Ben asker kızıyım.
Bunu her zaman gururla söyledim..
Çankırı'da piyade okulu vardı ve bir çok Çankırılı hemşehrim sanırım burada okuyup ustsubay çıktılar..
Çocukluk yıllarım babamın tatbikatları nedeni ile ondan uzak geçti..
O zamanlar ne çok tatbikat yaparlarmış..
Sanırım Kıbrıs'a göz dağı vermek için gövde gösterisi idi.
Rahmetli babam muhabereciydi.
Kıbrıs'a çıkarma yapacakları sırada yollarda telsizleri tamir ettiklerini üzülerek anlatırdı.
O günleri çocuk denecek yaşta tam net hatırlamadığımız için anılarını anlatırdı bizi etrafına toplayıp.
Hatırlıyorum yıllar sonra Kıbrıs harekatı başladığında rüyasında ne gördüyse bizi sabaha karşı uyandırıp "çocuklaaar sığınağaaa" diye bağırmıştı, balkondaki televizyon antenlerini savaş uçakları zannedip..
Neyse anılarına geri dönelim..
Mersin'e kadar gidip hele orada tüm vatandaşlarımızın büyük bir coşkuyla, ellerinde hediyeler, çıkınlarla karşıladıkları askerlerimiz savaşmadan geri döndüklerindeki hayal kırıklıklarını, tepkilerini mahcup ve üzgün anlatırdı bize..
Rahmetli Süleyman Demirel'in orada askerlerimizi ziyaret ettiğini, el sıkıştıklarını hatta ellerinin pamuk tarlası gibi yumuşak ve tombul olduğunu da söylerdi gülerdik "baba aklında bu mu kaldı?" diyerek..
ABD, "Bizim sattığımız silahlarla Kıbrıs'a çıkarma yapamazsınız" deyip hiddetlenince çaresiz müttefik olarak geri dönmüşlerdi..
Babamın şark hizmetinden sonra en son görev yeri Gelibolu'da doğmuşum.
Yıllar sonra o mistik topraklarım beni ne kadar etkilediğini hayatımın dönüm noktasında nasıl yardım gördüğümü ve içimin nasıl rahatladığını, o ulvi duyguyu mucizevi rüyayı şimdi anlatamayacağım. Bu anektodu belki daha sonra ki bir yazımda yazacağım..
Buradan gelmek istediğim nokta asker kızı olarak radyo da ne zaman asker moral konserleri olsa terörün en üst seviyede yaşandığı yıllar da, güneydoğu'ya onlara sorgusuz sualsiz istekli giderek, moral vermiştim türkülerimle..
Vatanımın her sathına, hatta Bosna Hersek, italya dahil askerlerimiz olduğu her yere korkusuzca gittiğimi, onların mutluluğuna türkülerimle ortak olduğumu gururla hatırlarım..
En son Hakkari Dağ komando Tugayında oranın halkı ve askerlerimizin spor salonundaki kaynaşma konserinde (29 Ekim Cumhuriyet bayramı) aradaki bağları türkülerin bir tutkal gibi nasıl yapıştırdığına şahidim.. Van'dan skorski ile geçmiştik Hakkari'ye. Telsizleriyle havada bana bir türkü söyletmişlerdi görev alanındaki asker kardeşlerime.
Sarı saçlarına deli gönlümü bağlamışım çözülmüyor mihriban. Sanırım herkesin bıraktığı bir mihriban vardır diye okudum..
Şahit olduğum bir anıyı anlatmak isterim..
Dönüşte ağır yaralı askerlerimizle skorski de birlikte geldik Van'a kadar..
Operasyonda yaralanmışlardı yüzleri paramparça olmuştu yine de o halde ne inliyor, komutanlarının yanında ne de bir ses çıkarıyorlardı aclarını ifade eden. Gözlerimde biriken yaşları elimin tersi ile silip onlarla ne kadar gurur duyduğumuzu vatanımın onlara minnettarlığını ifade ettim dilim döndüğünce.
Genç genç çocuklardı gelecek bekleyen.
Yaraları ağırdı VATAN borcu daha ağır. Hepsi biliyorum ki bilincindeydi bu kutsal görevin.
En zor yolculuktu benim için..
Bir türkü tutturdum; Dağlar seni delik delik delerim. Kalbur alıp toprağını elerim.
Toprağına sahip çıkmazsan vatan olur mu?
Şimdilerde elbette bir yığılma var bunun için bedelli askerlik biçilmiş kaftan ,yeter ki kredi çek 15 bin tl yi bir araya getir, hatta 28 güne bile gerek yok bu sürede. Yaylalar yaylalar türküsünü bile ezberleyemezler. Silah tutmayı bile öğrenemezler bu 28 günde.
Muaf tutalım bence.
15 liler geldi aklıma. Okullarını yarıda bırakan çocuk yaştaki askerler, silahları omuzlarında ve tüfekleri kendilerinden daha büyük, bölük bölük gönüllü gittiler seferberlikte Çanakkale'ye.
Dönen de olmadı içlerinden.
Silah kullanmayı ne ara öğrendiler, ya o zaman yaylalar yaylalar türküsü var mıydı?
Öğrenmişlermiydi giderken bilmiyorum..
Hey onbeşli onbeşli türküsü arkalarından yakılmış onu biliyorum.
Hey onbeşli onbeşli.
Tokat yolları taşlı..
Onbeşliler gidiyor kızların gözü yaşlı.
Bir genç nesil Çanakkale'de vatan için bir bir şehit düştüler.
Şimdikiler 28 günde ne tuhaf ki yaylalar yaylalar türküsünü bile öğrenemiyorlar.
Bir asker kızı ve sanatçı olarak iç sesimle bari 28 gün gidin de askerliğin inceliklerini öğrenin.
Yaylalar yaylalar türküsünü emin olun size İbrahim Tatlıses'üen daha düzgün ve doğru öğretirim söz..
Ay akşamdan ışıktır.
Yaylalar yaylalaaar.
Yüküm şimşir kaşıktııır.
Dilo dilo yaylalaaaar..
15 liler sizinle ne kadar gurur duysak az.
Şimdi 15 binlikler var.
Ben de oturup bir türkü tutturdum halkımızın yaktığı.
Yemen yolu çukurdandır.
Karavana bakırdandır.
Zenginimiz bedel verir.
Askerimiz fakirdendir.