S-400'ün diyeti güvenli bölge mi?!
29 Ocak 2019’da Suriye PKK’sının sözde “Kuzey Meclisi” adlı oluşumunun başındaki İlham Ahmed adlı terörist Middle East Institute davetlisi olarak Washington’a gitti.
Yanındaki terörist heyetle beraber Washington’da Suriye’de PKK’nın devletleşme süreci ve ABD’nin (sözde) çekilme kararıyla olanları anlatan terörist elebaşlarından Ahmed, “Suriye’de biz (PKK) insanlığı terörizmden (IŞİD) kurtardık. Bizi desteklemeniz hayati önem arz ediyor. Birçok Suriye şehri yerle bir edilirken biz (PKK) kentlerimizi (!) koruduk” derken dikkat çekici bir ifade kullanarak şunu söylüyor; “Biz “Suriyeliler” kendi kendimizi idare edebiliriz!”
Yani gelinen noktada, PKK kendilerini “Kürt otonom bölge” değil, “Suriye’nin bir parçası” gibi gösterme stratejisi güdüyor ve aynı Barzani gibi, son ana kadar bu stratejiyi güderek amacına ulaşma gayesinde.
Terör elebaşı Ahmed, Washington’daki konuşmasına şöyle devam ediyor; “Suriye’de rejime karşı otorite savaşı veren muhalif güçler, Türkiye’nin ajandası için çatışıyor. Biz hepsiyle görüşüyoruz. Bir tehdit aldıkları zaman bizle temas kuruyorlar. Hiçbir muhalif grup dışarıda bırakılmamalı. Türkiye, PKK’nın varlığı için kendini sorgulamalı. PKK’yı Türkiye bize karşı meşru saldırı hakkı kazanmak için “KULLANIYOR”!!
“Demirtaş, elinde silah olmamasına karşı yine de hapiste tutuluyor. Afrin’e saldırdıklarında en az 1 milyon sivil bölgeyi terk etti, işte Türkiye’nin talep ettiği tipte bir güvenli bölge böyle bir şey. Bizi koruyacak birine (ABD NATO) ihtiyacımız var. Türkiye’ye karşı koyacak gücümüz yok. Türkiye’nin bize yönlendirdiği suçlamalar ve argümanları doğru değil. Türkiye, Suriye’deki demokratik ilerlemeye karşı. Ama “biz” (PKK) Türkiye ile MASAYA OTURMAYA HAZIRIZ!...”
Tabii ki, İlham Ahmed’in ‘kentlerimiz’ diye tabir ettiği topraklar, halkının Türkiye’ye göçe zorlandığı ve PKK devleti kurulabilmesi için demografik yapısının IŞİD başta olmak üzere emperyalizmin farklı araç ve unsurları ile değiştirildiği ve gerçek sahiplerinin Türkiye’de aramızdaki sığınmacılar olarak yaşadıkları kentler!
Evet, PKK’nın Suriye kolu PYD YPG DSG sözde yöneticilerinden Ahmed işte tam da bunları söyledi. Elbette bu haydut elebaşının söylediklerinin tek başına çok fazla bir önemi yok ancak PKK’lı Ahmed’in katıldığı etkinliğe gelen bir konuk ve söyledikleri Türk kamuoyunu bir hayli ilgilendiriyor: Donald Trump ve Ahmed’e verdiği tampon bölge sözü!
S-400 Krizi ‘Güvenli Bölge’ kâbusunu hortlattı!
Kamuoyunda ara ara tartışılan tampon bölge meselesinde Türk tarafının en net tavrı 14 Ocak’ta Trump Erdoğan arasındaki telefon görüşmesi sonrasında ABD basınında ‘Erdoğan, tampon bölgeye sıcak baktığını ifade etti’ haberleriyle ortaya konmuştu.
MHP lideri Devlet Bahçeli 17 Ocak’ta il başkanları toplantısında yani Suriye PKK’sı sözde siyasi lideri Ahmed’in Middle East Institute sunumundan 10 gün kadar önce şöyle söylüyordu: “ABD'nin yazdığı kanlı senaryoya kanıp, terör örgütlerine göz yumacaksak, güvenli bölge diye tampon bölgeye 'tamam' diyeceksek aynısı Körfez Savaşı'ndan sonra yaşandığı gibi yeni bir uçuşa yasak bölge kararına zımnen onay vereceksek, herkesi uyarıyorum ki bugüne kadar yaptıklarımızın üzeri bir kalemde çizilecektir” diyerek meseleyi ‘kırmızı çizgi’ olarak tanımlasa da, görünen o ki bu mesele ABD’nin ajandasında ve hiç de vazgeçmiş değiller.
