İktisat; dünyadaki kıt kaynakların verimli kullanılması bilimidir. Sınırsız olan insan ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılama disiplinidir. İnancımıza göre israf dinen de haramdır. Ama gel gör ki siyasal İslamcı iktidarımızın israfı, halkımız için can yakıcı sorunlara kaynak oluyor. Üstüne üstlük yolsuzluklarda da israf had safhada, bu da ahalinin yoksulluğunu doğuruyor.
Elbette ki gelişen dünya, değişen şartlar ihtiyaç olanı yapmayı gerekli kılıyor. Ama iktidar/yönetimler için aslolan halkın dirliği, karnı tok sırtı pek olması değil midir? İhtiyaç olanı yapmak, gerekli olana/alana yatırmak akılcılıktır. Yılda sadece iki dini bayramda trafik yoğunluğu yaşanan Çanakkale’ye köprü yapılıyor. İktidarın pek sevdiği usulle, Hazine garantili.. Geçiş taahhüdü dolmadığında-ki dolmayacak- halkın sırtına ilave yük olacak.
Tıpkı küçük merkezlere skor hesabıyla yapılan ama bir türlü yeter yolcu sayısı bulamayan havaalanları gibi. Pahalı olduğu için tercihen geçilmeyen Osmangazi köprüsü gibi.. O kadar pahalı ki, geçiş ücreti 44,5$ + KDV fiyatı bugünkü kurda 280 lira ediyor. Ama devletimiz geçmeyen ahalinin ödediği vergilerden karşılanmak üzere geçenlerin fiyatını 103 liraya indirdi, gene de yeter sayıda geçilmiyor. Bir şeyi yapmak tek başına yetmiyor, akılcı ve verimli olmazsa işe de yaramıyor. Tersine tükettiği kaynağın, dolayısıyla halkın -vergi yoluyla- yaşam maliyetini artıyor.
İşbaşına geldiğinde dünya konjonktürü nedeniyle rahatlıkla borç alabilen iktidar, eğer kaynakları doğru kullanabilseydi bugün ekonomik kriz olmayacaktı. Betona gömülen milyar dolarların faizini ödemek için zorlanmayacaktık. Üretim yapan fabrikalar, iş yerleri, sanayi üniteleri kursaydık bugün işsizlik bu kadar yüksek olmayacaktı. Tarımı desteklesek köylü akın akın şehre göç etmeyecek biz de saman dahil onlarca tarım ürünü için dışarıya dolar ödemeyecektik.
Ülkemiz tarihi bir işsizlik sorunu yaşıyor. TÜİK her türlü rakam oyununu yapıyor, ama canbazlıkla hesap değişimine rağmen işsizlik oranı halen yüzde 14, 5 milyona yakın işsiz var. Kötüsü yaklaşık 1,5 milyon kadarı da genç işsiz. Düşünün aileniz sizi kıt kanaat okutmuş üniversiteyi bitirmişiniz ama 5 yıldır işsizsiniz? Ne hissedersiniz? İşe yaramazlık duygusu yerleşir kafanıza. Giderek umutlarınız söner ve bunalıma girersiniz. Bunu istatistik olarak geçip gidiyoruz hepimiz. Yarınlarda sosyal buhrana dönüşecek etkilerinden habersiziz.
Enflasyonu istediği rakamda açıklayıp, ardından sebebi sayılan faizi emirle düşürmek mümkün. Ama gerçekçi ve akılcı değil. 'Faizi indirdik, dövizi zapt ettik, borsa coşuyor', mealli ekonomik iyileşme söylemi ve algısı kandırmacadır. İyileşen ekonomi istihdam yaratır, işsizliği azaltır. Her geçen gün artan, işsizlik, fakirlik, yoksulluk sebepli intiharlar varken iyileşmeden söz etmek halkın aklıyla alay etmektir. Umudunu yok ettiğiniz gençlerimizin hiç değilse aklıyla alay etmeyin. Ayıp oluyor beyler...
Akıl, ahlak, adalet...