26 Ağustos Meral Akşener konuşması...?

Mehmet SORAL
Daha önce yazdım; beklentileri bizatihi kendisi yukarılara çeken Meral Hanım partiyi de kendisini de zora sokmuş; büyük mana yüklenen 26 Ağustos konuşması umulanı vermemiş, hatta sinerjinin artması değil dağılması gibi bir neticeye yol açmıştır.
Uzatmayacağım; bundan sonraki süreç böyle devam ederse her vesile ile Meral Akşener'in hatalarının tartışılacağı aşikar olan bir sürecin ne Meral Hanım'a ne de İYİ Parti'ye herhangi bir yararı olmayacaktır.
Meral Hanım, saygınlığını korumak ve bundan sonra daha da iddialı olabilmesi için en kısa zamanda yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığını ilan edip onursal başkan olarak aktif siyasete ara vermelidir. Siyasi kimliği ve şahsi önceliklerden azade "fikir insanı" kimliğini öne çıkararak her türlü sivil dayanışmalar içerisinde, sosyal etkinliklerde yer alarak halkın içinde olmaya özen gösterip cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanmalıdır. Tavsiye ettiğim bu süreç devam ettirilebilirse partili olmasına rağmen milletin ortak hissiyatının koruyup kollayacağı seçilme şansı yüksek bir aday olacaktır.
En kısa zamanda olağanüstü kongreye gidilerek yukarıda ifade etmeye çalıştığım sürecin başlaması hem Meral Hanım hem de İYİ Parti ve tabiki ülkemiz ve milletimiz için hayırlı siyasi gelişmelere vesile olacağını düşünüyorum. "İki tek adam"ın muktedirliğinin vesayeti uğruna kutuplaştırılarak birbirine değil tahammül etmeyi, ayrıştırılarak nefret boyutuna taşınmış milletin tekrar kucaklaşabilmesi için Erdoğan'dan sonra bir hanımefendinin yani "kadın duyarlığı ve hassasiyeti"nin cumhurbaşkanı olması gerekiyor O'na da bugün için yetişmiş kadın siyasetçi olarak Meral Akşener'in yakıştığını görüyoruz.

Kılıçdaroğlu'nun varlığı muhalefetin her türlü ittifakını başarısız kılacaktır

Kemal Kılıçdaroğlu'nun iradesinin hakim olduğu ne partiye, ne de ittifaka kesinlikle ve kesinlikle oy vermek içimden geçmiyor.

Muhalefet olarak maksimum düzeyde sinerji yüklü ve umut dolu girdiğimiz seçimde; hiç bir ankette, millet ittifakı cumhurbaşkanı adayları arasında ismi üçüncü sırada bile çıkmadığı halde siyasal İslamcı artıkları ile 5'li WhatsApp grubu kurarak ismini dayatıp boyumuzun ölçüsünü aldıran Kemal Kılıçdaroğlu'na bencilliğini tatmin için tekrar tekrar aparat olmanın bir anlamı yoktur.
Bay Kemal ''Bay kaybeden'' olmuşsa ne gereği var hep aynı yerde eşelenmeye. Genel başkanı değişmiş bir CHP durumunda; "olayın birleşenleri" değiştiğinden sonucun da farklı çıkacağı hükmünden hareketle kararım da değişebilir ama "Bay kaybeden" ile asla...
 
Meral Hanım masadan kalktığının ertesi günü Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a "Biz aday değiliz" tweetini attırdı. 6'lı Masa defalarca toplanıp dağılırken; Kılıçdaroğlu niçin önceki gün ve aylarda bu iki isimin cumhurbaşkanlığı adaylıkları telaffuz edilirken aynı twit'leri attırmadı; çünkü işin sonunda kendi ismini dayatmak gibi bir içten pazarlığı vardı da ondan. Sanırım Meral Akşener'i yanıltan da Kılıçdaroğlu'nun bu içten pazarlığı olmuştur.
 
Madem ki CHP matematiği devre dışı bırakıp duyguları öne aldı; Kılıçdaroğlu'nun egosunu tatmin etmek öncelik olabiliyorsa bu sefer de aynı mantığı İYİ Parti üzerinden gerçekleştirmeyi düşünelim; İstanbul, İzmir, Ankara Büyük şehirlerde İYİ Parti adayı desteklensin.
CHP'liler "olur mu canım?" diyecekler. Olur olur, bal gibi olur; Aynen kazanamayacak aday olduğu yapılan her tür ankette belli olan Kılıçdaroğlu'nun aday olmasında olduğu gibi. Kaybetmenin bir riski yoksa (Kılıçdaroğlu özür bile dilemedi) neden olmasın.
Şaka ile ironi ile anlatmak istediğim şu; emekli adamım, işim gücüm okumak, yazmak, siyaseti takip etmek. Diyalog halinde olduğum insanların duygu ve düşüncelerinden, okumaya çalıştığım siyasi konjonktürden çıkardığım sonuç; kurumsallaşmayı ihmal ederek CHP'ye eklemlenerek sürdürülen siyaset İYİ PARTİ'ye büyük bedel ödetmiştir. İYİ PARTİ tabanı CHP ile tekrar ortak hareket edilmesini makul ve mantıklı karşılayacak morale ve motivasyona kesinlikle sahip değil.
Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanı olmadığı bir konjonktürde kanaatim o ki; O'nun adaylığını dayatması ile yaşanan seçim hüsranının öfkesi ancak diner ve muhalefette yeni bir işbirliği imkanı ve umudu oluşur diye düşünüyorum.
 
Son söz; bu bir bilgi değil çıkarsamadır; Eğer 21 yıldır bütün dezavantajlara rağmen iktidar değişmiyorsa/değiştirilemiyorsa muhalefet ile aynı yerden kontrol edildiklerindendir.