Bir cumhurbaşkanına yakışan temsil ettiği milletini birlik ve beraberlik içerisinde yaşatmaktır.
Yani halkı kutuplaştırmadan birbirine düşürmeden, gerekirse kendisinden nefsinden ve siyasi menfaatlerinden ödün vererek hareket etmektir.
Kabadayı edasıyla bağırarak çağırarak hakaret ederek belki bir hedefe varabilirsiniz ancak Hakk'ın rızasını kazanamazsınız.
Allah'ın yaratmış olduğu eşrefi mahlukatın en şereflisi olan insana pislik, partisine tezek kelimesini diyemezsiniz.
1 Kasım'dan önce kullandığınız dili bir daha kullanmayacağınıza dair sözler söylemiş hatta açtığınız davalardan feragat etmiştiniz.
Daha hoşgörülü, sevgi dolu bir yaklaşım beklerken bugün kullandığınız üslubu kabul etmemiz mümkün değildir.
Atatürk'ün kurmuş olduğu bir siyasi partiye tezek, pislik demeniz Türk millet tarafından asla kabul görmez ve alkış edilmez.
Türk siyasetinde her parti hata ve yanlış yapabilir. Bunlar siyasi menfaat gereği yapıldı diyerek belki tolere edilebilir.
Ancak pislik, tezek kelimeleri söylenebilecek en ağır ifadelerdir. Bir cumhurbaşkanının bu sözleri söylemeye hakkı ve yetkisi olamaz.
İşte "ülkeyi tek adama götürmeyin" dediğimiz nokta da bu zaten..
Bugün Atatürk'ün partisine tezek diyenler yarın Atatürk'e her türlü hakareti yapmayı kendisine hak ve reva görebilir.
Atatürk'le, cumhuriyetle yolumuza devam edelim ve tek adama 'hayır' diyelim...