Anadolu ve Göçler
Yazılı tarihin kaydettiği bilgiler ışığında geçmişte Dünyanın çok sayıda göç yaşadığı anlaşılmaktadır. İlk insanın Afrika’dan ve daha sonra Orta Asya’dan çıkarak beş kıtaya göçmesi ve göç olgusunun günümüzde de bütün hızıyla devam etmesinin başlıca nedenleri arasında can ve mal güvenliği, savaşlar, soykırımlar başta gelmektedir. Orta Asya’dan çıkarak Anadolu’ya gelenler, Hindistan’dan çıkarak Avrupa’ya göçen Romanlar, Asya’dan Bering Boğazını aşarak Amerika’ya giden Kızılderililer herkesçe bilinen göçlerdir. Bugün 51 milyon insan göç halindedir. Göçlerin yönü Avrupa kıtası ve Anadolu istikametinde gerçekleşmektedir.
Anadolu göç yollarının üzerinde ve hedefinde olup geçmişte olduğu gibi yoğun göç dalgaları ile karşı karşıya kaldı. Kimmerler, Hitiler, Persler, Romalılar, Deniz kavimleri, Araplar, Türkler, Moğollar ve diğerleri göç yoluyla Anadolu’ya geldiler medeniyetler kurdular ve kendilerinden sonra gelenler tarafından yerlerinden edildiler. Savaşlar, katliamlar, sürgünler, yakma, yıkma, talan benzeri olayları Anadolu’ya yaşattılar, günümüzde de göç Anadolu için bir kader olarak devam ediyor.
Yakın tarihimize göz atalım. İspanya’nın kovduğu Safaradlar, Bolşevik rejimini takiben Rusya, Orta Asya’dan gelen Türkler, Balkan Savaşı sonrası ve yakın zamana kadar devam eden soydaşlar, Kırım ve Gürcistan’dan , Nazilerden kaçan Almanlar, Yahudiler, Romanlar, Lehler ile yakın zamanda Suriye ve Irak’tan gelenler Anadolu’yu kurtuluş olarak seçmişlerdir.
Deniz kavimleri görkemli Truva’yı, Hitit İmparatorluğunu yağma, yıkma ve talan ile yerle bir ederken taş taş üstünde bırakmadılar. 700 yıl gibi çok uzun bir dönem Anadolu’da Karanlık Dönem olarak bilinir. Anadolu çok sayıda medeniyetin yaratıcısı olurken her medeniyet göçler ve savaşlar sonrası batıp gitti. Sağlıklı olmayan rakamlara göre son 3-4 yıl içinde Anadolu’ya Suriye ve Irak’tan 4 milyona yakın göçmen geldi. Bunların içinde Türkmenler gibi soydaşlarımız, Kaldani, Süryani, Ezidi, Kürt, Ermeni, Arap gibi unsurlar da bulunmaktadır. Anadolu hepsine bağrını açmış can güvenliği nedeniyle gelenler elinden geleni yapmaktadır. Dünya ise Türkiye’nin bu durumunu seyretmektedir.
Seyretmektedir çünkü bu göçlerin nedenleri arasında Türkiye’nin yanlış iç ve dış politikaları neden olmuştur. Dünya yardım etmemektedir çünkü dik başlı, meydan okuyan bir yönetimin bir an içinde ekonomik dar boğaza sokularak ve kaos yaratılarak yok olması beklentisi içine girmiş bulunmaları kasıtlı olarak yardım etmemelerinin başlıca nedenidir.
Sığınmacılara gelince. Türkiye’nin yeterli kontrolü sağlayamaması sonucu sığınmacılar maddi ve manevi sıkıntı içine düşerek yurdun çeşitli bölgelerine yayılmış durumdadırlar. Bunların içinde cinayet, gasp, hırsızlık ve benzeri istenmeyen olaylara karışanlar vardır. Bunun sonucunda da halkla sığınmacılar zaman zaman bazı illerde çatışma içine girmektedir.
Özetle göçler yıkımdır, kültürel yozlaşmadır. Ekmeğe ortak olunduğu için ekonomik savaştır. Etkileri çok büyük boyutlara vararak Türkiye’nin başka güçlerle istila edilmesi riskini de taşımaktadır.