Türkiye’de yeni açılım süreci başlatma girişiminin Ortadoğu’daki gelişmelerle çok yakın bağı olduğu açık. Bu gerçek içeride çok seslendirilmese de dışarıda çok daha açık bir şekilde dile getiriliyor.
Şimdi Prof. Dr. İskender Öksüz’ün köşe yazısında aktarılan bir röportajda anlatılanlara bakalım.
Irak Kürdistanı’nın Rûdaw ajansına verdiği röportajında (https://bit.ly/Rudaw-Semavi) Temel Strateji Araştırma Merkezi Başkanı Abdurrahim Semavi’nin anlattıkları ilginç.
“Türk hükümetinin 15-16 aydır hazırladığı bu proje sadece Türkiye'deki Kürt sorununun çözümüne yönelik değil. Projeye göre Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak, Doğu, Batı ve Güney, Kuzey Kürtleriyle (İran- Irak- Suriye ve Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtler kastediliyor) ittifak kurulacak. Bu projenin hazırlığıdır. Bunu ifade etmek istiyorum.”
“Proje 5 yıl içinde yapılacak. Türkiye halkı ve Kürtler projeye hazır olana kadar proje adım adım inşa edilecek... 5 yıl içerisinde sadece Kandil'de olanlar değil, diasporada yaşayanlar da geri dönecek ve onlara da geri dönüş yolu açılacaktır.”
***********************************
ABD’NİN DEMİREL’E TEKLİFİ
Yukarıda anlatılan plan yeni değil. ABD’nin Eski Dışişleri Bakanı Hanry Kissenger’in, zamanın Başbakanı Süleyman Demirel ve Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’e yaptığı teklifin benzeri.
Süleyman Demirel bu anısını kendisi anlatmıştır. Hanry Kissenger İstanbul’a geldiğinde Demirel ve Çağlayangil ile Hilton Otelinde kahvaltıda bir araya gelirler.
Kissenger “Sayın Başbakan size hiç savaşmadan toprak kazandırmayı planlıyoruz” demiş. Demirel “Nasıl olacak o iş?” diye sormuş.
Kissenger “Kıbrıs, Batı Trakya, Ermenistan, Oniki Adalar, Gürcistan, Süleymaniye ve Kerkük’ü size bağlayıp, büyük bir federasyon kuruyoruz” demiş. “Bölgede bu büyüklükteki coğrafi alanı ekonomik olarak yönetemeyen bir devlet ayakta kalamaz” fikrini ortaya atmış.
Demirel Çağlayangil’e bakmış. Hiç oralı değil. Dönmüş Kissinger’a “o bize bağlayacağınız devletçikler yarın bir gün ayrılırken ne kadar toprak götürürler?” diye sormuş.
Kissenger bu soruya çok kızmış ve “toplantı bitmiştir” deyip çıkmış.
Demirel bu olayı anlattığı arkadaşlarına şöyle demiş: “Bu emperyalist güçlerin planında gelecekte bizi Yugoslavya gibi federasyon yapıp, bu yolla parçalama düşünceleri var. Biz bir dönemi tamamladık gidiyoruz. Aman sakın bir gün federasyon teklifi ya da dayatması ile karşılaşırsanız bunu asla kabul etmeyin” diye uyarmış.
***********************************
ULUSLARARASI BİR SORUN OLMAKTAN ÇIKARMAK İÇİN
Yaşadıklarımızdan bu projenin Turgut Özal ve Tayyip Erdoğan’a da teklif edildiği anlaşılıyor. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay karşı çıkıp istifa etmese, Özal, Türkiye’yi ABD’nin yanında Körfez Savaşı’na iştirak ettirecekti. Çünkü “Bir koyup üç alacağız” diye hayal ediyordu. “Federasyonu tartışalım” demiş tepkiler üzerine vazgeçmişti.
Erdoğan’ın bize çok pahalıya mal olan Suriye politikasını belirleyen şey “Şam’da Emevi Camisinde namaz kılma” hülyaları oldu.
