilim adamlarının işi. Üzerinde durduğum, sayın Mustafa Öztürk’ün düşünce, algı ve değerlendirmelerinden dolayı linç girişiminde bulunulmasıdır.
Düşünme ve düşündüklerini ifade etme insana ait bir olgudur. Bu olguyu da insana veren, kendi kazanımları yanında Allah’tır. Kişiyi düşüncelerinden, algılarında dolayı suçlamak, bir yerde Allah’ı suçlamaktır. Allah Peygamberlerine bile böyle bir yetki vermemiştir. Müslümanlar nasıl olur da Allah’ın vermediği bir yetkiyi O’nun adına kullanırlar. Gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum.
Allah, bu konuda peygamberini bile birçok kez ikaz etmiştir. Bir bilim adamına itiraz edenlerin bu ikazları bilmemesi mümkün değildir. İşte bu ayetlerin bazıları:
Maide s. 67. ayet: Rabbinden sana indirileni tebliğ et.
Gaşiye s. 22. ayet: Onlar üzerinde zorlayıcı değilsin. Sen onları zorlayacak değilsin. Kimseyi zorla inandıracak değilsin. Yoksa tepelerine dikilecek değilsin.
Enam s. 107. ayet: Eğer Allah dileseydi, onlar müşrik olmazlardı. Seni onların üzerine koruyucu yapmadık. Sen onların vekili de değilsin.
Şura s. 44. ayet: Allah kimi sapkınlığı ile baş başa bırakırsa, artık onun bir velisi olmaz.
Şura s. 48. ayet: eğer onlar yine yüz çevirirlerse, bil ki biz seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik.
Yusuf s. 40. ayet: Hüküm verme yetkisi yalnızca Allah’a aittir.
Yusuf s. 67. ayet: Mutlak mana da hüküm ve takdir Allah’ındır. Mümin s 12. Ayet ve Necm s 32. Ayetlerde aynı manaları vermektedir.
Allah inanmayanlar farklı düşünenler için, Peygamberine ikaz ederken, biz Müslümanlara ne oluyor? Allah adına ceza verme hüküm koymaya kalkıyoruz. Varsa farklı düşünceniz yazın ikna edin. İtiraz konusunda çok sayıda sure ve ayet var. Ben bir ikisini yazayım.
Şuara s. 192. ayet: Şüphesiz bu Kur’an alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
193-195. Ayetler: Onu senin kalbine uyarıcılardan olasın diye açık bir Arapça ile Ruhulemin (Cebrail) indirmiştir.
Kıyame s.16. ayet: Vahyi tam anlama yüzünden dilini kımıldatma. 17. Ayet: Onu zihninde toplayıp okumanı sağlama işi bize aittir. 18.ayet: O halde onu okuduğumuz zaman okunuşunu takip et.
Tevbe s.6.ayet: Allah’ın kelamullahı.
Burada sözü Bayreuth Üniversitesi’nden Dr. Emrah Çelik’e bırakıyorum.
Mustafa Öztürk’ün görüşlerinin doğruluğu ya da yanlışlığı bir tarafa, kabul edilip saygı gösterilmesi gerekirken hem kendisi için hem de ona soru soranlar için tutarlık kaygısıyla bir din anlayışı ve dili geliştirme çabası içinde olduğu gerçeği. Sonucu ne olursa olsun bu çabayı saygıyla karşılamak gerekirken, aksine, zaten İslam tarihinde farklı versiyonlarıyla büyük oranda dile getirilmiş olan bu görüşlerin sahiplenmesine karşı gösterilen tahammülsüzlüğün altında büyük bir sekülerleşme (dünyevileşme) korkusu yatıyor ve yaşanan gerilim de bu korkuyla doğrudan ilişkili. Gelgelelim, eski dönemlerin metotları ve refleksleriyle tartışmalı ve sorunlu konuların üstünü örtmek; ‘Sadece ilmi mahfillerde’ tartışılması gereken konuların listesini oluşturmak ve farklı sesleri bastırabilmek, bugünün dünyası ve imkanları içinde artık imkânsız. Üstelik çoğulculuğa ve açıkça konuşup tartışmaya aykırı bütün bu tutumlar, endişe edildiği için büyük bir telaş, öfke ve panik içinde engellenmeye çalışılan değişim dalgasını daha da hızlandırıp büyütmekten başka bir sonuç getirmeyecektir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.