SAÇLARIM NEDEN Mİ DÖKÜLDÜ
Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir.Bildiğini Zannetmektir.
Stephen Hawking.
Her şeyde olduğu gibi, bilgi çok önemli ve pahalı bir olgudur. Bilgiye veya bilen kişiye sahip olmak bir maliyettir, aynı zamanda ayrıcalıktır da.
Sanatta bilgi ise çok yönlüdür. Sanat bilgisi dediğimizde içeriğinde, kimya, fizik, geometri, matematik, tiyatro, müzik, edebiyat, sinema, siyaset bilimi, toplum psikolojisi, eğitim pedagojisi gibi dalları içerisinde barındırıyor.
Örneğin, boyaların bir birleri ile karışımı, pigmentlerinin çözümü için kimya bilgisi, kompozisyon kurgusu için geometri ve matematik bilgisi, içeriğinin yani anlatımının ve ifadesinin zenginleşmesi için tiyatrodan bir anekdot, sinemadan bir replik, şiirden bir cümle gerekir. Bu sanatsal bilgileri aktarabilmek, anlatabilmek için de pedagojik eğitim şarttır.
Bunları bilmezsek ne olur, bu kadar önemlimidir? Evet çok önemlidir..
Bilginin en büyük düşmanı bildiğini zannetmekmiş.
Genellikle hobi düzeyinde eser üreten, sanat eğitimine gerek duymayan, kendisinin doğuştan yetenekli olduğunu düşünen arkadaşlara sorarım. Sanat ile ilgili hangi kitapları okuyorsunuz, en son okuduğunuz kitap hangisi, hangi gazetenin köşe yazarını takip ediyorsunuz veya biliyorsunuz, tam olarak bildiğiniz şairiyle beraber bir şiir, oyuncu kadrosuyla bildiğiniz bir sinema filmi var mı?
Türkiye’nin ve dünyanın gündeminde olan haberlerden bilginiz var mı, ne kadarı sizi ilgilendiriyor?
Bu bilgiler bu kadar önemli mi, ben resim yapıyorum sadece diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Bu bilgiye sahip olur, çalışmalarımızda uygularsak ressam – sanatçı oluruz, yoksa duvar boyacısı.
Birde bunun diğer bölümü var yani resim yapmıyor ama sanat hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu düşünerek sanatçıların eserlerini yorumlama, fikir yürütme.
Soruyorum yine, siz hiçbir sanat galerisini gezdiniz mi, bir sanat eserini para vererek alıp duvarınıza astınız mı, bir sanatçı atölyesine gidip ziyarette bulundunuz mu?
Türkiye’de yaşamını sürdüren resim sanatçılarımızın kaç tanesinin ismini biliyorsunuz?
Sanatçının eserini eleştirirken, fikir yürütürken, yorum yaparken bunlara gereksinim var mı diye düşünebilirsiniz…
Sizce var mı?
Ama yorum yapıyoruz, eleştiriyoruz hatta hakarete varan mesajlar yazıyoruz.
Yani bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz.
Sanatçı isyan ettiğinde ise cevabı yapıştırıyoruz çokbilmişlik edalarıyla, “Sanatçı eleştirilere açık olmalı, örnek olmalı, anlayışlı olmalı, kibar olmalı” olmalı da olmalı yani..
Senin şamar oğlanın da olmalı, gelen vurmalı giden vurmalı, enseye tokat..
Bu durumda sanatçı ne mi yapıyor, saçını başını yoluyor, cehalet ve bilgisizlik karşısında.
Saçlarım neden döküldü zannediyorsun, anladın sen onu..
Bilimden ve bilgiden yana olalım..
Sevgiyle ve sanatla kalalım.
HİKMET ÇETİNKAYA
Ocak 2017 - ANKARA
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.