Hatay Milletvekili Can Atalay’ın başvurusu ile Anayasa Mahkemesi (AYM) ikinci defa hak ihlali kararı verdi. Yine ikinci defa bu ihlali kaldırması için kararın gönderildiği görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi topu Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne attı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi yine "İhlal kararının hukuki bir değeri ile geçerliliği yoktur. Bu nedenle bu karar yok hükmündedir, ihlal kararına uymayacağız" anlamına gelen yeni bir karar verdi.
Artık tuzun koktuğu bir aşamaya gelindiği görülüyor. "Tüm anayasal hakları ve anayasal düzeni yerle bir eden" bir karardır bu.
AYM ile Yargıtay arasında bir astlık üstlük ilişkisi yoktur. Her biri kendi görev alanına giren alanlarda karar verir. AYM bir temyiz mahkemesi gibi inceleme yapmaz ve Yargıtay kararını iptal edemez.
Ancak İnsan Hakları ihlallerinde bireysel başvuru hakkı kapsamında yapılan başvurularda AYM tek yetkilidir. Verdiği karar herkesi bu arada diğer yargı organlarını da bağlar.
AYM kararları da tartışılabilir, hatalı veya yanlış bulunabilir ancak tanımıyorum veya uygulamıyorum denilemez.
Tıpkı Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimlere dair kararları gibi, AYM’nin kararları da yanlış dahi olsa uygulanmak zorundadır.
Mesela YSK’nın "Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan birleşik oy pusulaları geçerli değildir" yasa kuralına rağmen, mühürsüz oyları geçerli sayan hukuksuz kararı uygulandı.
Yine 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminin yenilenmesi kararı asla hukuki değildi, tamamen siyasi bir karardı. YSK’nın bu kararı Türkiye Cumhuriyeti hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Fakat bu YSK kararı da uygulanmıştır.
* * *
Mevcut yargı krizi sadece yetki tartışmasından ibaret değil. Aşağıda Yargıtay 3. CD kararından özetlediğim satırları okuyanlar Anayasa Mahkemesi hakkında sarf edilen sözler karşısında ürperecektir.
"AYM’nin Anayasayı ihlal ettiği, yetki gaspı yaptığı" hatta gerekçesinin "terör örgütlerinin söylemleriyle paralel olduğu" gibi suçlamalar korkunç.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız "Ortada büyük bir sorun var aslında. Bunun düzeltilmesi lazım" dedi.
Bence de ortada bir sorun var ve bu sorun bilerek yaratıldı.
AKP ve MHP kanadında bir anayasa değişikliği ile rejimde köklü bir değişikliğe gitme arzusu var.
Bu mesele bahane edilerek nihai hedefe ulaşmak istiyorlar sanıyorum. Yoksa her iki mahkemenin de hakimlerinin tamamına yakınını atayan Cumhurbaşkanı bu iş buraya gelmeden sorunu çözerdi.
Son hedefin ne olduğundan emin değilim ama hukuk devletinden hızla uzaklaştığımızdan eminim.
* * *
ANAYASA MAHKEMESİ NE DEDİ?
Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez vermiş olduğu hak ihlali kararında, Can Atalay için suçlu veya suçsuz olduğu yönünde hüküm verilmedi. Atalay’ın dokunulmazlığı kalkıncaya kadar yargılanamayacağı yönünde karar verildi.
Kararda "AYM’nin ihlal kararlarından sonra yapılacak yeniden yargılamalarda Yargıtay’ın görevli olmadığı" ifade edilmişti.
AYM’nin diğer gerekçeleri, Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararında şöyle özetlenmiş:
a) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 153/6. maddesi kapsamında Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı,
b) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 148/3-4-5. maddesi kapsamında herkesin Anayasa'da güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkına sahip olduğu, bu kapsamda yapılan bireysel başvurularda ihlalin kaynağının bir Anayasa maddesine dayanması halinde, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'yı yorumlama hakkının münhasıran kendisine ait olup, bu yorumun herkes tarafından sorgusuz şekilde kabul edilmesinin zorunlu olduğu,
c) Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararının, bir mahkeme kararına dayanması halinde, hak ihlalinin ortadan kaldırılması amacıyla hangi mahkemeye gönderileceğini belirleme hakkının mutlak olup, bu konuda Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin hak ihlali kararının sonuçları ile ilgili karar verme konusunda yetkisinin bulunmadığı..."
* * *
YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ NE DEDİ?
"Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi yüksek mahkeme konumunda bulunduğundan ve Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında astlık üstlük ilişkisi mevcut olmadığından, kendi görev ve yetki alanını diğer yüksek mahkemelere karşı koruyabilir."
"Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın sözüne ve özüne aykırı davranmıştır."
"AYM kendisine yasal yetkilerini aşacak ve gereğinden fazla anlam yüklemek suretiyle ihlal kararı vermiştir."
"AYM süper temyiz merci gibi davranarak, Dairemizin Gezi Parkı eylemlerinin meşru ve seçilmiş hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik suç oluşturduğu kabulünü yok saymak suretiyle bu vahim eylemlerin, bir nevi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında kabul edilmesi gerektiği sonucuna matufen delil ve suç vasfı değerlendirmesi yapmak suretiyle kanun yolunda gözetilmesi gereken hususları da inceleme konusu yaparak yasal yetkilerini, Anayasal ve yasal düzenlemelere açıkça aykırı olacak şekilde aşmıştır."
"Anayasa Mahkemesi gibi bir yüksek mahkeme olan Yargıtay tarafından Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetki sınırlarının hatırlatılmaması halinde ise, anılan mahkemenin bundan sonraki adımının dosyanın esasına yönelik karar vermek ve bu bağlamda, suçun maddi ve manevi unsurlarını değerlendirerek yetki gaspı ile hüküm kurma yoluna gideceği anlaşılmaktadır."
"Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği ihlal kararının hukuki değerden yoksun olup olmadığını da belirleyebilir. Hukuki değerden yoksun olan bir ihlal kararına uyulup uyulmayacağını sorgulayabilir."
"Anayasa Mahkemesi tarafından 21.12.2023 tarihli Şerafettin Can Atalay (3) başvurusu yönünden verilen hak ihlali kararında "tabii hâkim ilkesine" açıkça aykırı hareket ettiği belirtilerek; Dairemizi, sanki sonradan oluşturulan bir mahkeme olarak göstermesi, terör örgütlerinin söylemleri ile uyum göstermiştir."
"Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurular sonucu önüne gelen dosyalarda süper temyiz merci gibi davranmak suretiyle kendisi gibi yüksek mahkemeler olan Yargıtay ve Danıştay'ın, Anayasal yetki ve görev alanlarına müdahale etmesi halinde, ortada hukuki değerden yoksun ve yasal yetkiler aşılmak suretiyle verilen bir karar bulunacağından; ihlal kararının mahiyeti değerlendirildikten sonra, Anayasa'yı ihlal eden Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararına uyulmayacaktır."