Asrın akaryakıt zammı

Ruhittin SÖNMEZ

15 Temmuz gecesi benzin ve motorine, ÖTV ve KDV artışına bağlı olarak, litre fiyatına 6’şar TL zam yapıldı. Bu zam asrın en yüksek akaryakıt zammı olarak tarihe geçecek. 

Bu zam ile benzinin İstanbul fiyatı 28,05 TL’den 34,05 TL’ye, motorinin (mazotun) fiyatı 22,37 TL’den 26,37 TL’ye çıktı. Oransal olarak bir defada yapılan zam ortalama yüzde 22.

28 Mayıs’ta yapılan seçim günü benzin 21,25 TL, mazot ise 19,4 TL idi. 48 gün içinde yapılan zamların oranı ise benzinde yüzde 60, mazotta yüzde 67 oldu. 

Akaryakıta gelen bu fahiş zamların iğneden ipliğe her şeyin fiyatını artıracağı muhakkak. 

Önceki KDV ve Kurumlar vergisinde oranların artışı, MTV’nin çift ödenmesi, her türlü vergi ve harçların yüksek oranlı artışları ile birleştiğinde akaryakıt zamlarının enflasyonu artırıcı etkisi büyük olacak.

*   *  * 

VERGİLERİN SEBEBİ DEPREM Mİ?  

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz yapılan vergi artışları ve akaryakıt zamlarını “deprem nedeniyle ve bazı ek ihtiyaçlar sebebiyle ek bütçe yaptık. Bütçe gelirlerini artırmak için torba kanunla bu düzenlemeleri yapmamız gerekti. Asrın felaketini yaşıyoruz, asrın dayanışmasını yapmak zorundayız” dedi.

Hükümetin yaptığı ve Meclis’te onaylanan Ek Bütçe 1,120 trilyon TL tutarında. Ayrıca Anayasa'ya aykırı olduğu halde, Cumhurbaşkanına bunun 5 katına kadar borçlanma yetkisi verildi. 

Deprem için harcanacağı söylenen tutar bunun yarısı civarında. Diğer yarısı içeriğini bizim bilmediğimiz “bazı ek ihtiyaçlar” için ayrılmış. Ayrıca Cumhurbaşkanı'na verilen yetki ile istenirse deprem için ayrılan paralar da diğer ek ihtiyaçlara aktarılabilecek.

Gelirleri artırmak için bu fahiş zamları yapan iktidarın devletin giderlerini, lüks ve şatafatı azaltıcı en küçük bir adım atmaması da ilginç.

*   *   *

ZENGİNDEN ALINMAYAN VERGİ FAKİRDEN ALINACAK

Prof. Dr. Aziz Konukman’a göre, “2023 bütçesinde muafiyet ve istisnalar ile vazgeçilen vergi alacaklarının tutarı 994 milyar TL. Bunun 850 milyar lirası sermaye grubundan alınması gerektiği halde vazgeçilen vergiler.” 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın iddiasına göre ise, “5’li çete diye anılan şirketlere ,18 yılda 220 milyar dolar ihale verilmiş, 128 kez vergi affı sağlanmış!”

Bu vergiler sermayedarlardan tahsil edilmiş olsa ÖTV, KDV ile diğer vergi ve harçlara getirilen fahiş zamlara ihtiyaç kalmayacaktı. Bütün mal ve hizmetlerin fiyatı şimdikinden ucuz olacaktı.

Devlet neden muafiyet ve istisnalar koyarak vergi almaktan vazgeçiyor? 

Getirilen muafiyet ve istisnaların gerekçesi ihracat artışına ve istihdama katkı sağlamak. Ama uygulamada böyle bir katkı sağlandığı söylenemez.

Toplumun en zengin yüzde birinden almadığı vergileri fakir halkın sırtına yüklemek bir siyasi tercihtir.

Bu tercih “ben ne yaparsam yapayım, oyunu alabileceğim yüzde 52’lik halk desteğim var” rahatlığından kaynaklanıyor olabilir.

