Ülkemizde “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi” ile ülkemizin hızla diktatörlüğe evirileceği hakkında referandumu öncesi aziz milletimizi çok uyardık. Bu sistemin Türk milletinin sosyal yapısına dahası içinde bulunduğumuz coğrafyanın kültürel dokusuna uymadığını her platformda sesimizin çıktığı kadar dile getirmiştik. Ancak oluşturulan korku ütopyası, kitle iletişim araçlarının, bası-yayının tek elde toplanmış olması ve devlet gücünü hoyratça kullanan dünyanın en büyük siyasi organizasyonu karşısında haklılığımızı anlatmamıza fırsat vermedi.
AKP, Türk devletinin 23 Nisan 1923’te cumhuriyette geçişinin rövanşını almaktadır. Bunu anlamamak için müneccim olmaya hiç gerek yok. VESAYET adı altında Türk ordusuna, Türk yargısına evrensel şebek olan Fetöcülerle nasıl iş birliği yaptığını hepimiz görmedik mi bu süreci yaşamadık mı?
Üniter devlet yapısından federasyona geçebilmek için ihanet sürecindeki ihanetlerini ve devletin nasıl bedeller ödeyerek aziz vatan topraklarında teröristlerin temizlendiğine şahit olmadık mı?
Cumhuriyeti kuran şahsiyetleri küçük düşürme çabalarına, cumhuriyetin felsefesine karşı çıkışlarına, T.C. ibarelerini yasaklamalarına, andımızı okullardan kaldırmalarına, köy, belde ve ilçe adlarının değiştirilerek sistematik bir şekilde Türk yurdunda Türk izlerinin silinmesini hep birlikte görmedik mi?
Dört şehidin verildiği gün şehitler için değil Gazze için açıklamalar yapan zihniyetin sahiplendiği devletin Türk devleti değil geleceğin ümmet devleti olduğu gerçeğini neden hala anlayamıyoruz? Şu rabia işaretini bir sefer dahi sorgulayarak başka coğrafyaların simgesini bu zat neden hep kullanıyor denilmedi, diyenlerde etkisiz kaldı.
AKP; İslam referanslı makyavelist bir zihniyetin İslam coğrafyasındaki haşhaşiler karşılığı olan bir ekolün sahibidir. Görünen yönü ile zihninin arka planındaki idealleri hep farklı olmuştur. Mazlumun, mağdurun postuna girip önce devlet kurumlarını işlevsiz hale getirerek Türkiye Cumhuriyetinin miadını doldurduğunu bu yapıyla devam edilemeyeceğini milletimize yıllar yılı göstermeye çalıştı.
AKP; modern hayattın felsefesini kavramamış, hukuk devletinden nasibini almamış, yasama, yürütme, yargı erkeleri ile basın-yayının tek kişide toplanmasını varlık nedeni olarak gören despotik bir zihniyetin ürünüdür.
6 Mayıs post modern sivil darbesi bir sebep değil AKP ajandasına uygun devlet idealine ulaşmanın bir sonucudur.
25 Ekim 2017 yılında İYİ Parti’yi kuran gerekçeler saymaya çalıştığım bu zihniyette son vermek içindi. Bizler, ülkemizin bu süreçlerle karşılaşmaması için demokrasiyi, hukukun üstünlüğün esas alarak siyaset sahnesine çıktık. Ucube bir partiler kanunu , tıkanan siyaset kurumu ve onların birer parçası haline gelen partilerimizin topluma sunacakları bir iddiaları bir hikayelerinin kalmadığını dile getirdik.
Gelinen noktada ülkemizin diktatörlüğe evirilmemesi için demokrasiden özgürlüklerden yana tavır koyan siyasi partiler ve STK’lar işe güçbirliğine girdik.
İYİ Parti, Sayın Genel başkanı, divanı, teşkilatları ile bu ceberut iktidara karşı tek yumruk halinde CHP ile Millet İttifak’ına girerek yerel seçimlerde büyük oranda korku ütopyası ve saiklerini sarstı. İttifak ruhuna bağlı kalarak ülkemizi bu cendereden kurtaracağız. Ancak yüzde 75 sağ seçmenin olduğu bir topluma sahip olduğumuzu unutmamalıyız. Programı tüzüğü ve hitap ettiği kitle bakımından CHP’den çok farklı olduğumuz hiç unutmamamız lazım.
İttifak çalışmalarımızda desteğimiz dahil olmak üzere bütün faaliyetlerimizi kendi LOGO, FLAMA ve partimize ait mesajlarla olmalıdır. Daha yeni kurulan ve parti aidiyeti oluşmamış partimizde başka partilerin iz ve işaretlerinin gölgesinde kalmak, onlarla mesaj vermek tabir caizse harakiri yapmaktır.
Evet, 6 Mayıs hiç unutmayacağımız demokrasi tarihimize kara leke olarak geçecek bir tarihtir.
6 Mayıs, bir partinin İstanbul rantı uğruna neler yapabildiğini de tarih yazacaktır.
6 Mayıs demokrasinin hukuk yoluyla nasıl iğfal edildiğini de tarih yazacaktır.
6 Mayıs İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasına yeniden konulan T.C ibarelerinden rahatsızlık duyan sözde milliyetçi Bahçeli’nin nasıl karşı çıktığını da tarih not edecektir.
6 Mayıs tarihi; Türk demokrasisi için tarihe geçecek, konuşmalarıyla, duruşuyla 25 yıldan fazla bir sürede bu kadar gaddar, acımasız siyasetçilere rağmen ayakta kalabilen, Cumhuriyet kadını, Türk siyasetinin yüz akı Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in yerinde müdahalelerine ve milletimizin umutlarının devam ettirilmesine yaptığı katkıyı da yazacaktır.