1. YAZARLAR

  2. Hülya SEZGİN

  3. Sanat manat hikâye
Hülya SEZGİN

Hülya SEZGİN

Ressam
Yazarın Tüm Yazıları >

Sanat manat hikâye

A+A-

Ulu önder Atatürk ne demiş? “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.“ Güzel Atam ne de doğru söylemiş. Sanat ne demek? Sanat: güzellik demek, doğruluk  demek, gerçeklik demek, mutluluk demek, güzel duygular demek...

Bütün bu duyguları çeşitli sanat dalları ile hissedebiliyoruz. Ekmek kadar, su kadar önemli insan için sanat. Bir sergiye gideriz ressamın tablolarını incelerken içimizde ya güzel duygular uyanır, ya da ne anlatmak istemiş diye düşünürüz. Tiyatroda, sinemada hayattan kesitler izler, gerçekleri görürüz. Bize örnek olacak, yol gösterecek motifler buluruz.  Edebiyat ile gizemli görkemli bir dünyaya dalarız okurken. Öğreniriz, gelişiriz, güzel duygular yaşarız. Bunları yaşayan insan ise ilerleme kaydeder.  

Güzel duygular sağlık olarak döner bize. Stresi ve sıkıntıyı ise hastalık olarak yaşarız... Yani “sanat sağlıktır” diyecek olsam dolaylı yoldan doğru söylemiş olmuyor muyum? Sağlıklı bireyler sağlıklı ve mutlu bir aile... mutlu aile ise mutlu toplum demek...

Günümüzde görünen o ki, “geri” ye doğru gidiyoruz. Kadınlar eve kapanıyor. Kadınlara çalışma hayatından el çektirilmesi için türlü yollar deneniyor. At gözlüğü  ile bakan birileri kimi gelişmeleri kadınların, özellikle annelerin yararına gibi görüyor. Oysa derinlemesine düşünüldüğünde kadın apaçık eve yollanıyor. Okula giden kız azalıyor. “Okuyacak da ne olacak? Zaten çalışmayacak? Bir koca bulsun... kocası baksın...” zihniyeti hortlatılıyor. Çocuk gelinler had safhada.  Cahil toplum olma yolunda hızla yol alıyoruz...   

Kültür yozlaşıyor... sanat mı? Zaten pek de ileri olduğumuz söylenemezdi. Şimdi iyiden iyiye yok ediliyor... Katıldığım resim çalıştaylarında yurt dışından gelip katılan yabancı arkadaşlarımın ilk okuldan başlayarak sanat eğitimi aldıklarını ve nasıl bizden ilerilerde olduklarını gördükçe resmen kıskanıyorum. Üzülüyorum...

Geçen gün içimi acıtan bir olay yaşadım. Bir yakınım  facebook’ta eşinin bir fotoğrafını paylaşmıştı. Aksesuvar olarak bayanın boynunda bir tilki kürkü görünüyordu.  Ve bayanın arkasında, duvarda başının üstüne yakın bir yerde de asılı bir tablo vardı.

Facebook’ta tilki kürklü bayanın fotoğrafının altında da “Kör kör, parmağım gözüne” der gibisinden “Bu fotoğraf İzmir'de evimizin duvarında asılı ünlü bir ressamın tablosu önünde çekildi” biçiminde bir açıklama vardı.  

Sözünü ettiğim yakınım kürklü bir fotoğrafın tepki çekebileceğini hesap etmiş olmalı ki, parantez içinde “Biz ısrar ettik bu pozu vermesine...” diye de eklemişti. Bence şirin, şaka yüklü bir fotoğraftı. Ve sanıyorum bu fotoğraf  biraz da dikkatleri duvarda asılı tabloya çekmek için konulmuştu. Bana öyle geldi.  

İnsanların tepkisi ne olacaktı? Merakla beklemeye koyuldum. Bakalım dikkatler tablo üzerinde mi, yoksa tilki üzerinde mi yoğunlaşacaktı...

Birkaç kişi tıklayarak beğendi. Birisi “O tilki gerçek mi?” diye sordu. Paylaşımcı yakınım “Evet gerçek. Ancak bize geldiğinden kırk yıl önce ölmüştü zavallıcık.” dedi. Anında bir başkasından yanıt geldi “Onu takmasın, atsın!..”  

Duvarda asılı tabloyla ilgilenen yok!.. Kırk yıl önce ölmüş tilkinin kürkünü “çöpe atsın”ın peşindeler. Zaten hayvan ölmüş gitmiş. Neden atsın ki! Amaç yeni tilkiler öldürülmesin. Ya da kürkü için başka hayvanlara kıyılmasın. Buna yararı olacaksa tilki kürkünü o bayan atsın ama ne işe yarayacak ki?  

Tabloyu merak eden çıkmadı. İyi, ya da kötü yorumda bulunan tek kişi olmadı... İşte burada canım acıdı. Çünkü toplumumuzun sanatla ilgisizliği bu örnekle  gözler önüne seriliyor. Ve duyarsızlığından yakındığım bu  kişilerin benzerleri toplumun her kesiminde görülüyor.  

Günümüzde sanata ilgi, sanata sevgi, sanata yakınlık... Özlenecek duruma geldi. Gelecekte neler olacak, düşünmek bile istemiyorum.  

Ben birde toplumumuzun tepki biçimini anlamakta zorlanıyorum. Hani başka bir ülkenin hoşumuza gitmeyen siyasetine kızıp protesto ediyoruz ya! İşte o protesto eylemlerinde aklım şaşıyor. Diyelim İtalya'ya kızıyoruz. Hemen protesto ediyoruz. “İtalya'ya gezmeye gitmeyeliiim.” Tamam, güzeeel... “İtalyan mallarını satın almayalııım...” Pek hoş, pek âlâ... E peki neden evimizdeki bütün İtalyan mallarını balkonlardan sokağa atıyoruz?

A be akıllım... Sen zamanında para verip bu malı aldın mı? Aldın... Bu senin mi? Senin... Eee para verip satın aldığın bu malı neden sokağa atıyorsun, kırıp döküyorsun? Burada amaç İtalya'yı boykot etmek, ona para kazandırmamak değil mi? Zamanında bu malın parasını kazanmış o zaten. Bundan sonra alma da işe yarasın boykotun.  

Elindekini atmak hem kesene, hem milli değerine zarar vermek değil mi? Ne olur önce bir düşünelim, sorgulayalım... Burada amaç ne? Özümseyelim. Duyduğumuz gibi eyleme soyunmayalım. Akıllı olalım...

Facebook’ta yayına konulan tilki kürklü bayan fotoğrafını merak edeniniz olur mu bilmemem. Ben yine de bildireyim. Az sonra sahibi de anlatmak istediğinin çok dışında, hatta hatta ilgisi olmayan ve de gereği olmayan bir tarafa yönlendiğini görünce canı sıkılmış olmalı ki siliverdi resmi!..
 
Allah sonumuzu hayır etsin...

Hülya Sezgin/[email protected]
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum