Şahsiyetin sosyolojisi ve Besim Dellaloğlu
Besim Dellaloğlu’ndan Kenan Göçer (akademisyen kimliklerine ket vursalar da biri profesör, biri doçent) vasıtasıyla haberdar olduk hatta Kocaeli’nde mukim olduğunu öğrendik. Çok kitabı vardı ama biz daha çok Gazete Duvar’daki yazılarıyla yetindik. 2002’den beri faaliyette olan Selçuklu Düşünce Kulübü’müze konuk edelim diye düşündük ama gerçekleştiremedik. Ki zaten bu sıralar Selçuklu DK da konuk eksenli değil kitap analizi temalı gidiyor. Üç maç (Zeynep Sayın & Ölüm Terbiyesi, Kojin Karatani & Dünya Tarihinin Yapısı, Johan Huizinga & Homo Ludens) geride kaldı, önümüzdeki maçlara bakıyoruz ve ilki de 19 Mayıs Perşembe akşamı David Graeber’in “Borç” kitabı üzerine müsabaka-yı efkâr..
Twitter mecrasını bile fikrî terakkiye ve zihniyet inşasına âlet eden Kenan Hoca’nın ŞAHSİYETSİZ ŞAİR OLUNMAZ vurgulu paylaşımıyla Besim Dellaoğlu’nun perspektif.online sayfasında yayınlanan ŞAHSİYETİN SOSYOLOJİSİ yazısıyla güne uyandık. Uyanmak derken bütün duyularımızın ve zihinsel uyarıcılarımızın harekete geçmesini kastediyorum. (Fikir) Arzu edene “Ahlakın Sosyolojisi” ve “Haysiyetin Sosyolojisi” gibi daha pek çok sarsıcı yazı var. Fakat ben yine de ‘Bir makaleye sığdırılmış bir kitap; öylesine derin ve düşündürücü’ takdimiyle “Şahsiyetin Sosyolojisi” yazısından piyasaya pâre pâre pasajlar pay edeyim:
* Çok güçlü kimlikler insanı şahsiyetsizleştirir. Şahsiyet biraz da kimliğe rağmen gelişir. Cemaat daha çok kimlik, cemiyet daha çok şahsiyettir.
* En şahsiyetli dindar Allah ile tek başına yüzleşebilendir. Dindarın bu yüzleşmesine vicdan diyoruz. İnanmayan bir insan için bu elbette ilkeler olabilir. En şahsiyetli Galatasaraylı kendi takımının oyuncusunun yaptığı penaltıda hakemin kararını saygıyla karşılayabilendir.
* Cemiyet şahsiyetli bir cemaattir. Cemaat yeterince şahsiyet üretmeyen bir cemiyettir.
* Kitle toplumu denen şey, bir anlamda cemiyettin cemaatleşmesidir. Kitle toplumu örgütlü şahsiyetsizliktir çünkü özne kitle içinde kaybolur. Kitle, toplumun insanın kurdu olduğu bir insanlık halidir.
* Güçlü bir sadakat vurgusunun şahsiyetsizlik üretmesi kaçınılmazdır. Sadakat ile şahsiyet genellikle birbirleriyle ters orantılıdır. Biri artarsa diğeri azalır.
* Kim-liğin, yani kim olma sorusunun hayata bu kadar hâkim olduğu bir yerde şahsiyet yeşermez. Şahsiyet inşa edemeyen kimliğe sarılır. İşçi ve işveren sendikalarının, örgütlerinin teolojik tercihlere göre yapılanması da bunun bir uzantısıdır.
* Platon’un o meşhur yapıtın adı Türkçede genelde söylendiği gibi Devlet değil Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet ise kamudan gelir. Cumhuriyet şahsiyettir çünkü bütün kimlikleri eşitleyerek nötralize eder ve kişiliğin, yani şahsiyetin öne çıkmasına vesile olur.
* Cumhuriyet aynı zamanda liyakattir. Liyakatin güçlü olduğu yerde kimlikler baskın olamazlar. Liyakat şahsiyet üretir. Oturduğu koltuğa liyakatle gelen birinin, onu atayana karşı gerektiğinde dik durabilme imkânı şahsiyettir.
* Dava kavramı şahsiyetten çok şahsiyetsizliği çağrıştırır. Hayattaki bütün hükümlerini belli bir davanın ufkuyla sınırlı olan biri asla yeterince şahsiyetli biri olamaz.
* Risk, kriz, zor hem şahsiyet üretir hem de şahsiyetsizlik. Zor zamanlarda bükülmeyenler şahsiyetlidir. Zor zamanlarda yamulanlar ise şahsiyetsiz.
* Komünizmin kanunen yasak olduğu bir yerde komünizme sövmek şahsiyetsizliktir. Tıpkı başörtüsünün yasak olduğu ortamda İslam’ın başörtüsünü zorunlu kılmadığı propagandası yapmak gibi.
* Konformizm jenerik şahsiyetsizliktir. Türkiye’de muhafazakârlık sanılanın önemli bir kısmı aslında konformizmdir. Kendi ürettiği değerleri olan elbette onu muhafaza etmeye çalışır. Ancak tek yapabildiği egemen değerlere teslim olmak olan muhafazakâr değil, konformisttir.
* İnsan kalitesiyle rejim kalitesi birbirlerinden asla bağımsız değildir. Kaliteli rejimler kaliteli insan üretir. Kaliteli insanlar, kaliteli rejimler inşa eder.
* Üretmeyen toplumlar şahsiyetsizleşir, haysiyetsizleşir, ahlaksızlaşır. Geçimi için bir kimliğe muhtaç olmak zorunda olmak insanı şahsiyetsizleştirir. Doğuştan edinilmiş kimlikler bu yüzden şahsiyet değildir.
* Üretim, paylaşım, eşitlik, hukuk, demokrasi şahsiyet ister ve şahsiyet üretir. Asgari demokrasi ise asgari gelir eşitliği olmadan olmaz. Çünkü şahsiyet asgari haysiyet olmadan olmaz.
* Şahsiyet farklılıktır. Kimlik değil, kişiliktir. Hiç kimseye benzememektir.
* ‘Şahsiyet’ten ahlakı ve haysiyeti çıkardığımızda geriye kalan palyaçoluktur.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.