İslami kesimi de son derece rahatsız eden dengesiz gelir dağılımı ve İslami burjuvanın kontrol edilemez cüreti, önü alınamaz bir duruma geldi. Son on yılda uygulana kaplan, aslan  odaklı siyasi-ekonomik uygulamalar sonucu geldikleri yeri ve bulundukları makamı hazmedemeyen sonradan görmelerle doldu. Nerde İslami sosyal adalet? Sadece kendi ekonomi, çıkar ve zevklerini düşünen bu insanlara karşı toplumda tepki oluştu. Nitekim kendi kesimlerinde Anti Kapitalist Müslümanlar adı altında duruma tepki edenlerin sayısı oldukça kabarık.

Öncelikle lüks mağazaların önüne çektikleri 4x4 arabalara en pahalı eşyayı taşıyanlar, mağazada eşyanın fiyatına bile bakmıyor, çılgınca alış veriş yapıyorlar. Turbanlarının altında makyajları ve etrafa saldıkları zevksiz parfümleri ile benim diyen artiste taş çıkaran bayanlar ise mağazaların göz bebeği. Bu değirmenin suyu bu kadar kolay mı geliyor?. Adeta paradan, toplumdan  intikam alıyorlar. Hani Müslüman komşusu aç yatarken tok uyuyamazdı? Artık yavaş yavaş maskeleri düşüyor ve kendi sınıflarından isyanlar yükseliyor.

Çoğunun kültürel alt yapısı olmadığından nerde nasıl hareket edeceklerinden dahi yoksunlar. Havaalanındayız, eline kırmızı pasaport tutuşturulmuş türbanlı bayan, görevliye: Herkesin duyacağı şekilde benim kırmızı pasaportum var nerden çıkacağım diye soruyor. O pasaportu verene de , olanağı sağlayana da etraftan gelen tepki ve kızgınlığı bile görmemezlikten geliyor. O kadar pişkin ve şişkin ki anlatılmaz. Artık ayaklarını denk atmak zorundalar. Çünkü tepki laik kesimden değil bizzat kendi tabanlarından geliyor. Dönüşüm ve isyan söz konusu.

Birde arabalarında tepe lambası olanlar  var. Her ne kadar gösteriş olsun diye yasaklandı ise de keyfi uygulama devam ediyor. Kendilerini ayrıcalıklı gören bu kesim toplumun nefretini kazanıyor. Ne polis engel olabiliyor ne de başka görevli. Bir sosyal yara kapanırken başka sosyal yara açılıyor. Gelir dağılımı uçurumu gittikçe büyüyor. Orta sınıf yok olurken sosyal denge bozuluyor.

Konfüçyüs’ten

Çinli bilge ormanda gezintiye çıkar. Ağlayan bir kadına rastlar ve ilgilenir. Niye ağlıyorsun der.

Ormandaki kaplan babamı ve kocamı yedi, çaresizlik ve endişe içindeyim onun için ağlıyorum yanıtını verir. Konfüçyüz ‘’Peki bu acıya katlanıyorsun da neden başka yere gitmiyorsun’’ diye sorar. Kadın’da ‘’Çünkü burada devlet bize baskı yapmıyor. Ayrıca yüce bir adalet var’’ diyerek bilgenin sorusunu cevaplamış.

Nice insanlar gördüm, üzerinde elbise yoktu,

Nice elbiseler gördüm, içinde insan yoktu

MEVLANA

Yeni yılın ülkemize  barış,  huzur ve hoşgörü getirmesi dileğiyle

Bahattin Ayhan