İlk bakışta çok cazip gelen bu teklifin Türkiye’yi nihayetinde küçülteceğini göremeyenler hayallerini bakın ne gibi açıklamalarla pazarlamıştı:
Günümüz MİT Başkanı İbrahim Kalın, Zaman gazetesinde, “Yeni bir coğrafi tasavvura doğru” başlıklı yazısında neler yazmış bir bakalım.
“Yeni coğrafî tasavvur, küresel sisteme entegre olmuş ulus-devlet yapısının dar ve indirgemeci kalıplarını aşmamızı zorunlu hâle getiriyor. Osmanlı'nın yıkılış sürecinde ortaya çıkan suni Orta Doğu haritası, bir asırdır çözümden çok sorun üretiyor; istikrardan çok çatışmaya yol açıyor, barıştan çok savaşa zemin hazırlıyor. Aynı şekilde ulus-devletin empoze ettiği indirgemeci ve tek boyutlu etno-seküler birey ve vatandaşlık tanımları da inandırıcılığını yitiriyor. Bin küsur yıllık ortak tarihî tecrübeyi, kültürel etkileşimi ve medeniyet inşasını çatışmacı kimliklere dönüştüren bu paradigmanın bugünün gerçekleriyle örtüşmediği aşikârdır.”
“Terör, bölgesel geri kalmışlık ve kimlik siyaseti sarmalına dolanmış bir sorunu çözecek ulusal zemini inşa etmeden ve Türkiye sathında bir asgari müşterek oluşturmadan sınırın ötesine bir güven ve huzur eli uzatmanız mümkün değildir. Kürt sorununu bölgesel ve uluslararası bir sorun olmaktan çıkartmak için Türkiye cesur, özgürlükçü ve kararlıbir siyasî ve toplumsal irade göstermek zorundadır.”
***********************************
PLANIN DEVAMI AÇIKLANIYOR
“Öcalan” TBMM’de görüşsün” veya “DEM’liler Öcalan’ı İmralı’da hapishanede ziyaret ederek mesajını kamuoyu ile paylaşsın” gibi konuları “cesurca” gündeme taşıyanlar aynı hayallere kapılmış veya aynı planı benimsemiş gibi görünüyor:
MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, 5 Kasım 2024 konuşmasında, “Millî hedefimiz, tıpkısının aynısıyla Osmanlı Barışı’na benzer bir Türk Barış kuşağının kale duvarları gibi etrafımıza çekilmesi, Türk coğrafyalarının ve insanlığın tam bir huzura kavuşmasıdır.
Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükûnet ortamını tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk Barış devrinde aynısı yaşanabilecektir” dedi.
İbrahim Kalın’ın yıllar önce söylediklerine ne kadar da benziyor, değil mi?
****
Bu hayaller satılarak, 1- DEM desteği alınarak Erdoğan’ın bir kere daha (ya da ömür boyu) Cumhurbaşkanı seçilmesinin yolu açılacak. 2- Yeni Anayasa ile “milli devlet” yapısı yerine federatif bir devletin temelleri atılacak.
Tayyip Erdoğan’ın "Milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan bir anayasa hedefliyoruz" ifadesi sebepsiz değil.
Gerisini yukarıda bahsi geçen Abdurrahim Semavi’den okuyalım:
“Ortadoğu projesinde Kürtlerin Ortadoğu'daki coğrafyası anayasaya adil bir şekilde dahil edilecek ve tanınacak. Dünyanın dengesini değiştirecek bir proje inşa edilecek. Türkiye hükümeti, Türkiye devleti bunu göze aldı. Ne olursa olsun geri dönüş yapmayacak. Türkler bu projeden geri dönmeyecekler. … Rojava'nın statüsü yok edilmeyecek. Türkiye ile birlikte statüsü belirlenecek; anayasal ve hukuki müzakereler buna göre yürütülecek ve yönetilecek.” “…5 yıl içinde Ortadoğu'da Suriye diye bir devlet olmayacak, tarihte de var olmayacak.”
Peki, bunlardan halkımızın, Türk vatandaşların ne zaman haberi olacak?
Kurbağanın suyu yavaş yavaş ısıtılacağı için, haberi olduğunda da artık refleks gösteremeyeceği zaman.
Ruhittin Sönmez
02 Aralık 2024