*   *   *

ÖTV ARTIŞLARI DEVAM EDECEK

Rubil Gökdemir’in hesabına göre Kurumlar Vergisi, KDV artışları ve MTV'nin ikinci defa alınmasıyla 250 milyar TL toplanacak.

Akaryakıta gelen litre başı 6 TL'lik ÖTV artışı ile 58 Milyar TL gelir elde edilecek. ÖTV'de toplam 307 milyar TL'lık artış planlanıyor. Demek ki daha 249 Milyar TL’lik ÖTV artışı yapılması gerekecek. Yani akaryakıtta yeni ÖTV artışları olması kaçınılmaz gibi.

Devletin bütçesinde 36 Milyar TL olarak belirlenmiş olan Dayanıklı Tüketim Mallarından alınacak ÖTV gelirlerinin, Ek Bütçe ile 22 Milyar TL artırılacağı öngörülüyor.

Demek ki başta Dayanıklı Tüketim Malları olmak üzere birçok kalemde vergi artışları ile buna bağlı fahiş fiyat artışlarına hazır olmalıyız.

Okuduğum ve dinlediğim ekonomistlerin ortak kanaatleri şöyle: 

“Şimdikinden daha büyük ek vergi paketleri de gelecek, yüksek borçlanma da. Ayrıca özelleştirme /varlık satışları da olacak.”

“Sadece Kur Korumalı Mevduat 130 milyar dolara erişti. Borçların döndürülebilmesi ve ekonominin normalleşmesi için 500 Milyar DOLAR gibi müthiş paraya ihtiyaç var. Bu yüzden Türkiye’nin birinci meselesi enflasyon değil, ödemeler dengesi krizi ihtimalidir.”

Bu yüzden “kısa vadeli borç bulma ve zam paketleri birlikte gündemde olacak.”

Erdoğan ve ekonomi kurmayları BAE, Katar ve Suudi Arabistan seferleriyle, muhataplarına cazip teklifler sunarak döviz bulmaya çalışıyor.

Ancak Prof. Dr. Emre Alkin’e göre, “Varlık Fonunda satılabilir durumda olan pek bir şey yok. Buradaki şirketleri satmak da pek kolay değil. Türk özel sektörünün elinde bulunan işletmelerin satışı gündeme gelecek.”

*   *  *

BİZDE AKARYAKIT AVRUPA’DAN UCUZ MU?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz “Son zamma rağmen Avrupa ülkeleri içinde akaryakıt fiyatları yönünden en ucuz olan 4. ülkeyiz” diye savundu. “Türkiye’de zamlardan sonra 1,3 Euro olan benzin Avrupa ülkelerinde 1,6- 2,0 Euro gibi fiyatlarla satılıyor” dedi.

Bu rakamlar doğru olsa bile “Türkiye’de akaryakıt ucuz” denilmesi asla doğru olamaz.

Avrupa ülkelerinde çalışanların ve emeklilerin gelirleri Türkiye’dekilerin çok üstünde. AB ülkelerinde 2.000- 2.500 Euro arasında asgari ücret alanların bile akaryakıt alma sıkıntısı olmaz. Bizde halen asgari ücret 390 Euro, asgari emekli maaşı 258 Euro.

Ayrıca bu ülkelerde asgari ücretli oranı yüzde 5-10 arasında iken Türkiye’de asgari ücret ve çok yakınında olanların oranı yüzde 60’ın üzerinde. Türkiye’de asgari ücretin 2 katına kadar (yani 22.800 TL= 790 Euro’nun altında) ücret alanların oranı yüzde 91. 

Emeklilerde durum daha da vahim. 15,9 milyon emekliden 5 milyonu, kök ücreti 6.000 TL ve altı olduğu için en düşük emekli maaşı olan 7.500 TL maaş alıyorlardı. Yılın ikinci yarısı için, kök ücret üzerinden verilen yüzde 25 zamdan sonra bile, en düşük emekli maaşı 7.500 TL’yi geçemediler ve hiç zam alamadılar.

Bu gelir seviyesindeki insanlarımızın Avrupa’dan daha ucuza akaryakıt aldığı masalına inanması da ilginç.