İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Ankara 3. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Akşener, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday Cumhurbaşkanı aday olmasıyla ilgili şunları söyledi:
"Bu salonu şereflendiren herkes, 2017 referandumuna 'Hayır' diyenlerdir. Bu salondaki herkes, demokrasiyi savunan, hiçbir belli kesimin baskınlığını istemeyenlerdir.
KEŞKE HAKLI ÇIKMASAYDIK
Eğer 2010 referandumunda da insanlarımız kandırılmasaydı, 15 Temmuz kalkışması olmayacak, insanlarımız ölmeyecekti. Burayı şereflendirenler 2010’da demokrasinin, makulün, doğrunun yanında durup bedel ödediyse, 2017’de de öyle yapmıştır. Biz bunlara karşı çıktık, keşke haklı çıkmasaydık ama haklı çıktık.
Ondan sonra bu ülkede o ucube sistem, tek adamlık hakim oldu. O da yetmedi, üçüncü kez aday olması mümkün değilken yine aday olarak, hukuku, yargıyı yeni baştan hava gazı hale getirerek başka bir düzeneğin içine girdiler. Liyakatin, bilmenin ve bu ülkeye bağlılığın önemli olmadığı, tek adamlığın her şeyden üstün olduğu bir yönetimle karşı karşıyayız.
Bütün bunlar nedir biliyor musunuz? Dış politİkada, ekonomide, yargıda, hukukta, kayırmada tek adam rejimi… Liyakatin ortadan kalktığı, biadın, yağcılığın, yalakalığın öne geçip tercih edildiği; iyi bilmenin ve bu ülkeye bağlılığın önemli olmadığı buna karşılık bu ülkeye, millete bağlılığın olmadığı tırnak içi tek adama bağlı olmanın her şeyin üstünde olduğu, ona biat etmenin, ona yalakalık yapmanın, yağ çekmenin her şeyin üstünde olduğu, tercih sebebi olduğu bir ülkeyle yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.
Biz ferasetli insanlarız. Biz akla inanan insanlarız. Biz strateji yapabilen insanlarız. Biz mücadelelerimizin sonunda haklı çıktık. Milletimizin sesi olmak için yan yana gelmemiz gerekti. Tek tek ses çıkarmaktansa Toplu ses çıkarmanın daha önemli olacağını gördük, duyduk, düşündük ve İYİ Parti’yi kurduk. Her birimizin hissesinin eşit olduğu organizasyondur İYİ Parti…
Yani 2012’den beri yapılan tüm itirazlara destek verip, partimiz bile daha yokken bireysel olarak sesimizi çıkardık. Ve haklı çıktık. Sonuç olarak İYİ Parti, tüm bu haklılığın sonunda ortaya çıkmıştır. İYİ Parti’nin kurucularının her birisinin, bir bütünlük içinde yan yana gelip bana da ‘sen de düş önümüze yürü’ dendiği, kimsenin kimseden üstün olmadığı bir ailedir İYİ Parti…
ERDOĞAN ADINA ÇOK UTANIYORUM
Başörtüsüne dair şu salonu şereflendiren başı açık-kapalı hiçbir kadının, hiçbir arkadaşımın, hiçbir erkeğin başını örten kadına karşı karşı herhangi bir tutumu, duruşu yoktur. Başörtüsünün yeniden düzenlenmesine karşı önce Sayın Kılıçdaroğlu’nun verdiği bir kanun teklifi, arkasından Sayın Erdoğan’ın, ‘Oh, oh, oh.. Bir pas geldi ben bunu gole çevireceğim’ diyen bir sevindirik olma hali.
Gerçekten Sayın Erdoğan adına çok utanıyorum. İki kızını başları örtülü olup da, okulda başlarını açmak zorunda kalmasınlar diye Amerika’da okutmuş bir babadan bahsediyorum. Ben de biri Marmara İlahiyat Fakültesi’nde biri de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde başörtüsü nedeniyle çok büyük acılar çekmiş iki yeğenin, iki kız çocuğun halası olarak onun adına çok utanıyorum.
BU SİZİN İÇİN GOLSE EĞER BATSIN BU DÜNYA
Kadınları ister dini inancı sebebiyle, ister başka bir nedenle sorgulayamazsın. ‘Niye kafanı açıyorsun, niye kafanı kapatıyorsun?’ Sana ne? Buna böyle bakmanız lazımken Sayın Kılıçdaroğlu’nun attığı adımı eğer pas olarak değerlendirip bunu gole çevireceğim diyorsanız yazıktır, ayıptır size. Bu ülkenin cumhurbaşkanısınız. Bu sizin için golse eğer batsın bu dünya!
AMAÇ ÜZÜM YEMEK DEĞİL BAĞCIYI DÖVMEK
Önce hukukçu arkadaşlarımız toplandılar. Anayasa metninin dilinin yanlış olduğunu, gol atayım derken yarın başörtülü kadınların başına başka belaların açılacağı derecede bir hukuk bilgisizliğiyle kötü bir metin hazırlandığını çalıştık. Aynı şekilde DEVA Partisi de çalışmış, metinlerimizi yan yana getirdik, benzer olduğu ortaya çıktı. Sonra CHP’ye gidildi. Yanlışın düzeltildiği önerge AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Bugün sizin karşınızda bütün açıklığıyla şunu söylemek isterim amaç üzüm yemek değil bağcı dövmekmiş.
TENCERENİN KAYNAMADIĞI SİSTEM
Şimdi buradan yola çıkarak Türkiye'nin rayından iyice çıktığını, tek adam rejiminin, saraya hapsolmuş, beş, on, on beş, maaş alan kifayetsiz danışmanların elinde oyuncak olmuş, kurumların yok edildiği, yargının ortadan kalktığı, tencerenin kaynamadığı sistemin 14 Mayıs'ta değiştirilmesi gerekiyor.
DEVLET SENİN, EMNİYET SENİN, MİT SENİN…
Bu tek adam rejiminde 38 yaşında Doçent Dr. Sinan Ateş Ankara’nın göbeğinde katledildi. Katledildiği günden beri failleri ortada yok. Ey Sayın Erdoğan şu hareketinle her şey oluyor. Bu hareketleri bilerek yaptım. Sen bunların ne manaya geldiğini bilirsin. Sinan Ateş’in katillerini niçin bulmuyorsun? Bunu bulma sorumluluğu senindir. Hakimler senin, hukuk senin, devlet senin, asker senin, emniyet senin, MİT senin... Sayın Erdoğan her şey senin. Şu hareketi niçin yapmıyorsun Sayın Erdoğan?
HER KONUŞMAMDA SANA BUNU SORACAĞIM
Dün Zeynep Banuçiçek’in doğum günüydü. Babasız geçen ilk doğum günü. O çocukların ahı… Bunu her konuşmamda söyleyeceğim. Gözünü kapat sayın Erdoğan. Allah muhafaza oğlun öldürülse, katledilse, torunların sana ‘dede’ diye bağırsa, oğlunun arkasından ‘baba’ diye bağırsa ne yaparsın Sayın Erdoğan? Biraz empati. Allah muhafaza damadın... Torunların bağırsa...
İşte Banuçiçek, Bengisu bu durumda. Bu katillerin, bu vahşetin sorumlularının bulunma, buldurma görevi senindir Sayın Erdoğan. Her konuşmamda sana bunu soracağım Sayın Erdoğan, o çocukların sesi ağlama sesi kesilinceye kadar. Bir daha Sinanların katledilmemesi için İYİ Parti’nin iktidar olması şarttır."