23 Ağustos 2012 tarihli “Gaziantep Saldırısı Üzerinden Oynan Senaryo” başlıklı yazımda yer verdiğim görüşlerim maalesef Suriye ile gelinen nokta beni haklı çıkarttı.
Şöyle ki! O yazımızın sonunu şöyle bağlamıştım. "1 Mart Tezkeresi" T.B.M.M.'den geçmediği zaman Türk Askeri'nin başına "Çuval" geçiren ABD'yi izlemeye devam edelim. Tabi ki çuval hadisesi karşısında "Nota" verilmesi gerektiği söylendiğinde "Müzik notası mı bu?" diyen yetkililerimizi de.
Bugün gelinen noktaya adım adım nasıl gelindiğini tekrar hatırlayalım;
Önce ABD Dışişleri Bakanı CLİNTON Türkiye’ye geldi, Hükümet yetkilileri ile bir dizi görüşme yaptı ve sesizce gitti,
Gaziantep ilimizde yapılan 9 vatandaşımızın şehit edildiği bombalı saldırı geçekleştirildi,
Aynı gün bir ABD’li bayan senatörün başkanlığında Türkiye’ye gelen CIA yetkilileri, T.C yetkilileri ile Türk kamuoyu ile mahiyeti paylaşılmayan bir dizi toplantı yaptı,
Suriye ile ilgili olarak gelişmeler esnasında Dışişleri Bakanı DAVUTOĞLU Türkiye-Suriye sınırında bir “Tampon Bölge” oluşturulabileceğini ve bunun bir “Savaş Riski” taşıdığını gerekirse de savaş riskinin alınabileceğini ifade etti,
Son günlerde Suriye ile sınır olan Akçakale İlçemizde Suriye’deki içi savaş nedeniyle fiziki taciz arttı. Birkaç defa tekrarlanan bu tacizin sonunda ise dün Akçakale’ye düşen 3 top mermisi sonucunda 5 vatandaşımızın ölümü sonucunda Türkiye uluslararası kurallar gereği misilleme hakkını kullanarak Suriye sınırımıza yakın bazı noktalara karşı top saldırısı ile karşılık verdi,
Bu kronolojik sıralamanın arka planına baktığımızda ise başa döndüğümüzde CLİNTON’un Türkiye’ye geldiğinde yapılan görüşmeler ile ilgili genel görüş, CLİNTON' nun T.C. Hükümeti yetkililerini, Türk Ordusu eliyle ve Türkiye sınırından olmak kaydı ile Suriye'ye müdahaleye razı ettiği yönündedir. Dün itibariyle gelinen nokta bu görüşü teyit etmiştir.
Esasen Gaziantep saldırısı görüntü itibariyle bir PKK saldırısı olarak görünmekle beraber Türkiye’nin senaryo gereği Suriye’ye müdahale etmesinin Türk Milleti’ne kabul ettirilmesinin psikolojik ortamını oluşturmaktı. Bu da amacın ulaaşmış görünüyor,
Filmi biraz daha geriye çektiğimizde Malatya/ Kürecikte Nato Savunma Kalkanı!” ‘nın kurulması ve kumanda merkezinde yetkinin ABD’li komutana bırakılmış olması, Suriye’de mi yoksa uluslararası sularda mı düşürüldüğü henüz belli olmayan iki Türk savaş uçağı ’nın düşürülmesi de bugüne gelinmesinin önemli kilometre taşlarıdır.
Şu anda AKP Hükümeti toplanmış ve askeri müdahale için “Tezkere” çıkarılmasını Bakanlar Kurulu’nda imzalamış ve TBMM'ne göndermiştir.
Bir önceki yazımızın sonunda belirttiğimiz “ …"1 Mart Tezkeresi" T.B.M.M.'den geçmediği zaman Türk Askeri'nin başına "Çuval" geçiren ABD'yi izlemeye devam edelim.” görüşümüz şu anda da geçerliğini korumaktadır.
Bugün kafamızın arka planına attığımız ama asla unutulmaması gereken şeyi de hatırlatarak bu yazımı şimdilik kaydı ile bitirmek istiyorum. Hatırlayalım ABD eski Dışişleri Bakanı C. RİCE 7 Ağustos 2003 tarihinde Wasington Post gazetesindeki yazısında ne demişti? ”…Türkiye ve İran da dahil olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 22 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştireceğiz”