Senin ekonomik kurtuluş reçeten ne?
Yaşadığımız ağır ekonomik kriz ortamında dahi iktidara hesap sormak riskli. Fakat Muhalefet partilerine dönüp “sizin ekonomik kurtuluş reçeteniz var mı?” diye sormak hem kolay ve hem de entelektüel bir hava verdiğinden konforlu bir alan yaratıyor.
Sanki iktidarın sınırları, yönü ve hedefi belli istikrarlı bir programı varmış da muhalefetin yokmuş gibi.
İktidar, “heterodoks” yani gen
Türkiye’de 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanlığı Sistemi uygulanmaya başladı. Yeni sistemin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 4 yılda 3 ekonomi bakanı değiştirdi.
Her ekonomi bakanı döneminde ayrı politikalar izlendi.
20 ayda 4 Merkez Bankası Başkanı değişti. “Söz dinleyen” Başkanlar döneminde, tek görevi enflasyonu kontrol etmek ve Türk Lirasına değer ve itibar kazandırmak olan Merkez Bankası bu hedeften vazgeçti.
Demek ki iktidarın bir reçetesi hatta bir yol haritası bile yok!
* * *
DEĞİŞEN EKONOMİ POLİTİKALARI
· Damat Berat Albayrak’ın Maliye ve Hazine Bakanı olduğu dönemde kur artışını önlemek için MB rezervlerini sattı. Faizi enflasyonun altında tutmaya çalıştı. Sonuçta 128 milyar dolar rezerv satışına rağmen, kur artışı önlenemedi. Bu politikanın başarılı olmadığı görülüp, Türkiye bir ödemeler dengesi krizine girmek üzereyken Berat Albayrak sosyal medya üzerinden görevini bırakıp kayıplara karıştı.
- CB Erdoğan vaziyetin kötüye gidişini görünce Berat Albayrak’ın yerine Lütfi Elvan’ı atadı. Elvan ancak bir yıl kadar görev yapabildi. (10 Kasım 2021- 2 Aralık 2021) Yerine Nureddin Nebati atandı.
Erdoğan Merkez Bankası Başkanlığına da Eski Maliye Bakanı Naci Ağbal’ı atadı. Ağbal 7 Kasım 2020- 20 Mart 2021 arasında sadece 132 gün görev yaptı. Politika faizini iki kademede yüzde 15’ten 19’a çıkardı. Dolar kuru 8,5 TL’den 7,2 TL’ye düştü. Bu görevden alındı. Yerine Şahap Kavcıoğlu atandı.
Bu görevden alma Merkez Bankası’nın en başarılı eski Başkanlarından, İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz tarafından “ekonomik intihar” olarak nitelendirildi.
Lütfi Elvan- Naci Ağbal ikilisi 2018 öncesi politikalarına dönüş işaretiyle piyasalara güven verdi. Merkez Bankası politika faizlerini yükseltti. Akabinde ekonomideki diğer temel parametrelerde düzelme görüldü.
- Özellikle Eylül 2021 ayından sonra keskin bir politika değişikliğine gidildi. “Faiz sebep enflasyon sonuçtur” iddiasıyla, politika faizleri indirildikçe kur artışları kontrol edilemez hale geldi. Kurlar yükseldikçe CB Erdoğan ve ekonomi kurmayları “Çin Modelini deniyoruz. Başarılı olursak yapısal bir sorunu çözmüş olacağız” dediler. “Kurlar yükseldikçe ihracat artacak, Türkiye işgücü ucuzlayacağı için dışarıdan yatırım gelecek. Böylece cari açık yerine cari fazla vereceğiz, istihdam artacak” iddiasında bulundular. Hiçbiri olmadı.
- Bu politikaya Dolar kuru 18 TL’yi geçip, yükselen maliyet enflasyonu sebebiyle her şeyin fiyatları artmaya başlayınca son verdiler. Kurları tutmak için, faizleri yükseltmek yerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) denilen bir enstrüman getirdiler. TL hesaplarını dahi dolara endeksleyen bu sistemle tam bir dolarizasyon yaşanmakta. Bu sistemle çok parası olan mevduat sahiplerine Hazine tarafından (milletin cebinden) örtülü yüksek faiz ödendi. KKM’nin uygulandığı 3 aylık dönemde kur artışı yüzde 27 oldu. Kredi ve tüketici faizleri de yükseldi.
* * *
Halen Dolar kuru 15 TL’ye yakın. Gerçek tüketici enflasyonu ENAG’a göre yüzde 142, TÜİK Üretici Enflasyonu: yüzde 115, TÜİK’in makyajlı Tüketici Enflasyonu yüzde 61.
Hayat pahalılığı hiç görmediğimiz mertebede ağır. Vatandaşların çoğu en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz halde.
Metropoll Araştırma Şirketinin Şubat anketine göre; ekonomik durumu sebebiyle nüfusun yüzde 50,3’ü yemek öğünlerini azaltmış; yüzde 31,9’u zaman zaman aç kalıyor; yüzde 61,8’i et tüketmeyi bırakmış; yüzde 53,7’si kalın giyinerek evini ısıtmaktan vazgeçmiş; araç sahiplerinin yüzde 62,5’i özel aracının kullanımını bırakmış…
Dehşet verici bir derin yoksullaşmanın işaretleri bunlar.
* * *
KURTULUŞ REÇETESİ BELLİ
Siz yine de, Türkiye’deki kontrolsüz ekonominin ve derin yoksullaşmanın mimarı olan, 4 yılda 4 çeşit politika uygulayan ve bundan sonra ne yapacağı belli olmayan iktidarı sorgulamayın.
Muhalefet partileri zaman zaman ekonomik kurtuluş için fikirlerini paylaşıyorlar. “Merkez Bankasının bağımsızlığını sağlayacağız, ekonominin gereği olan kararları alacağız. Tarımda ve sanayide üretimi ve niteliği artıracağız. Ülkeye kambur olan Yap-İşlet Devret projelerine son vereceğiz. Yeni eserleri devletin kendi kaynakları veya dış borçlanmasıyla yapacağız. Yapılmış olan YİD borçlarına hukuki çözüm bulacağız ve makul fiyatlar üzerinden yeniden yapılandıracağız. Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz” gibi çözüm yollarını açıklıyorlar.
Siz, yine muhalefetin bunları ve benzeri açıklamalarını duymazdan görmezden gelin ve hemen soruyu yapıştırın:
"Senin ekonomik kurtuluş reçeten ne?"
Kardeşim, senin anlayacağın şekilde ben özetleyeyim:
AKP iktidarının yaptıklarını yapmasınlar…
Tek adam yönetiminden vazgeçip ortak aklı esas alsınlar…
Ekonomi tahsili olmayanı ekonomi bakanı, Merkez Bankası tecrübesi olmayanı MB Başkanı yapmasınlar…
Diplomasını ve “yazdım” dediği ekonomi kitabını görmediğimiz fakat kendisinin “ekonomist” olduğunu iddia eden muhteremler uzmanlık gerektiren işlere karışmasınlar yeter.
Türkiye’nin iyi yetişmiş uzman ekonomistleri var. Yeter ki ekonominin başına yetişmiş ehil insanlarımızı getirsinler. Her
Cin fikir ve mucizevi çözüm yolları denemelerinin başarılı olduğu görülmemiştir.
Tek adam yönetiminin uzun vadeli istikrarlı bir program uygulanmasını sağlamadığını acı bir şekilde tecrübe ettik.
Bilimin ve ortak aklın rehberliğinde çözüm aramanın zamanı geldi de geçmektedir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.