1. YAZARLAR

  2. Ercüment TUNÇALP

  3. Satınalma gücü paritesi ne kadar gerçek?
Ercüment TUNÇALP

Ercüment TUNÇALP

Ortakses Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

Satınalma gücü paritesi ne kadar gerçek?

A+A-

Şimdiye kadar en fazla yazdığım konu olan Satınalma Gücü Paritesi (SAGP),  Birleşmiş Milletler öncülüğünde küresel kurumların (Dünya Bankası, IMF vb.) uygulamaya soktuğu bir hesaplama yöntemidir.

Teorinin oturduğu temel ; “A ve B ülkelerinde yaşayan iki farklı tüketici aynı bedeli ödeyerek, aynı mal grubundan farklı miktarlarda satın alabiliyorsa bu iki tüketicinin alım güçleri farklıdır.”  

Evet bu tespit ilk bakışta doğru gibi gözükebilir ama cepteki parayı dikkate almadan sadece fiyat farkı üzerine kurulan mantık sorunludur.

İşte SAGP formülü :

SAGP = P1 / P2 = Birinci ülkede yerel para ile dolan sepet maliyeti / İkinci ülkede yerel para ile dolan sepet maliyeti

Ayrıntısına girmeden önce en ilginç kısmından başlayalım…

IMF, Nisan 2022 tarihli Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu açıkladı. Buna göre Türkiye dünyanın 21. büyük ekonomisi. Türkiye’nin 2021’de GSYH’si (gayrisafi yurtiçi hasıla) 806.8 milyar dolar olarak gözüküyor. IMF’nin tahmini, Türkiye’nin 2022’de dünyanın 23. ekonomisi olacağı yönünde…

Aynı rapora göre; Türkiye’nin 2021 yılında SAGP’ye göre GSYH’si 2 trilyon 943 milyar dolar olmuş. Türkiye bu hesap yöntemi ile de dünyada 11. sırada yer bulmuş. İtalya, Kanada, Güney Kore, İspanya ve Hollanda da Türkiye’nin gerisinde kalmışlar (Kaynak: Euronews).    

11. sıra neresi, 21. sıra neresi, aradaki farka bakar mısınız ?

Şimdi ne kadar gerçekçi olduğunu anlayabilmek için bir de SAGP’ye göre GSYH hesabında sonuca nasıl gidildiğine bakalım.

Yukardaki formülde görüldüğü üzere; dolar ile ABD’deki bazı mal ve hizmetlerin oluşturduğu bir sepetin değeri temel alınıyor. Sonra Türkiye’de (diğer ülkelerde de) aynı sepetin kaç TL (diğer para cinsleriyle de) tuttuğu bulunuyor. Kıyaslamayı sadece kendi ülkemiz için yapacağız.    

Örneğin ABD’de 100 dolar tutan sepetin Türkiye’de 407 TL’ye alınabildiğini varsayalım. Güncel dolar kuru 14,85 TL olduğuna göre normalde bu sepetin Türkiye’deki dolar karşılığı 100 x 14,85 = 1.485 TL’dir. Oysa bizdeki sepet 407 TL tuttuğu için; 1.485 / 407 = 3.65 defa daha ucuz olduğumuz sonucu çıkıyor.

Böyle olunca da; bu katsayı Türkiye’nin cari fiyatlarla oluşan GSYH’ sına (2021) uygulanıyor ve 806.8 milyar dolar x 3.65 = 2 trilyon 945 milyar dolarlık SAGP’ye göre hesaplanmış GSYH’ya ulaşılıyor.

Böylece güya 84.6 milyon kişi 807 milyar dolarlık milli geliri değil, 2 trilyon 945 milyar dolarlık milli geliri paylaşmış sayılıyor !      

Bu teoriye göre; ortak para birimi olarak dolar kullanıldığı için ABD’nin hem cari fiyatlarla hem de SAGP’ye göre aynı kişi başı gelire sahip olduğu varsayılıyor. Yani değişmiyor. Türkiye’nin ise 2021’de cari fiyatlarla 9.539 dolar olan kişi başı geliri 3 kattan fazla artıyor (tahmini 34.600 dolar).

