RENAN...
Tüm bilimlerde açık bir gerçek vardır. Tez, teori, kuram vs. ortaya koyanın veya yeni bir şey icat edenin adına, dinine, milliyetine, aidiyetlerine bakılmaz!
Oluşturduğu fikrin ya da aracın işe yarayıp yaramadığı önemlidir !
Sayın Meral Akşener’in “Renan” çıkışı bazılarını rahatsız etmiş…
“Atatürk milliyetçiliği varken neden Renan ?” diye soruluyor.
“Ziya Gökalp’imiz varken neden başkasının peşine takılalım?” deniyor.
Bir sürü şey söyleniyor…
Renan’ın kim olduğuna ve ne söylediğine bakalım…
Sanayi devrimi sürecinde ve sonrasında toplumlarda değişimler meydana geldi. Tarıma dayalı yaşamdan sanayiye dayalı yaşama geçiş toplumlara, bireylere, hatta ülkelere dair çoğu şeyin değişmesine neden oldu.
Toplumlar bir anlamda “kabuk değiştirdi”…
Bu değişim sürecinde büyük kentler göç aldı, işçi ve işveren sınıfları doğdu, “mesai saatine dayalı yaşam” başladı!
Bu büyük organik değişim beraberinde toplumların yeniden tanımlanması ihtiyacını getirdi. Renan toplum için “millet” tanımı getiren ilk düşünürlerden.
“Subjektif (kendine has) millet” tanımı Renan’ın 1882’de kaleme aldığı “Millet Nedir”? adlı kitapta yapıldı. (Ülkemizde “Ulus Nedir?” adıyla da satılıyor) Kendi kaleminden aktaracak olursak :
“"Ulus bir hissiyat, ruhani bir ilkedir. Bu hissiyatı, bu ruhani ilkeyi aslında bir olan iki şey oluşturur. Biri geçmişte, diğeri şimdidedir. Biri ortak zengin bir hatıralar mirasına sahip olmaktır; diğeri şimdiki zamanda ortak karara varma, birlikte yaşama arzusu, bölünmemiş halde aldıkları mirası geliştirmeye devam etme iradesidir."(Ernest Renan – Ulus Nedir? – Pinhan Yayıncılık)
Yani milleti oluşturan elementler; ortak kültür, ortak aidiyetler, ortak geçmiş, ortak amaç ve idealler!
Kavramın içinde ırk, dil, soy ve kan bağı bulunmaz.
Ve bu tanımın vücut bulduğu en önemli cümlelerden biri “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesidir…
Renan’ın Subjektif millet” anlayışı Türkiye Cumhuriyeti’nin de millet anlayışıdır. Yapılmış anayasalarda da yerini bulmuştur.
“Atatürk milliyetçisiyim” derken aslında “Renan’ın sübjektif millet kavramını sahipleniyorum” demiş oluyoruz.
Ama adı Renan olunca nedense bazılarını rahatsız ediyor.
Eleştiriler “bilgisizlik” ten mi yoksa kasıtlı bir çarpıtma ve eleştirme ihtiyacından mı kaynaklanıyor bilmiyorum.
Hepimiz Ziya Gökalp’in Durkheim’dan etkilendiğini biliriz. Sosyal bilimlerin çoğu fikir babaları Hristiyan veya Musevi… Müslümanlarda ve Türklerde de dönemleri içinde önemli eserler vermiş düşünürler yok değil. En bilineni İbn-i Haldun ve Mukaddime’si… Dönemini etkileyen başka Müslüman düşünürler de var. Ancak sanayi devrimiyle başlayan ve modernizmin doğuşuyla zirve yapan modern sosyal bilimlere katkı sunmuş fazla sosyal bilimcimiz yok…
Son günlerin moda tabiriyle her şey “yerli ve milli” olsun isterdim ama hayatın bir de “gerçekler” yanı var…
İster siyaset ister diğer bilimlerde olsun, tanımın kaynağını doğru vermek eleştirilecek değil takdir edilecek bir davranıştır.
Etik olan budur!
Siyaseti değerler üzerine inşa edeceğini ifade eden bir siyasal anlayışın ve liderin etik davranması kadar doğal bir şey de olamaz…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.