Sen ne büyükmüşsün ey Atatürk!
Senin yüzünü Batı'ya dönüşüne epey karşı çıkmışlığım vardır.
Bugün geldiğimiz şu noktada...
“İyi ki yüzünü ve yüzümüzü Batı’ya döndürmüşsün” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Senin tevhid-i tedrisat diye tutturmana epey itiraz etmişliğim vardır.
Bugün geldiğimiz şu noktada...
“İyi ki tevhid-i tedrisat diye tutturmuşsun” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
*
Senin ülkeye getirdiğin laiklik ilkesine epey laf saydırmışlığım vardır.
Bugün geldiğimiz şu noktada...
“İyi ki laiklik ilkesini hayata geçirmişsin” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
*
Senin bir millet oluşturma çabanı anlayıp dinlemeden çokça eleştirmiştim.
Bugün geldiğimiz şu noktada...
“Bu ne değerli bir çabaymış” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Senin şeyhlik, efendilik, müritlik gibi kavramlarla başının hiç de hoş olmamasını hep anlayışsızlıkla karşılamıştım.
Bugün geldiğimiz şu noktada...
“Seni çok iyi anlıyorum” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
*
Senin dini cemaatlere, dini gruplara, dini oluşumlara mesafeli oluşundan pek hazzetmezdim.
Bugün geldiğimiz şu noktada...
“Ne de iyi etmişsin” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
*
Sen ne büyükmüşsün hey Atatürk!
*
Artık ben de senin kadrini, kıymetini bilenlerdenim.
Ben de Anıtkabir’ini ziyaret edeceğim.
Ben de posterini duvarıma asacağım.
*
Ve bir şey daha:
Geçen senelerden birinde sırf artistlik olsun diye 10 Kasım’da saat 9’u 5 geç ayağa kalkmamış ve bunu bir marifetmiş gibi bu köşeden cümle âleme ilan etmiştim.
Bu 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe ayağa ilk kalkan olmak için fırlayacağım.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/sen-ne-buyukmussun-hey-ataturk-40174815