Sanal dünyada ve gerçek dünyada zorunlu olan gerçeklik
Dünyanın globalleşmesi her ne kadar internetin hayatımıza girmesiyle en üst seviyeye çıkmış olsa da, ticaretin var olduğu günden bu yana ülkeler bir şekilde birbirleriyle iletişim ve etkileşim halinde olmuşlardır. Globalleşme sürecini, İpek -Baharat yollarına, gemi sektörünün okyanus ötesi yolculuklara çıkmalarına, el yazması eserlerin ardından matbaanın bulunmasına kadar götürmek mümkün. Ancak, tren yollarının ülkeleri birbirine bağlaması ve telefon iletişiminin gerçekleşmesi globalleşmeye en çok etki eden faktörlerden olmuştur. Radyo ve Televizyon'un keşfi ayrı bir kulvar açmış, yeni teknolojik gelişmeler ülkeleri daha çok birbirlerine yaklaştırmıştır.
20. yüzyılın sonuna gelindiğinde telefon teknolojisinin özellikle de mobil teknolojinin dünyayı sarması, ardından internetin keşfi yeni bir dünyayı bizlere dayattı. Dünya koca bir köy haline geldi. Günümüzde ise ticaretin şekli, yöntemi, kuralları tamamen değişti. Para bile sanal hale geldi. Elimize dokunmadığımız, sadece rakamların artması ve azalması ile hesabımızı takip ettiğimiz bir döneme geldik. Maaşımız hesabımıza yatıyor, harcamalarımız hesabımızdan yapılıyor, kredi kartlarımızın limiti cebimizin şişkinliğini belirliyor. Bitcoin gibi sanal paraları söylemiyorum bile.. Takasla alışverişten sanalla alışverişe evrilmiş durumdayız. Hatta hayatımız sanallaştı demek bile mümkün.
Evet hayatımız sanallaştı ancak gerçek olan bazı şeylerin hiçbir zaman kaybolmaması gerekiyor. Ben buna "insanlık vasıfları" diyorum. Dünya ne kadar sanallaşsa da "insanlık vasıfları" tüm gerçekliğiyle daha çok önem arz eder hale geldi.
Dünya ölçeğinde nedir "İnsanlık vasıfları"? Başka insanların yaşam hakkına saygılı olacaksın, Hayvanların yaşam hakkına saygılı olacaksın, Çocuk haklarına saygılı olacaksın, Çevreye saygılı olacaksın, Hırsızlık yapmayacaksın, Yalan söylemeyeceksin, Başkasının namusuna göz dikmeyeceksin, Söz verdiğinde sözünde duracaksın, Hile yapmayacaksın, Sahtekarlık yapmayacaksın, İftira atmayacaksın, Dürüst olacaksın, Namuslu olacaksın, Dil, din, ırk, cinsiyet ayrımcılığı yapmayacaksın.. Bu kriterleri uzatmak elbette mümkün. Bu ve benzeri kriterler ne kadar çoğaltılırsa insanın huzur ve mutluluğa kavuşması, dünyanın yaşanabilir yer olması o kadar mümkün.
Ancak bu ütopyaya karşın sanal dünyada çok farklı bir durumla karşı karşıyayız. Sahtecilik, manipülasyon, abartı, olduğundan farklı gösterme, hile, şantaj almış başını gitmiş. Şiddet ve gayri ahlaki paylaşımlar, hesapların ele geçirilmesi, dolandırıcılık akıllara gelmeyen nice yöntemler sanal dünyanın başının belası durumunda. Twitter, sahte ve hayali hesap gerekçesiyle 7.7 milyon hesabı kapattığını duyurdu. Benzer durumlar popüler sosyal medya ağı Facebook, İnstegram'da da mevcut.
İlginç bir durum daha söz konusu insanlar yanlış bilgi ve haberlere daha çok itibar ediyor ve doğruluğunu teyit etmeden paylaşımda bulunuyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından yapılan ve Science Dergisi’nde yayınlanan yeni bir araştırma, yanlış bilgi içeren tweetlerin insanlara doğru bilgi içeren tweetlerden HYPERLINK "http://www.sciencemag.org/news/2018/03/fake-news-spreads-faster-true-news-twitter-thanks-people-not-bots" \t "_blank" altı kat daha hızlı ulaştığını ortaya koydu. Twitter’ın 12 yıllık verisini toplayarak altı bağımsız doğrulama sitesi tarafından incelenen tweetlerde güvenilir olmayan 126 bin haber içeriğinin 3 milyon kişi tarafından 4.5 milyon kez paylaşıldığı tespit edildi. Gerçek haberler ancak 1000 Twitter kullanıcısına ulaşırken, yanlış bir haber rutin olarak 10 binden fazla kişiye ulaşıyor. Ve yanlış bilgi doğru bilgiden daha hızlı yaygınlaşıyor, kabul görüyor. Maalesef düzeltme imkanı da neredeyse yok denecek kadar az. Zira insanlar gündemi çok çabuk tüketiyor, bilgi bombardımanı altında hangi bilginin doğru, hangisinin yanlış olduğunu araştırma ihtiyacı da hissetmiyor. Özellikle 3. dünya ülkelerinde yanlış bilgi ve haberler bilinçli olarak topluma pompalanıyor. Daha sonra doğru bilgi ortaya çıksa bile yanlış bilgilenen kişiye doğru bilginin ulaşması mümkün olmuyor.
Dünya globalleşti, iletişim ağları ile mesafeler hükmünü yitirdi. Akıllı telefonlar, internet sosyal medya hayatımızı esir aldı. Yan odadaki mesai arkadaşımızla da dünyanın diğer ucundaki kişiyle de artık aynı yöntemle sosyal medya üzerinden görüşür olduk. İnternetimiz kesildiği anda "fişimiz çekilmiş" hükmüne geliyoruz. Fikirler, düşünceler sığ ve derinlikten uzak bir hal aldı. Okumayan, yazmayan, 140 karakterle, kelimeleri kısaltarak konuşur olduk. İstediğimiz kişiye ulaşmak iletişime geçmek çok kolaylaştı, ancak birbirimize karşı yabancılaştık, duygu kayboldu, hisler ikonlaştı, samimiyet yok oldu. Gelen mesajlara bile "yapay zeka" otomatik cevaplar verir hale geldik. Online gözükmediğimiz anlarda, hayatımızdan endişe edilir oldu.
30 yaş üstü bu gelişmeleri endişe ile izlerken, "bu gidişte bir terslik var" derken, yeni nesil çok daha sanal dünyanın içinde yaşıyor maalesef Arkadaş grubundaki itibarı, aldığı "tık"a göre belirleniyor. Yaptığı paylaşımlar kaç beğeni almış, kaç kez paylaşılmış buna göre moral motivasyon dünyası şekilleniyor. Yeni nesil internetle büyüdü, x kuşağı, y kuşağı, z kuşağı gibi sıfatlarla onları ayrıştırsak da anlamakta zorlandığımızı itiraf etmek zorundayız. Çocuklar için tehlikenin boyutu daha da büyük. Ancak hangi kuşak, hangi mecra, hangi iletişim şekli olursa olsun "insanlık vasıfları" hepimiz için en geçerli kural olmalı.. Gerçek dünyanın "yaşanabilir" olması için "insani vasıflar" ne kadar gerekli ise sanal dünyamızın "yaşanabilir" kalması için de bu vasıfları yaşatıyor olmamız gerekiyor.
Gerçek ve sanal dünyamızın yaşanabilir olması dileğiyle.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.