İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Rize ziyaretinde İkizdere'de esnafla buluştu. Ardından İşkencedere Vadisi Köy halkını ziyaret eden Akşener, burada gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Ziyareti sırasında yol üzerinde çay toplayan işçilerin yayına giderek çay toplayan Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın Netanyahu benzetmesinden dolayı kendisine dava açmasına atıfta bulanarak, “Helal paraya ihtiyaç duyduğunda bana mahkeme açıyor. 250 Bin lira açtı ya, şimdi hemşehrisi ile konuştum selamı var, onun için çay topluyorum” dedi.
“GÖREV YAPMAK ÜZERE BURADAYIZ”
Akşener, İkizdere'de yapılan taş ocağı çalışması ve hafriyatların denize dökülmesi konusunda düşüncelerinin sorulması üzerine, “Buraya özel olarak geldim. Beni takip eden herkes biliyor ki, gittiğimiz yerin sorunları üzerinden gidiyoruz. Ne şahsım ne partimin propagandasının yapılmadığı gerçek derdin sizler aracılığıyla kamuoyuna iletildiği daha sonra Meclis gündemine getirilip arkadaşlarımız tarafından canlı tutulduğu bir yöntem. Burada da aynısını yaptık, İkizdere'de esnaf gezdim buraya geldim burada da bu insanları dinledim. Bu dinlememizin neticesinde bilgiler aldık, bunları hep öğrendik, daha derinleştireceğiz arkadaşlarımız soru önergeleri verecek, araştırma önergeleri verecek, ben grup konuşmama koyacağım. Kamyonların hafriyatları denize döktüğünü ben sizden duydum. Dolayısıyla çözüm önerimizi söyleyeceğiz hem eleştirilerimizi söyleyeceğiz ama onların tamamını buradan sizden aldıklarımız üzerinden yapacağız. Bir görev yapmak üzere buradayız” dedi.
Akşener, Saadet Partisi TBMM'de grubu olan partilerin milletvekilleri ve grupların acilen toplanarak vadiye gitmekten başka bir alternatif kalmadığını söyledi ve hazırız dedi.
“ÖYLE BİR TEKLİF GELİRSE BU TEKLİFİN MUHTEMELEN KARŞILIĞI OLUR”
Siz de geldiniz insanların umudu partiler oldu siz de böyle bir oluşumun içinde yer alacak mısınız? Sorusunu Akşener şöyle yanıtladı:
Benim açımdan bir sorun yok. Meclis'teki arkadaşlarımızla ortaklaşarak bir sistem kuruyoruz. Meclis'te Saadet Partisi'nden veya diğer partilerden öyle bir teklif gelirse bu teklifin muhtemelen karşılığı olur.
Böyle bir karar verildiğinde zaten milletvekilleri nöbetleşe gelir ona kimse hayır diyemez. Ben partimizin yetkili kişileri ile geziyorum ki, bunların ayak ayak kısımları var.”
“FİLİSTİN'İN HARİTADAKİ YERİNİ BİZ MESCİD-İ AKSA'DAN BİLİRİZ”
Akşener, grup toplantısında yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı'nı Netanyahu'ya benzetmesi hakkında gelen tepkilere ilişkin neler söyleyeceksiniz sorusuna şu cevabı verdi:
Benim için ilginç olan, akademik dünyadan gelen bir insanım ben. Senelerce rejimleri anlattım öğrencilerime.
Son 20-25 yılda bir gelenek oluştu, bu çok ciddi bir bilimsel tartışma konusu. Sultancıl yönetim, bu Sultancıl yönetim konusunu da beş yıldır ben konuşuyorum.
Sultancıl yönetim ne demek? Mesela Macaristan'da Orban gibi, Putin gibi, Tramp gibi, Macron gibi uluslararası ilişkileri iç siyasetin öznesi yapan ve seçim kazanabilmek için bilumum değerlerin içine tüküren bir anlayış bu. Bunun şimdiki adı popülist diktatörler.
Ben diktatör sözünü sevmiyorum onun için Sultancıl yönetim sistemi. Benim söylediğim Netanyahu'nun Filistin'e yaptıklarıyla alakalı değil, o sandığı muhafaza etmek açısından İstanbul seçimlerinde benzeri yapılmadı mı? Bu bir anlayış. Ama Sayın Erdoğan'ın çok gücüne gitti, zavallı dedi. Dün akşam söyledim zavallının ne olduğunu.
Filistin'in yerini gösteremeyeceğimi söyledi. Ben tarih doktoralıyım Filistin'i okuturum arkadaşa gerekirse ama en önemlisi Filistin'in haritadaki yerini biz Mescid-i Aksa'dan biliriz.
