ABD Gözlem noktaları, yeni bir sürecin işareti!

Ünal ATABAY

Türkiye, Suriye iç savaşının başlangıcından itibaren; Suriye’nin kuzeyinde gelişen tehditlere karşı gerek askeri ve siyasi alanda, gerekse uluslararası alanda bir çok girişimde bulunmuştur. Bu kapsamda; Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı ile İdlib bölgesinde gözlem noktaları tesis etmiştir.

Buna mukabil, ABD ve koalisyon ortakları ise; terör örgütü PYD/PKK’yı destekleyerek onlarla iş birliği yollarına gitmişler ve bugüne kadar, 20 binden fazla TIR ve 3 binden fazla kargo ile silah malzeme ve teçhizat nakletmişlerdir. Daha geçtiğimiz hafta 150 TIR silah konvoyu Irak sınırından Suriye’ye giriş yapmıştır.

ABD, Suriye’de yürütülen hiç bir faaliyet de, Türkiye’ye karşı samimi olmamıştır. Bilakis Türkiye’yi yanıltma, aldatma gayretleriyle ve oyalama taktikleriyle zaman kazanarak kendi programlarını yürütmüşlerdir.

Nitekim, son olarak ABD Savunma Bakanı Mattis; “Türkiye-Suriye sınırında gözlem noktaları kuracağını” açıklamıştı. Buradan çıkan sonuç; Fırat’ın doğusunda oynanmak istenen oyunda, yeni bir sürece girilmesi anlamındadır.

ABD, bu gözlem noktalarını tesis etmek suretiyle; bir taraftan; “artık sınır hattında PYD/PKK terör örgütü yok, sınırın güvenliğinde biz varız” mesajı verirken, bir taraftan da; “terör koridor devletini” ilan edeceği mesajını vermeye çalışmaktadır. Böylece ABD, Türkiye’nin olası müdahalesine karşılık, doğrudan muhattap kendilerinin olacağını açıkça deklare etmiş bulunmaktadır. Esas kritik nokta da burada yatmaktadır.

Suriye sahasındaki bir terörist başı diyorki; “ABD’nin kendilerini karadan değil, havadan da koruyacaklarını” ifade ediyor. (Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin siyasi kanadını oluşturan sözde Demokratik Suriye Meclisi (DSM) yöneticisi terörist Gelo İsa)

Ayrıca, sahadaki kaynaklar; “Menbiç’ten itibaren sınır boyunca her bir kentde beş adet olacak şekilde gözlem noktaları tesis edileceğini” söylüyorlar. (Ayn El Arab, Tel Abyad, Resulayn, Darbasiye, Amude, Kamışlı ve Derik).

Söz konusu söylemler birlikte değerlendirildiğinde; bu gözlem noktalarının, sınır hattı boyunca PYD/PKK’nın konuşlu olduğu ve aynı zamanda ABD güçlerinin bulunduğu yerlerde olacak şekilde, 30 civarında bir noktada tesis edileceği görülmektedir. Hal böyle olunca, teröristlerin tamamen ABD’nin kanatlarının altına gireceği ve kararlılıkla korunacağı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan bölgede; uzun süredir, bir taraftan hava üsleri inşa ediyorlar ve bir taraftan da radar sistemleri tesis ediyorlar. Yani bunlar, hava sahasını kontrol edebilecek radar sistemleridir. Muhtemeldir ki, bu gözlem noktalarının tesisinin tamamlanmasını müteakiben veya öncesinde ABD’nin, Fırat’ın doğusunda kalan hava sahasını “uçuşa yasak bölge” haline getirecektir.

Bu durumda ABD, PYD/PKK güçlerini hem karadan, hem de havadan bir koruma şemsiyesi altına almış olacaktır. Aslında bu gelişmeler, adım adım ve göz göre göre gelmiştir. Hiç kimse için bir sürpriz değildir.      

Bu noktada bir harp prensibini hatırlatmak yerinde olacaktır. Bir hasmın silahlı gücüne karşı; “sahada teşkilatlanmasını, tertiplenmesini ve düzenlenmesini tamamlamasına fırsat vermeden” ön alıcı bir harekât yapılması temel esastır.

ABD, işte bu durumu engellemek adına; Türkiye’nin, Fırat’ın doğusuna muhtemel bir müdahalesine fırsat vermemek için, oyalama taktikleri ile zaman kazanmaya çalışmakta ve bazı stratejik hamlelerle de tedbirler geliştirmektedir.

Şüphesiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücü bu oyunları bozacak kapasitededir. Yeter ki silahlı gücün kullanılmasında; siyasi kararlılık gösterilsin, bölgesel ve uluslararası stratejik hamleler zamanında yapılsın ve gelişmeler akıllıca gözetilebilsin. Yani bu durumda, elbette ABD’nin oyalama taktikleri mutlaka kırılacaktır.