Önceki yıllarda da, Türkiye’nin kişi başı geliri cari fiyatlarla düşerken, SAGP’ye göre artıyordu. Örneğin, 2019 yılında 9.213 dolar olan kişi başı gelirimiz 2020 yılında 8.597 dolara düşmesine rağmen; SAGP’ye göre kişi başı gelirimiz 2019 yılında 27.875 dolar iken, 2020 yılında 28.120 dolara yükselmişti. Yani yüksek enflasyonun erittiği reel gelire, yüksek nüfus artışına ve tenceremize ortak olan 5-6 milyon sığınmacıya rağmen gelirimiz artıyor !  

Almanya, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerde gelirin satınalma gücü düşük çıkarken, sadece bizde değil gelişme yolundaki diğer ülkelerde de daha yüksek çıktığı gösteriliyor. Gerçeği yansıtmadığına dair onlarca yazı yazdım, birçok akademisyenin araştırma sonuçlarını ve görüşlerini kendi küresel saha sonuçlarımla birleştirerek aktardım. Bunlara devam edeceğiz… 

Neden gidilen yol hatalıdır ?       

 . Mal ve hizmet sepetinin her iki ülke insanının önceliklerini aynı derecede yansıtması mümkün değildir.

 . Sepetin kalite standardı olarak tam eşitlenmesi de mümkün değildir.

 . İki ülke arasında yapısal problemler çok farklıdır.

 . İki ülkenin teknoloji seviyeleri birbirine yakın değildir.

 . Hammadde kullanımında dışa bağımlılık (ithal girdiler) farklıdır.

 . Ekonomik ve siyasi risklerde benzerlik bulunmamaktadır.

 . Hesaplamada ABD’li tüketicinin refah farkı dikkate alınmıyor.  

 . En basit piyasa kuralıdır; fiyat düzeyini gelir düzeyi belirler. Bu da görmezden geliniyor.

Bu teorinin içindeki tek gerçek, “hayatın gelişmekte olan ülkelerde daha ucuz olduğunu” göstermesidir. Başka da bir şey göstermez !

Hele hele satınalma gücünün artışı tamamen gerçek dışıdır. Zira durum tam tersidir. O görece düşük fiyat seviyesinin bile alım gücünü aşması sebebiyle nüfusun büyük çoğunluğu için sepet içindeki bazı ürünlere ulaşmak zorlaşmıştır (Et, tereyağ, zeytinyağ, çiçekyağ, hakiki bal, tuvalet kağıdı vb).   

Bırakalım küresel piyasaları, ülkemiz içinde bile birçok kentte aynı tutarda paranın satın alabileceği mal miktarı farklıdır. Yani hayat bazı kentlerde daha ucuzdur. Peki bu neyi gösteriyor ?

Anadolunun küçük yerleşim yerlerinde esnafın, fiyatları zorunlu olarak tüketici imkanlarına göre belirlediğini. Elbette bunu yaparlarken biraz daha alt kalite ve/veya farklı kalibraj tercihi de bu uygulamalara yardımcı oluyor. Yoksa, fiyat düzeyi düşük olan il ve ilçelerimizdeki tüketicinin satınalma gücünü de İstanbul’daki tüketiciye göre daha yüksek mi saymalıyız ?

Tüketici imkanları her lokasyonda farklı olduğuna göre; düşük gelirli için kağıt üzerinde yaratılan zenginliğin acı acı gülümsetmekten başka katkısı olamaz.     

Sonuç olarak; bu kadar benzeşmeyen şartları görmezden gelerek bütün hesabı sadece fiyat düzeyi üzerine kurmak ve döviz kuru ile de mutlak ilişkisi olduğunu varsaymak bu hesabı yeterince sanal hale getiriyor.

Bir ustanın sözleri ile bitirelim…

Her konuyu okuyucunun kolay anlayabileceği şekilde aktaran değerli iktisatçı Mahfi Eğilmez, Twitter üzerinden paylaştığı bir mesajında; “GSYH konusunda Satınalma Gücü Paritesini (SAGP) niçin kullanmadığımı soranlara, SAGP yanlış bir ölçü, TL değer kaybettikçe GSYH’miz ve kişi başı gelirimiz artmış gibi görünüyor. O nedenle ben hiç kullanmıyorum” diyor. Başka söze gerek kaldığını zannetmiyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.