Aşırı özgüven ve kibrin sonu

Ruhittin SÖNMEZ

Daron Acemoğlu ve Simon Johnson’un yazdığı "İktidar ve Teknoloji" kitabında Süveyş Kanalı’nın hikayesi de anlatılıyor. Sonra bu olayı anlatan birkaç bilimsel makale daha okudum.  Gördüm ki; bu olaydan ve o çok zor projeyi hayata geçiren Fransız Ferdinand Lesseps'in Panama Kanalı’ndaki başarısızlığından da çok önemli dersler çıkarılabiliriz.

"Kızıldeniz ile Akdeniz arasında kanal açarak Hint Okyanusu’na açılmak" fikri ta firavunlar döneminden beri vardı. Osmanlı döneminde ise Süveyş Kanalı’nın açılması fikri Sultan II. Selim'le başlar ve Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa döneminde de tartışılır. 

Fransız diplomat Ferdinand Lesseps Mısır’da görev yaparken Mısır’ı yönetenlerle tanışır ve 1854 yılında projeyi kabul ettirmeyi başarır. Hidiv Said Paşa Lesseps’in kurduğu şirkete projeyi yapması ve Mısır’a yıllık yüzde 15’lik gelir payı vermesi karşılığında, 99 yıllığına işletme imtiyazı verir.

Lesseps ikna gücü çok yüksek bir diplomat olsa da mesele birçok devleti ilgilendirmekte idi. Ayrıca finans temini ve teknolojik zorlukları vardı. Projeye zamanın süper gücü İngiltere karşıydıOsmanlı Devleti kendi valisinin verdiği bu imtiyaza rağmen çekimser kaldı. 

"Bu aşamada Osmanlı Devleti, Rusya ile 1853-1856 Kırım Harbine devam etmekte olup, İngiltere ve Fransa ile müttefik konumdadır. Bu nedenle kanal projesinde ciddi ve kesin bir adım atmamıştır. Osmanlı Devleti çekimser kalarak, müttefiklerinden herhangi birini küstürmek istememiştir."

Osmanlı Devleti projeye onay vermemesine rağmen 1861’de kanal kazılmaya başlandı. "Kanalın uluslararası geçişlere açık olacağı ve hiçbir ülkeye imtiyaz tanınmayacağı" ilan edildi.

*   *   *

Süveyş Kanalı projesinin her aşamasında büyük sorunlar yaşandı.

Lesseps, projeye para bulmak için bir şirket kurarak hisseleri satışa çıkardı. 200 milyon Frank'lık bir sermaye ile kumpanya şirketi kurulmuş oldu. Hisse senedi alıcıları genelde Fransız’dı. İngiltere, Rusya, Avusturya ve ABD’de yatırımcılar hisse senedi almadı. Fakat Mısır Hidiv’i Said geri kalan hisseleri aldı. Ayrıca İmparator Napolyon’dan 100 milyon Frank borç alındı. 

Projede toplam 2.400.000 kişi inşaatın kazı çalışmalarında görev aldı. İnşaatın ilk üç yılında her an yaklaşık 60 bin erkek fiilen kanal işinde çalışıyordu. On binlerce Mısırlı işçi ve köylü, kötü çalışma koşulları ve salgınlardan dolayı öldü. 

"Mısır devletinin sağladığı işgücü angarya sisteminden geliyordu. Bunlar çok ağır şartlarda ve zorla çalıştırılıyordu."

İngilizler Lesseps’in köle çalıştırdığını iddia ediyor, Osmanlı topraklarında padişah tarafından angaryanın yasaklandığını, Mısır’daki bu durumun yasadışı olduğunu savunuyordu. Uluslararası hakem angaryanın sonlandırmasına ve fakat buna karşılık Hidiv’in Lesseps’e yüklü bir tazminat ödemesine karar verdi.

İşgücünün büyük bölümünü kaybeden Lesseps’in imdadına teknoloji dâhileri yetişti. Sualtı tarama ve kazma konusunda yeni makineler icat eden iki Fransız mühendisin makineleri çalışmaları hızlandırdı.

1869 yılında on yıllık bir çalışmadan sonra kanal açıldı. 

