Haberleri izliyorum sabah sabah şöyle iç açıcı, günü aydınlayıcı, yüzümüzü güldürebilecek bir haber yok.
Biraz yandaş kanallara geçiyorum az nefes alıp, pembe haberler duymak için.
Ekonominin daha iyiye gittiğine tereddütsüz inanıyorlar, hatta hiç şüpheleri yok.
Devlet Bankasının gelirlerinin yüzde 58'i fona geçecek haberi var tüm kanallarda.
Azıcık da onunla oyalasınlar bakalım, kıçtaki delik kapanır mı bilmem.
Bizimkinin kapanacağından hiç umudum yok bir emekli olarak.
Herkesin ki şebek mıçı gibi açıkta kaldığı için sanırım, kimse kimsenin yolda yürürken kıçına bakmaz oldu.
Elit, yeşil sermayeden beslenen mutlu azınlığınkine biz bakıyoruz.
"Hımmm bu yemleniyor kazancı yerinde, iyi bir şakşakçı mıçı açıkta değil."
"Piyasa coşuyor, geel vatandaş, geeel."
"Ver mehteri abiciiiğim"
Korka korka, elimde kumanda yine bizim kanallara geçiyorum, öyle ya gerçek haberi nereden alacağım?
Komisyonda muhalefet pankartlarla halkın geçim grafiğinin çizelgesini yapmış, ekonomiden sorumlu bakanı bekliyor.
Bir sağa bir sola, salına salına, yanındaki güruh ile giriyor içeri.
Bir diğer tuzu kuru milletvekili şov yıldızı gibi (Cem Yılmaz eline su dökemez) kocaman ellerini kameraya uzata uzata, "telsara kızııım telsara" gibi çevire çevire, gözleri sinirden uzaylı gibi pörtlemiş bağırıyor, tam kamerayı ortalayarak.
"Her sabah her sabah aynı şey, olmaz ki kardeşim"
"Burası şov yapma yeri değil, sayın vekiller bıktık artık"
"Vatandaş mutlu mesut, çıkın çarşıya sorun, bir kişi şikâyet edecek mi?"
Doğru! Yakaladıkları yandaş mutlu azınlığa sorabilirler.
Bana soracak değiller ya!
Çarşıya çıkıp sorsa vatandaşa, "Ekonomi kötü gidiyor şu pazarın haline bakın, geçinemiyoruz" dedi mi yandı geçinemeyen teyzem.
Hele korkusuz teyzemin biri "yediler yediler doymadılar" dediydi de nezarethanede sabahladıydı.
"Yediler yediler doydular" dese, iş bitecek!
Bilemedi işte kadıncağız bunların gözlerinin aç olduğunu.
Sayın milletvekili önlemini almış tabii, "vatandaşa sor" derken.
Arada tek tük konuşan olursa da, bir gece nezarethanede konuk ediliyor.
"Ekonomi kötü gidiyor" derse de mıçı yiyip, al sana terörist etiketi, yaftası.
Kadın cinayetlerinin çoğunluk haber olduğu, bu konuda hâlâ iyi hal indirimi yapıldığı, giderek şiddetin aile içinde tırmandığı yadsınamaz bir gerçek.
Acaba diyorum; mecliste az da olsa kadın milletvekilleri gözlerine mor makyaj, dudaklarının kenarına kırmızı rujla kan gibi dokundurup, yanaklarına çizik atarak hep birlikte basın açıklaması yapamazlar mı? Kadına karşı şiddeti böyle protesto edemezler mi?
Dün Meclise Konya milletvekilimiz sayın Fahrettin Yokuş beyefendinin davetlisi olarak gittik.
Basın açıklamasına şahitlik ettik.
Harika bir konuşmaydı Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlali ile ilgili hitabeti.
Valla aklıma gelmedi değil bir sanatçı olarak kameraları görünce protesto etmek.
Muzırca güldüm kendi kendime.
Çantamı karıştırdım, baktım kırmızı ruj var.
Onunla dudaklarımın kenarına kan görüntüsü yapabilirdim, kalemle de morluklar olabilirdi kaşımın gözümün üstüne. (Bugün Kadın Hakları Günü)
Gündem her nedense kadına şiddet ve kadın cinayetleri olmuyor, bir ayda 39 kadın öldürüldüğü halde.
Ne diyelim ekonomi batağında millet çıldırdı.
Kapanan iş yerlerini üzülerek görüyorum.
Tren vagonları gibi dizi dizi, yan yana, annemin evine yakın yerde.
Her geldiğimde biraz daha boşalan, iflası çeken iş yerlerini.
Bu gün haberlerde Edirne kapalı çarşı esnafı ile röportaj yapıyordu muhabir bir arkadaş.
Dondum kaldım.
Küçücük iş yerlerinin metrekaresini daha yüksek göstererek kiralarını üç katı artırmışlar.
Esnaf şaşkın gözlerle ellerindeki ücret artışı ile ilgili tebligatı kameraya gösteriyorlar.
Diyor ki bir esnaf arkadaş; "Kardeşim zaten siftah bile yapmadan kapatıyoruz, bir de metrekareyi yüksek gösterip kiraları arttırıyorlar"
Muhabir soruyor; "Peki esnaflar olarak bir araya gelerek kiralardaki bu fahiş artışı iletmediniz mi? Vakıflar Genel müdürlüğü Edirne şubesine başvurmadınız mı?"
"Vurduuk"
"Peki ne dediler?"
"Şube müdürü, kardeşim kirayı yüksek buluyorsanız anahtarları getirin" dedi.
Zaten esnaf kan ağlıyor, anahtarları getirin ne demek oluyor ya"
"Biz yerinize başkalarını yerleştiririz2 demek oluyor bu.
Kendilerinin paraya kavuşmuş, yeşil sermayeli yandaşlarını yerleştirecekler besbelli.
"Kirayı ödeyemiyorsunuz anahtarları getirin"
..........?
Bunlar herkesin anahtarlarını ellerinden alır valla.
Aman deyim ucuz ev vereceğiz, kira öder gibi ödeyeceksiniz laflarına bakmayın, aldanmayın.
Kiraları artırıyorlar deseniz artışı fazla bularak, itiraz etseniz diyecekleri belli.
"Anahtarı getirin kardeşim"
Aman elinizdeki oy anahtarını hiç bırakmayın, ona sıkı sıkı sarılın.
O anahtar her kapıyı açar, avucunuzu açmayın, kaybetmeyin.
"Anahtarı getirin ödeyemiyorsunuz" diyenlere altın anahtarı şak diye gösterin.
Elinizde anahtar var.
Bir açar, bir kapar.
Anahtarı sakın ola teslim etmeyin!
Direnin.
Sonrası kolay...