Devlet Bahçeli’nin kırmızı çizgilerinin nasıl pembeye, sonra beyaza dönüşüp yok olup gittiği de düşünülürse AK Parti’de bir yaptırımı olmayacağını anlamak hiç de güç değil.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, ABD’li mevkidaşı Mark Esper ile 12 Temmuz’da S-400 krizi hakkında yaptığı görüşme sonrası tarafların bir ‘güvenli bölge’ konusunda mutabık kaldığı ve bu güvenli bölge için ABD’den bir heyet geleceğinin açıklanması, yukarıdaki diğer gelişmelerle yan yana getirildiğinde en korkulan şeyin gerçekleşiyor olma olasılığını güçlendiriyor.
(ABD'nin Türkiye'ye dayatmak istediği ve PKK'ya sözünü verdiği 'Güvenli Bölge' haritası)
Tabii ki iktidarın argümanı şimdiden belli; “Bu, ABD değil Türkiye’nin kontrolünde bir güvenli bölge!”
Hani şu Menbiç’te Türk zırhlılarının devriye attığı ve kontrolün Türkiye’de olduğu gibi bir durum herhalde! Hani biz PKK’ya karşı devriye atarken, ABD bayraklı asker ve zırhlıların normalde ateş altına almamız gereken PKK mevzilerinde ‘kalkan’ olduğu gibi bir durum herhalde!
ABD’nin Suriye’de PKKistan’ın rahatça kurulmasından başka hiçbir işe yaramayacak ‘güvenli bölge’ planından vazgeçmiş olacağını, hele ki S-400 krizi ve F-35 programından Türkiye’yi çıkarma hamlesinden sonra Türkiye kontrolünde bir güvenli bölgeye izin vereceği gibi bir umuda kapılmak en hafif tabirle saflık olacaktır.
Velhasıl kelâm; S-400 alımı sonrası küstahlaşan, F-35 programından bizi çıkararak milyarlarca dolarımızı gasp eden ABD'nin, onbinlerce TIR silahla donattığı PKK'nın sonu anlamına gelecek 'TÜRKİYE DENETİMİNDE GÜVENLİ BÖLGE' için geliyor olduğuna inanacak bir vatandaş artık kalmadı! Biri söylesin; bir diyet mi ödeyeceğiz?!
Tek çözüm Şam ile aracısız doğrudan görüşme ve işbirliği!
A’dan Z’ye tüm alanlarda ağır hezimete uğrayan ve argümanlarını, çarelerini tamamıyla tüketen Siyasal İslam’ın ülkeye verdiği ağır tahribatlar içinde en ağırlarından biri olacak ‘güvenli bölge’ tehdidine karşı muhalefetin ve hatta AK Parti içerisindeki vicdan sahibi vekil ve bürokratların direnmesi şarttır.
Suriye’de Türk devletinin menfaatleri aleyhinde olacak ve PKK terör devletinin kurulma sürecini hızlandıracak “güvenli bölge” bir tuzaktan başka bir şey değildir.
Suriye’de Türk menfaatine hizmet edecek tek plan, Şam rejimi ile Suriye toprak bütünlüğünü korumak üzerine, aracısız ve doğrudan görüşme, PKK ve tüm cihatçı gruplara karşı ortak hareket etmekten başka bir şey değil.
Eğer Suriye toprak bütünlüğü bozulursa, bunun Türkiye’ye geri dönüşsüz zararları olacak. En başta, PKK’nın güney sınırımızda devletleşmesi ve Türkiye’nin en büyük problemi olan sığınmacıların ülkemizde kalıcı hale gelmesi!
Dünya siyaset tarihinin gelmiş geçmiş en öngörüsüz ve beceriksiz hariciye bakanı Davutoğlu ile içine düştüğümüz ‘stratejik çukurun’ dibidir güvenli bölge masalı, eğer gereken önem verilmez ve tüm unsurlarla sert muhalefet edilmezse Türkiye, bugünlerini dahi mumla arayabilir!
İflas etmiş olan Siyasal İslam, yaptığı tüm hatalar içindeki en büyüğünü ‘güvenli bölge’ ile yapmak üzere. Vatandaş olarak bizden uyarması!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.