İnsanların kutsal değerleri üzerinden itilip kakılmasından bıktık usandık artık bana geçmez ben yemem.
Bu ülkede sayın Yavaş'la ikimizi Çin Büyükelçisi tehdit etti. Bu kabadayı arkadaşımız Cumhurbaşkanlığı yaptığı ülkenin bir partisini Genel Başkanı Başkent'inin Belediye Başkanı tehdit edildi bir başka ülkenin elçisi tarafından. Ne yaptı? Çay içirdi elçiye. 250 Bin liralık tazminat davası açmış demek ki, miktar oymuş.
“ORDİNARYÜS PROFESÖRE BAKMAK LAZIM”
Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Sedat Peker'in, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkındaki açıklamalarının sorulması üzerine Akşener, “Ben izlemedim fakat biliyorsunuz ben İçişleri Bakanlığı'nda stajyerim kendisi ordinaryüs profesördür bakanlık konusunda. Ordinaryüs profesör İçişleri bakanımız var soru sorduğunuz stajyer bakan, dolayısıyla ordinaryüs profesöre bakmak lazım” dedi.
“BEN DOZERİN ÖNÜNE YATTIM, EZ GEÇ DEDİM, GEÇMEDİ”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Rize İkizdere'deki İşkencedere Vadisi'nde Cengiz İnşaat'ın yapmak istediği taşocağına karşı direnen köylüleri ziyaret etti. Köylülerle sohbet eden Akşener, onların sorunlarını da dinledi. Köylülerden Ayşe Baş, taşocağı direnişi sırasında yaşadıklarını Akşener’e şu sözlerle anlattı:
Beni tutukladılar, karakola getirdiler ifade aldılar. Yahu ben ne yaptım, malıma gittim çalışmaya. İneğime ot vermeye, çayımın dibini temizlemeye… Hemen sabah erkenden 5’te gittim, etrafım hemen doldu. Ya ne oldu şaşırdım. ‘Ben burada malıma da mı çalışmayacağım’ dedim. Kimse bizi görmedi.
Şimdi çayımızı, bahçemizi, ambarımızı doldurduk, şimdi bizi niye engelliyorlar. Bizi baştan aç susuz görmedin de şimdi bizi durduk yere neden engelliyorsun. Ben yuvarlandım, dozerin önüne düştüm, dizlerim halen mosmor. Ben dozerin önüne yattım, ez geç dedim, geçmedi. Ama direnişimize devam edeceğiz” dedi.
“KAFAMIZA COPLA VURDULAR”
Başka bir köylü ise yaşadıklarını şöyle aktardı: “Gözlerimize, ağzımıza biber gazı sıktılar, kafamıza copla vurdular. Gecenin 11’inde iftarımızı açtık. Ne gecemiz ne gündüzümüz var. Gidecek bir yerimiz yok. Çoluk çocuğum burada. Hiç bir şeyimiz yok, ne olacak bizim halimiz”
“BİZİ KÖKLERİMİZDEN KOPARMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Şu zamana kadar doğaya her hangi bir zarar vermediklerini aktaran başka bir köylü ise derdini şöyle aktardı:
* Biz bu köyün bu toprakların insanıyız. Biz ormandan bir tane yaş ağaç kırmadık, derenin getirdiği dallarını ormandan annelerim topladık yaktık. Sırtlarında ineklerine ot taşıdı. Deredeki balıktan yararlandık. Burada bütün yaşam alanları, geçim kaynakları hepsi daraltılıyor. Biz halen buraya meyve ağacı dikmedik. Biz babalarımızın, babalarının, babalarının diktiği ağaçların meyvelerini yiyoruz, onları yiyoruz. Ama ne oluyor geliyorlar bizi köklerimizden koparmaya çalışıyorlar. Biz buraya köklerimizi saldık, buradan başka yere gidemeyiz.
“BURADAKİ İNSANLAR ‘BENİ DUYUN’ DİYOR”
Köylülerin mücadelesinde haklılığını vurgulayan Akşener, “Buradaki insanlar ‘beni duyun’ diyor. Kime diyor? Bu ülkeyi yönetenlere diyor. Burası bu ülkeyi yönetenlere bu bölge bütün gücüyle arkada durdu mu? Durdu. Oyunu verdi mi? Verdi. Ben buna saygı duyuyorum. Burada oy istemeye mi geldik? Hayır. Buradaki köylülerin mücadelesinin doğru olduğuna yüzde yüz katılıyorum” dedi.