S-400 Alımının dünya kamuoyuna duyurulması ile başlayan Türk – ABD gerilimi, S-400’lerin sevkiyatı ile zirveye çıkmış ve ABD, Türkiye’yi F-35 programından çıkardığını duyurarak Türkiye’nin savunma ile ilgili gelecekteki planlarına ağır bir darbe vurmuştu.
Durumla ilgili yapılan benzetmeler içerisinde zannediyorum ki en doğru olanı İngiltere’nin, parasını ödediğimiz halde teslim etmediği Reşadiye ve Sultan Osman zırhlıları vak'asıdır.
İngiltere 1912’de siparişi geçilen zırhlı gemileri, ‘milli çıkarları’ sebebiyle parası bin bir zorlukla ödenmiş olmasına rağmen teslim etmeyip Türk milletinin parasını gasp etmişti!
O dönem, Britanya Krallığı'nın Orta Doğu’da gözünü diktiği yerler Osmanlı Devleti toprakları olduğu için bu zırhlıların kendilerine karşı kullanılacağını bilen İngiltere, bu rezilliği yapıp ne gemileri ne de parayı geri vermedi ve elbette kimse bu “gaspın” hesabını sormadı!
Peki, bugün buna benzer bir icraat sergileyen ve F-35 programına şimdiye kadar yaptığı katkıları kenara itip Türkiye’yi programdan çıkaran ABD cephesinde konuya bakış nasıl?
Türkiye F-35 için sadece müşteri değil!
Şüphesiz yeni nesil savaş uçaklarının tamamı bir kenara, F-35 bir tarafa.
1993 Yılında İsrail, Türkiye, ABD, Japonya, Danimarka, Avustralya, Hollanda, Norveç ve İtalya tarafından kurulan Müşterek Taarruz Uçağı programı kapsamında geliştirilen ve üretilen F-35 donanım ve manevra kabiliyeti açısından değerlendirildiğinde, kullananın hava kuvvetlerine çok büyük üstünlük vaat ediyor. Bu arada bu kurucular aynı zamanda finansör ülkeler! Türkiye de bunlardan bir tanesi, yani bu projeye 1993’ten bu yana para harcıyoruz!
Şimdiye kadar katılımcı ülkelerin tamamının sipariş geçtiği F-35, Türkiye için artık uzak bir olasılık gibi görünse de ABD’nin Türkiye’yi tamamen çıkarması orta vadede NATO ve ABD’yi oldukça zor durumda bırakacak gibi.
F-35 Geliştirme programına katkı veren ülkeler arasında, jeostratejik önemi bakımından Türkiye’nin ayrıcalıklı bir yeri vardı.
Türkiye, sadece projeyi geliştiren ve müşterisi olan değil, Orta Doğu ve Avrupa’daki F-35 kullanan ülkeler için bir servis ve yan sanayi üretim üssü olarak düşünülmüştü.
Türkiye, geri alamayacağı beyan edilen 1 milyar dolar gibi bir kayba uğrarken, sadece Orta Doğu’da konuşlu üsleri ve müttefiklerine ait F-35’lerin bakımının Türkiye’de yapılamayacak olması ilk etapta uzmanlara göre ABD’ye 500 milyon dolarlık bir kaybın sebebi oldu.
Elbette Türkiye için de 1 milyar dolar ilk etaptaki kayıp. Türk savaş sanayinin potansiyel kaybı hesaplandığında senelik 10 milyar dolar kadar büyük bir kaybı da kendi hanemize öngörebiliriz.
Bu kayıp, ABD için F-35 programından çıkarılır çıkarılmaz kâğıt üzerinde görünen kısmı ve henüz buna Türkiye’de üretimi planlanan parçaların işçilik ve lojistik maliyetlerinde doğacak yüksek rakamlardan kaynaklı zarar eklenmedi.
Yani esasında ABD için Türkiye’ye F-35 satamamak önce kendi silah üreticileri için büyük bir kayıp ve söz konusu silah üreticileri olunca Trump soğuk terler döküyor. Daha önce Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve hatta politik krize rağmen Katar’a ihtiyaçlarından çok daha fazla silah satarak silah sanayiini memnun eden Trump ve danışman ekibi harıl harıl Türkiye ile yaşanan F-35 krizini çözmeye çalışıyor. Bilhassa Obama döneminde başlayan ve eğitimli personel mevcudu ve ihtiyacından fazla silah depolayan Suudi Arabistan’ın bu silahlarla Yemen’de yaptıkları, ayrı bir yazı konusu…
ABD’li think-tank kuruluşundan ilginç F-35 ve S-400 analizi!
