Artık televizyon izlemiyorum; gökyüzünü, dağları ovaları, denizleri, yıldızları, ağaçları kuşları seyrediyorum. Ne yapmacık vıcık vıcık insancıklar ilgilendiriyor beni, nede para babalarına para kazandıran reklamlar. Hele televizyonda açık oturumlar, puta tapanlar daha özgürdü, günümüz aydıncıklarından. Çağımızın putu para makam ve fuhuş oldu. Yeminli tercümanlar gibi kendi açılarından söylenmesi gerekenleri söylerler, insanlığın derdi ilgilendirmez kiralık kalemleri, Nuh derler peygamber demezler, emekçilerin elleri bu çağdaş yobazların dilleri ve yüz derileri nasırlaşmış. Kendi söylediklerine kendileri bile inanmazlar. Ama böyle buyurmuş Zerdüştleri, böyle de böyle söyle.
Ya evlendirme eğlendirme rezaleti, ihanetler utanmadan çarşaf gibi sergileniyor. Bir yosma kaç ağzı salyalıyı parmağında oynatmış veya altına bilmem hangi marka arabayla bir mirasyedi sokak serserisi kaç yosmayla beraber olmuş, edep desen yok, ahlak sıfırı tüketmiş. Maymunlar bile bu kadar edepsiz hayâsız değil. Televizyon kalanlarından ahlakı, Allah’ı, insanı kovmuşlar, ellerinde dinamit hayır dinamit değil atom bombası. Her gün atıyorlar Türk milletinin yuvasına. Her gün binlerce ölü, ağlayan yok. Keşke ölen sadece insan olsa insanlığı da öldürüyorlar bu gizli ve kirli katiller. Arkada; sokak çocukları, parçalanmış aileler, fuhuş, alkol, uyuşturucu, kadın cinayeti bunalanların mabudu zevk dedikleri sefalet. Batmaya başlayan gemi misali herkes geminin battığını görüyor kurtuluş için çare yok; biraz daha diye darağacının ipini kendi elleriyle boyunlarına takıyorlar. Tepedekiler ( ölen ölür kalan sağlar bizimdir) havasında. Zevk, sefa vur patlasın çal oynasın havası.
Evet, gökyüzünü dağları ovaları denizleri seyrediyorum. Kuşları, bulutları, yıldızları, balıkları, kelebekleri.
İhanet yok yalan yok, talan yok, çalan yok; her şey ilk kuş gibi, ilk balık ilk kelebek gibi doğal ortamında. Ne doymak bilmeyen bir iştah ne de asırlarca binlerce canlıya on yıllar yetecek kadar stok. Anı, anında yaşamak. Evet, eşrefi mahlûkat diye övünen eşrefi felaket dünyayı felakete sürükledin farkında değilsin. Gökten yerden denizden üzerine ölüm yağıyor hepsi senin eserin. Böyle vurdumduymaz devam edersen acaba yeryüzünde kaç yüz yıl soyun yaşayabilir? Hele devletleri yöneten deliler çıldırırsa atom bombaları, biyolojik, kimyasal silahlar güneşi bir daha doğmamak üzere karartabilir. Güneş doğsa bile güneşin doğduğunu gören canlı kalmayabilir. Mahşerin atlıları insanlığı katmış önüne koşuyoruz acıklı ölüme. Hepimiz kendi Mehdimizi bekliyoruz, bizi kurtarsın karşımızdakileri öldürsün diye. Hepimizi yaşatsın diyen tek bir Allah'ın kulu yok. Hep beraber tempo tutturulmuş kan kan intikam, yazık. Hani Yaratan birdi? Din adamları izim önderleri, aklı kesenler her şeyi yeniden sorgulamalı. Barış sevgi hayat merkezi olmalı. Kısaca ya hep beraber kurtulacağız veya hep beraber yok olacağız. Ey insanlık gelin yaşamayı yaşatmayı seçelim.