‘Suya sabuna dokunmadan yaşamak’ ya da ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ mı olmalı yaratılanların en şereflisi olan insanın duruşu, bakışı, düşünüşü.?

Toplum kendini inanılmaz bir psikolojik buğran altında  hissediyor. Ya her şeye kayıtsız kalacaksınız ya da mutlaka olmadık birtakım yaftalarla yaftalanacaksınız.

Oysa insan beyni kinetiktir. Her duruma, olaya göre kendini devinimler.

İnsan olan insan,ne kendi adına ne de içinde bulunduğu toplum adına ‘olan bitene kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır da’. Yareleriniz iyileşmez yaralar oluştururken mevzide, siz kendi konumunuzda bir risk oluşur endişesiyle sessizliğe bürünemezsiniz.

Ancak gelin görün ki her şartta aynı tarafta olması gereken toplumun bir kesimi, taraf olmayanlardan bi taraf yaratmanın derdinde. Nicelik olarak fazla gibi kendilerini hissetmeleri ve müktedir güç tarafından korunuyor olmaları kendilerinde maalesef ‘hukuk, etik, ahlak’ gibi değerleri ortadan kaldıracak bir pervasızlık oluşturdu.

Dün Rusya’nın uçağı düşürüldü. Angajman kuralları gereği dediklerinde; ısrarla, savaş bölgesinde ve bizim müdahil olmadığımız bir durumda mutlaka tolere edilebilir gibi görünen hava sahası ihlalinin iki ülke arasında ciddi bir soruna dönüşmemesi gerektiğini vurguladık. Bir anda RUSYA’cı oluverdik..

Ülke bedel ödedi, Suriye'de yaşayan TÜRK’ler bedel ödedi. Sonunda biz haklı çıktık. ‘Ben söyledim, tekrar olsa yine vururuz’ diyen esas kahraman, dönemin Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nu günah keçisi yaptı ve Rusya ile ilişkileri düzeltmek için gelen talebe karşılık Sn. Davutoğlu'nu kovdu.

Mavi Marmara olayında,İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargonun terörizm olduğunu,uluslararası hukukta bunun yeri olmadığını ve BM nezdinde ambargonun delinmesi için girişimlerin zorlanması gerektiğini belirttik. Olduk İSRAİL’ci.

Ülkemizden kalkan bir yardım gemisine operasyon yapılacağının bilinmesine rağmen, dönemin iktidarı siyasi rant uğruna destek verdi, sahiplendi.Sonrası bütün kamuoyunun malumu... Suç bir sivil toplum kuruluşuna kaldı.

Mursi’ye çoğu Müslüman olan devletler,İsrail aklıyla operasyon düzenledi. Radikal İslam'ı temsil eden ve İhvan'ın iktidar sarhoşluğunu bertaraf edemeyen Mursi, bizim de fikri sahiplenmemiz gibi algılanan duruşumuz sonucu daha radikal bir yaptırıma maruz bırakıldı. Oysa Mursi’nin geçiş dönemini daha ılımlı yürütmesi gerektiği konusunda biz hassas olmalıydık. Bunu diyenler oldu SUUD’cu,

Bugün arka kapı diplomasisi işletiyoruz ve darbeci Sisi ile görüşmeler yürütüyoruz.

Suriye’de olayın Esat olmadığını, BOP gereği bölge devletlerinin bölünmek istendiğini söyledik. 2012’de bugün bize dayatılan başkanlık anayasasının Esat’a dayatıldığı, tek adam rejimine sürüklenen Esat’ın buna uyanmadığını söyledik. İç çatışmanın ülkemiz için hiçbir şartta desteklenmemesi gerektiğini vurguladık. Olduk Katil ESAT’çı.

AB ile yaşanan krizin; iç siyasi hesaplar gereği ülkemizin aleyhine olacak şekilde tırmandırıldığını, ülkenin imkan ve itibar kaybının önemsenmediğini belirttik. Gerek ticari hacmimiz gerekse ABD-Rusya soğuk savaşının yansımaları gereği AB’nin önemli olduğu konusunda ısrarcı olduk. Olduk MERKEL'ci...

Şimdi yaşanan abd krizinde de olayın resmini doğru çekmeye çalıştığınızda,sorgusuz sualsiz ABD’ci oluyorsunuz..

Her şartta ve hangi siyasi oluşumun içinde olduğumuza bakmadan, tek derdimizin ÜLKEMİZİN menfaatleri olduğunu biz biliyoruz. Biliyoruz ki hiçbir makam, kişi ve ilişki içinde olduğumuz hiçbir devlet ÜLKEMİZDEN değerli değil. Hiçbir zaman, bu devletin ve milletin hiçbir güç karşısında boyun eğmeyeceğini de biliyoruz.

YÜCE PEYGAMBERİN ÖVGÜSÜNE MAZHAR OLMUŞ BİR MİLLET, asildir... Asil de yönetilmelidir..

Biz, hem bu devletin, hem de bu milletin asla itibarsız ithamlara maruz kalmaması, bırakılmaması gerektiğini de biliyoruz.

Ancak siz bir türlü derdi bu devlet olan insanların, sorgulayan, biat etmeyen, sizin gibi olmayan, siyaseti ve siyasi figürleri ülkeden büyük ve değerli görmeyen, bitaraf olmaktan korkmayan insanların NECİ olduklarına karar veremediniz…

Sahi bir karar verin artık... BİZ NECİYİZ?