Süveyş Kanalı’nda, su kanallarının çoğunda görülen, kilit sistemi kullanılmamıştır. Süveyş’in coğrafi yapısı buna izin verdiğini tespit eden Lesseps gemilerin geçişinin uzun zaman almaması için kilit sistemi yaptırmamıştır. 

Kilit Sistemi su yolunun gidiş ve gelişinde olmak üzere her iki ucunda birer kilit (kapı) bulunan bir su havuzudur. Havuzun su seviyesi ayarlanarak yüksek ve alçak olan denize bakan kapılar açılır ve gemiler istenen tarafa nakledilir.

Süveyş Kanalı tercih edilen bir su yolu oldu. Birkaç yıl içinde kanaldaki gemilerin üçte ikisi İngilizler'e aitti. 1875’te Mısır hükümeti elindeki hisseleri İngilizler'e sattı ve böylece kanalın en büyük ortağı İngilizler oldu. 

Sonuçta şirketin hissedarları büyük kârlar elde ettiler. Lesseps "harika bir diplomat ve mucit olmanın yanında bir finans dehası olarak" saygı görüyordu.

*   *   *

NOT: Süveyş Kanalı 1956'da Cumhurbaşkanı Nasır tarafından millileştirildi. Bugün Mısır ekonomisinin en büyük gelir kaynağı Süveyş Kanalı'dır. 

Kanalın açılışından sonra, Hint Okyanusu kökenli binlerce yabancı deniz canlısı Akdeniz’e girerek ekosistemi önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. 

*   *   *

SÜVEYŞ’TE ZAFER, PANAMA’DA HEZİMET

İki Amerika arasından bir kanal geçirme fikri 1879 yılında masaya yatırıldı. Panama’da bir kanal yapılması görüşü ağır bastı. Lesseps Kolombiya devletinden Mısır’da yaptığına benzer bir imtiyaz belgesi aldı. 

Lesseps uluslararası mühendisleri ve yatırımcıları ikna etti. Süveyş’te kazandığı "başarıdan" dolayı özgüven patlaması yaşadığı için, ortak akıl aramak yerine, kendi vizyonu ve fikirlerini kabul ettirmeyi tercih etti.

"Cüret edenin kazandığına, vizyonu gerçeğe dönüştürmek için hırslı olmak gerektiğine" inandığı için çok iyimser hesaplar yaptı. Gereken finansın hesaplanmasındaki hataları; Panama’nın coğrafi yapısını çok iyi incelemeden, Süveyş’teki gibi, kilit sistemi olmayan bir kanal düşlemesi ve salgın hastalıkları hiç önemsememesi gibi büyük stratejik hatalar yaptı.

Defalarca uyarılmasına rağmen, Orta Amerika’daki sağlık sorunlarını hatırlatan raporlara "düşmanları tarafından yayılan dezenformasyon" olarak baktı. 1881-1889 arasında kanal inşaatında hastalıklardan tahminen 22 bin kişi öldü.

Deniz seviyesinden geçecek (kilitsiz) bir kanalın gerçekçi olmadığı ortaya çıktı. Lesseps kilit sistemli bir ara plana razı oldu. Eiffel’in hazırladığı yeni planı yapamadan iflas etti.

Birkaç yıl sonra Lesseps gözden düşmüş bir şekilde öldü. Oğlu ve diğer ortakları dolandırıcılıktan hapse atıldı. Hisse alan yatırımcılar büyük zarar etti.

*   *   *

Lesseps’in "özgüveni ve hedefe odaklanmışlığı aynı zamanda en can alıcı zaafları olmuştu.  Vizyonu başarısızlıklarını fark etmesine ve değişen koşullara ayak uydurmasına mâni olmuştu."

Panama Kanalı’na 1904 yılında Amerikalılar el attı. Amerikalılar salgın hastalıklarla mücadele ettiler, geçmiş tecrübelerden ders çıkardılar. Hata yapınca yeni yöntemler denediler. "Önlerinde Lesseps’in vizyonu gibi bir duvar olmadığı için" başarılı oldular.

*   *   *

Aziz Sancar "benim çalıştığım Amerika’da dün yaptığına bakmazlar. Ben Nobel’i aldığımdan sonra yayına gönderdiğim ilk makalem reddedildi" dedi. 

Bizim gibi ülkelerde ise "dün yaptıklarıyla" başarılı bulunanlar ilerlememizi kesen duvar olmaya devam ederler.