1. YAZARLAR

  2. Murat YAZAN

  3. Sahibinden satılık cehennem arsaları
Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Sahibinden satılık cehennem arsaları

A+A-

İnternet bağımlılığının zararları hakkında çok kez yazdım, yazan çok değerli insanların yazılarını okudum. Ancak bu kez durum farklı.

İnternet bağımlılığı zerine çalıştığımız kitle ağırlıklı olarak çocuk ve gençlerdi. Salgın sonrası daha büyük yaş gruplarında da bu sorun yaşanmaya başladı. Salgında elimizden düşürmediğimiz telefonlar ve bilgisayarlarla günlük hayatımızı sürdürdük. Yemek siparişleri verdik, evde ekmek vs. yapım tarifleri edindik, akraba ve dostlarla görüntülü konuşmalar yaptık, oyunlarla vakit öldürdük. Çocuklar online eğitim alırken internetle pek ilişkisi olmayan yetişkinler mecburen mecraya dahil oldular. “Yeni sosyalleşme” olarak tanımlanan bu süreç beraberinde getirdiği bedeli ödetmeye başladı.

Aile Danışmanı olarak pek çok vakayla karşılaşıyor, meslektaşlarımızla fikir alışverişinde bulunuyoruz. Son zamanlarda 20’li yaşlardaki gençler de dâhil olmak üzere evden çıkmama, yaşamı eve kapanıp bilgisayarda sürdürme davranışları artış gösteriyor. Yaptığımız görüşmelerde arkadaşlarıyla internetten de görüşebildiklerini, üniversiteye online devam edebildiklerini söylüyorlar. Devamsızlık için öğretmenleriyle görüşüp izin alıyorlar. Yaşadıkları dört duvara o kadar alışıyorlar ki sokağa çıktıklarında dizleri titriyor ve agorafobi (açık alan korkusu) belirtileri göstermeye başlıyorlar. Bu durumdan rahatsız oldukları için evlerine dönüyor, bir daha çıkmaktan korkar hale geliyorlar.

Sosyalleşme insanı insan yapan temel ihtiyaçlardan biridir ve sosyalleşme gerçek hayatta gerçekleşir, gerçekleşmelidir. İnsan ilişkileri ten teması, göz teması, yaşanmışlıklara gereksinim duyar. Ortak anılar sosyal bağların güçlenmesine yardımcı olur ve sadece gerçek hayatta üretilir. Sanal ortamda gerçek anlamda sosyalleşmeden söz edilemez.

Salgına dair şüphelerim vardı, metaverse’in (artırılmış gerçeklikle desteklenen sanal evren) ortaya çıkmasıyla zihnimde ışıklar çakmaya başladı. Endişelerimi İhsan Yavuz abimle paylaştığımda “eskiden kilise cennetten arsa satardı, şimdi şirketler satacak” dedi. Bu cümle çok önemli!

Hadi komplo teorisi üretelim…

Bir virüs ürettirdik, dünyayı evlerine tıktık ve internete bağımlı kıldık. Gençler sanal âlemi zaten biliyordu ancak yetişkinler çok zaman ayırmıyordu. Bu sayede yetişkinleri de oraya mecbur bıraktık. İnsanların zihnine “yahu her şey internetten de yapılıyormuş” düşüncesini tohumladık. Sonra onlara dilediklerini yapabilecekleri bir evren açtık. Bu arada insanların zaaf ve komplekslerinden yararlanma yolunu seçtik (ki en etkili yollardan biridir). Onlara kendi avatarlarını ( sanal kimliklerini ve bedenlerini) oluşturma şansı verdik. Göbekli amcalar atletik gençler, yaşlı teyzeler lolita oluverdiler. Tercihe göre zenciler beyaz, beyazlar zenci, sarı ırk latin olabildi. Parası olanlar Florida’da, Viyana’da ev sahibi oldular. Mars’tan arsa sattık. Artırılmış gerçeklik araçlarıyla(günümüzde bilinen ürünü vr gözlükler, bilinmeyenleri de var) aracılığıyla diğer insanlarla (her türlü) iletişimi kurduk. Bunların hepsini para ödeyerek yaptık. Avatarlar çıplak kalacak değil ya, hepsine marka ürünleri para ödeyerek satın aldık. Bu kıyafetler metaverse ortamda diğer insanlar tarafından görüldü, övgüler aldı. Teknolojinin her adımı projeyi daha ileriye taşıdı, cennetten arsa almaya kadar vardı.

Gerçek hayatta kazandığımız parayı buraya yatırdık. Sonrasında doğal olarak üretim ve harcama alışkanlıklarımız değişti. Metaverse’de kimsenin üstlenmek istemeyeceği işler var. Çöpler toplanmalı, alışverişe gittiğimiz mağazalarda tezgâhtarlar olmalı. Kamu çalışanları olmalı ki “yaşadığımızı” hissedelim… Parasıyla buraya dâhil olamayanlar bu hizmetleri yerine getirmek için metaverse’e girdiler ve para kazanmaya başladılar. Kazandıkça yükseldiler, yerlerine başkaları geldi.

Komplo teorisinin sonu…

Matrix filmi bize “gerçeklik nedir?” diye sordurmuştu. Ben de “gerçeklik gerçektir” diyerek kendi cevabımı vermiştim. İnsan dünyadaki diğer tüm canlılar gibi karbon bazlı, ölümlü bir varlıktır. Alternatif gerçeklik ya da metaverse gibi elektrik bağımlı değildir. Yaşamından ve kendisinden memnun olmayan bireyler için harika görünse de orada satılacak cennet arsaları cehennem arsaları olacaktır. Küresel kapitalizm hazcı tarafımızı gıdıklayarak para kazanırken bizler nerede yaşayacağına karar veremeyen kafası karışık varlıklara dönüşebiliriz.

Ayaklarımızın “gerçek” toprağa basmasını diliyorum. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bir çalışmayı proje sonuçlanınca sizlerle paylaşacağım.       

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.