Akşener, konferans çıkışında yaptığı açıklamada, “Değerli kızları Ayyüce hanımefendinin katılımıyla rahmetli Başbuğ’umuzu çeşitli yönleriyle andık, tekrar hatıralarımız canlandı. Kendimizi çok iyi hissettik Türkiye’nin varolmasında, bizim gibilerin üzerindeki emeğini hatırladık ve daha büyük bir şevkle yolumuzda yürürken, yeni bir heyecanla kararlarımız pekişti” dedi.
Akşener, bildiri yayınlayan amiraller hakkında gözaltı kararı alınmasını ve süreci nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, “Madem bir gözaltı süreci başlattınız, atanmışların zevzekliklerini de gözaltına alarak soruşturun” dedi.
Akşener’in, açıklaması şöyle:
“104 emekli amiralin Cumartesi gecesi gece vakti adına bildiri denilen bir açıklamasını ertesi gün Pazar sabah kalktığımızda öğrendik. 27 Nisan bildirisini yaşamış, 367’lik oy meselesini yaşamış ve çeşitli muhtıraları yaşamış, 28 Şubat’ı yaşamış bir neslin mensupları olarak böyle gece yarısı fikir belirtmeyi adına da bildiri denilmesini doğru bulmadığımızı Şahsen İYİ Parti Genel Başkanı olarak kamuoyuyla paylaştım.
Montrö’nün tartışmaya açılması meselesine itiraz edilebilir, emekli generalde edebilir, emekli hakimler de edebilir herkes edebilir ama gündüz vakti fikrini söylemek başka bir şey biraraya gelip gece vakti adını bildiri koyup paylaşmak başka bir şey. Bu eski hatıraları canlandıran ve sonuç itibarı ile iktidarın elinde üzerinde tepineceği bir argüman, bir gerekçeyi oluşturan bu meseleyi tırnak içi bildiri konusunu zevzeklik olarak değerlendirdim.
Buradan yola çıkarak emekli amiralleri şekil olarak yanlış bulduğumu, siyasetin siyasetçiler tarafından tanzim edilmesi gerektiğini, siyasetçinin rakibinin siyasetçi olduğunu, siyasetçiyi beğenmeyenin ki; iktidar partilerini beğenmeyen biz muhalefet partileri olarak Meclis Başkanı’nın Montrö ile ilgili çıkışını en sert biçimde eleştirip, iktidar partisinin büyük ortağının da bu konuda herhangi bir tavır almadığını gördük. Meclis Başkanı da bunu yanlış anladınız diyerek geriye bir adım attı. Bir hafta sonra böyle bir bildirinin yayınlanmasının Türkiye’nin iktidarının bugüne kadar uyguladığı kutuplaştırma siyasetine katkı yapacağını gördük, bildik ve demokrasi üzerinden bir tartışma açılacağını, onun darbeye kadar götürüleceğini, iktidarın da bunun üzerinde tepineceğini öngördük ve sonuç itibarı ile önce demokrasinin yanındayız. Siyasetçinin muhatabı siyasetçidir. Elbette insanların söz söyleme hakkı vardır ama gece yarısı bildiri yayınlamanın doğru olmadığını, bunun bir zevzeklik olduğunu çok konuşma boş konuşma anlamına geldiğini söyledik.
Bunun üzerine siz bu insanları gözaltına alma yoluna giderseniz. O zaman bizim iktidara şunu sorma ve söyleme hakkımız doğar; bu zevzekliklerin yapıldığı pek çok iktidar partisi bürokratları var. Yani siyasi partilere bu sefer de muhalefete ayar vermeyi isteyen, iktidar partisini öveceğim derken hadsizlik ve saygısızlık yapan, tanzim etmeye kalkışan bir kısmı sarayda yaşayan pek çok zevzeklik yapan bürokrat var. Buradan Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; madem bir gözaltı süreci başlattınız, zevzeklik olarak tanımladığım bu bildiri üzerinden bir gözaltı süreci başlattınız, şimdi Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkanına hakaret eden, İYİ Parti’nin Genel Başkanına hakaret eden yargıçlardan tutun saray şürekasına kadar atanmışların zevzekliklerini de gözaltına alarak soruşturun bakalım. Bunun da takipçisi olacağız.”