Türkiye için S-400 savunma sistemi, bilhassa Doğu Akdeniz’de GKRY, İsrail, Mısır, Fransa ve Yunanistan’ın ortak doğalgaz tetkik çalışmalarının zirveye çıktığı dönemde olmazsa olmaz bir gereklilikti.
15 Temmuz casusluk ve terör örgütü FETÖ darbe girişiminde dehşetle yüzleştiğimiz hava savunma sistemi açığını çözmek için devlet aklının S-400’ü tercih etmesi hatta dik durması şüphesiz takdire değer ancak sistemin 2020 yılı Nisan ayına kadar devreye alınamayacak olması Doğu Akdeniz ve Suriye’deki gelişmeler dikkate alındığında hayal kırıklığı yarattı.
S-400 Sevkıyatının an be an haber konusu olması, siparişi çok önceden verilmiş sistemin yazılım ve donanım olarak 11 ay kadar bir sürede devreye gireceğinin açıklanması, burada Türk devlet aklının da farklı planları olabileceğini düşündürüyor.
Tam da bu günlerde, başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin dış politikalarına yön veren önemli fikir kuruluşlarından Stratfor’da Sinan Ciddi imzası ile Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının olası sonuçları üzerine bir analiz yayınlandı.
Türkiye’nin bir program katılımcısı ve “müşteriden” daha fazlası olduğunu ve ABD’nin de S-400 meselesini “tatlıya bağlamak istediğini” anlatan analizinde Sinan Ciddi, ABD’nin Türkiye’nin programdan çıkarıldığı takdirde F-35 üretim ve tedarik ağının sekteye uğramaması için “gerçek bir arzu” beslediğini belirtiyor.
Elbette ABD’yi rahatsız eden diğer bir ihtimal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İncirlik’i ABD’ye kapatma ihtimali. Bu durum, ABD’nin Orta Doğu planlarına çok büyük darbe vurur.
Stratfor uzmanı, S-400’leri gelecek yıl Nisan ayında operasyonel hale getirileceğinin açıklanmasının, Türkiye’nin de zamana oynadığının göstergesi olarak okunabileceğini belirtiyor ve Türkiye’nin S-400’leri hiç operasyonel hale getirmeyebileceği veya “üçüncü bir partiye (müşteriye) satabileceği” ihtimaline değiniyor.
Analizde, Türkiye’ye uygulanması karar verilen yaptırımların ertelenmesinin sebebi, Trump’ın Türkiye’yi kaybetmemek adına yukarıda bahsedilen ihtimalleri öne sürerek ABD Kongresinden “pazarlık alanı” ve süre ve yaptırımların şimdilik bekletilmesini istemesi olarak belirtiliyor.
Stratfor’da yayımlanan analizde Türkiye’ye KKTC’de “işgalci” diyen Sinan Ciddi, Türkiye’nin Kıbrıs’a yapılan askeri operasyon ve “işgal” sebebiyle gördüğü silah ambargosunu hatırlatıyor. Türk ordusunun, ABD menşei yedek parça ve yazılımları tedarik edememesi halinde (operasyona) hazır olma kabiliyetinin azalacağını belirterek Türkiye’nin de S-400’leri devreye almayıp tekrar F-35 programına dönme ihtimaline yanaşabileceğini öngörmüş.
Bu olasılık mümkün mü? Türkiye’nin, Çin, Mısır gibi S-400’le ilgilenen ülkelere bunu satabilmesi Rusya ile yaptığı ticari sözleşmenin detaylarına bağlı. Rusya’nın böyle bir şeye izin verecek bir sözleşme imzalama olasılığı oldukça düşük. Büyük ihtimalle bu olsa dahi Türkiye’nin ciddi bir maddi kaybı olması kaçınılmaz gibi.
ABD’nin S-400 ve F-35 programı konusundaki planının eskizi aşağı yukarı böyle gibi. Yaz biterken iç ve dış politikada hava giderek ısınıyor. Her sonuca gebe çok hareketli bir sürece girildiği kesin!