Atatürk'ün yol arkadaşları

Ruhittin SÖNMEZ

Mustafa Kemal Paşa’nın döneminde, bugünkü adıyla albay ve general olan arkadaşları inanılmaz çetin şartlarda yetişmiş, çok nitelikli kurmay subaylardı.

Bunlardan çoğu Milli Mücadelede Mustafa Kemal’in yol arkadaşları olarak unutulmaz hizmetler yaptı. İlk akla gelenler:

1919 Haziran ayında Amasya Kararlarını imzalayarak Milli Mücadelenin yol haritasını çizen lider kadro…

Mondros Mütarekesi’ni Bahriye Nazırı sıfatıyla imzalamış olan Albay Rauf (Orbay) Bey…

Merkezi Erzurum olan 15. Kolordu’nun komutanlığını yapan Kâzım Karabekir Paşa…

Ankara merkezli 20. Kolordu’nun başında bulunan Ali Fuat Paşa ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Bandırma Vapuru yolcularından 3. Kolordu Komutanı Albay Refet (Bele)’yi sayabiliriz.

Ayrıca Milli Harekete en baştan katılmayan ancak zafere ulaşmamızda çok değerli katkılar veren Albay İsmet (İnönü) ve Fevzi (Çakmak) Paşa gibi kurmayları da ilave ediniz.

Albay Refet (Bele) ve Albay İsmet (İnönü) 1921’de tuğgeneral (mirliva) yani Paşa oldu.

Mustafa Kemal (Atatürk), Kâzım Karabekir ve Ali Fuat (Cebesoy) ise Milli Mücadele’nin başında mirliva rütbesinde oldukları için ‘Paşa’ unvanı taşıyordu.

Fevzi (Çakmak) Paşa, Mustafa Kemal’den 5 yaş büyüktü.  1918 Mondros ateşkesinden sonra beş ay kadar Erkanı Harbiye Reisliği (Genelkurmay Başkanlığı) Ordu Müfettişliği ve 1920 Şubat-Nisan’ında iki ay Harbiye Nazırlığı yaptı. 

İstanbul’un İngilizlerce işgali üzerine 17 Nisan 1920’de Ankara’ya geçip Kozan Milletvekili olarak Milli Mücadele’ye katıldı. Hemen Milli Savunma Bakanlığına ve 1921’de Başbakanlık görevine atandı. 1922-1944 arası aralıksız 21 yıl Genelkurmay Başkanlığı yaptı.

Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal’den bir yaş küçüktü. 1918 yılında da Erzincan, Sarıkamış, Kars, Erzurum ve Gümrü bölgelerini Ermeni ile Rus kuvvetlerinden geri aldı. Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktığında dağıtılmamış tek ordu birliği olan 15. Kolordu komutanıydı. Mondros Ateşkes Anlaşması sırasında da Sadrazam Ahmed İzzet Paşa'nın Genelkurmay Başkanlığı teklifini kabul etmeyerek Milli Mücadele'ye katıldı.

Milli Mücadelede Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğini kabul ettirmesinde en kritik dönüm noktası Temmuz 1919’da yaşandı. Kazım Karabekir Paşa, Padişah’ın “Mustafa Kemal’in 9. Ordu müfettişliğinden azledildiğini ve derhal tutuklanmasını isteyen” emrini dinlemedi,   “Emrinizdeyim Paşam” dedi. Bu Milli Mücadele için tam bir kırılma noktasıdır.

******************************

AKLA GELEN TEK İSİMDİ

Bu bilgileri hatırlatmamın sebebi “Milli Mücadeleye kim liderlik edebilir?” sorusunun cevabında herkesin hemfikir olduğu ismin Mustafa Kemal Paşa olduğunu vurgulamaktır.

Padişah Vahdettin’in Mustafa Kemal’i “Karadeniz bölgesinde asayişi sağlamak” göreviyle göndermesinin arka planında “Vatanı kurtarmak” var mıydı? Bu tartışmalı bir konu. Sonradan Milli Mücadeleyi başarısız kılmak için yaptıklarına bakılırsa bu ihtimal söz konusu değildir. Ancak böyle bir niyeti olsa da olmasa da, Padişah’ın da en güvendiği paşanın Mustafa Kemal olduğu tartışılamaz.

Zaten böylesine kutlu ama son derece riskli davanın liderliğini üstlenecek başka biri de çıkmamıştı.

Ayrıca Mustafa Kemal Anadolu’da başlatılacak bir Milli Mücadelenin başarıya ulaşacağına tam olarak inanan belki de tek kişiydi.

Yedi düvele meydan okuyarak yapılan İstiklal Harbimizin sonlarına doğru bile, yukarıda ismi geçen bütün kahraman, vatansever ve yiğit kurmay subaylarımızdan İzmir’in ve Ege Bölgesinin kurtarılabileceğine inanan yoktu.

İşte Mustafa Kemal’in liderliği bu farkta yatıyordu.

Kimsenin hayal dahi edemeyeceği hedefi koyup, uzun süren stratejik planlar yapmak ve dava arkadaşları ve halkı başarı için motive etmek.

Mazhar Osman’ın bizzat Atatürk’e dediği gibi bu işe kalkışmak bir “delilikti.”

Ama bu delilik, yiğitliğin zirvesi anlamına gelen bir delilikti.  Yanında kurmay aklı, bilim, deha derecesinde zekâ, istişare ve yönetim sanatı ile desteklendiği için başarılı oldu.

Şükürler olsun ki bütün bunlar bir araya gelebildi.

Yoksa yaşadığımız vatan topraklarında ya azınlık olacaktık. Veya bu topraklara pasaportla gelebilen, Orta Anadolu’da birkaç şehirden oluşan minicik fakir bir devletin vatandaşları olacaktık.

******************************

YOLLARI AYRILANLAR

Mustafa Kemal Paşa ile bazı yakın yol arkadaşları arasında, zaferden sonra görüş ayrılıkları oluştu.

Özellikle saltanatın kaldırılması ve hilafetin ilgası konusunda farklı düşünenler vardı.

Rauf Bey ile Refet Paşa hilafet ve saltanata taraftar oldukları yönündeki düşüncelerini Mustafa Kemal Paşa’ya açıkça söylemişlerdi.

Rauf Bey ayrıca “padişaha sadakat borcu” olduğunu, “Halifeye bağlılığının ise terbiyesi gereği olduğunu” anlatmıştı. Rauf Bey, “genel durumun ancak hilafet ve saltanat makamı tarafından tutulabileceğini, bu makamın kaldırılarak yerine yeni bir makam getirilmesinin felakete yol açacağını” ifade etmişti.

Refet Paşa da “saltanat ve hilafet dışında bir yönetim şeklinin söz konusu olamayacağını” söylemişti. Ali Fuat Paşa ise net bir fikir açıklamaktan kaçınmıştı.

Kazım Karabekir Paşa ise daha önceden “hilafet ve saltanatı bırakmak suretiyle oldubitti şeklinde cumhuriyetçiliğin benimseneceğinden duyduğu endişeyi” bildirmişti.

Bütün bunlara rağmen Mustafa Kemal’in TBMM’de stratejik hamleleri yüzünden Saltanat ve Halifeliğin kaldırılmasında sorun yaşanmadı, birlik sağlandı.

Ancak Cumhuriyetin İlanı ile ayrılıklar derinleşti.

Cumhuriyetin ilanına giden karar sürecinde (belki de direnecekleri düşünülerek) bu yol arkadaşlarının görüşü alınmadı. Bu arkadaşlar karar alınırken Meclis’te değillerdi. Bu durum onlarda ciddi kırgınlığa yol açtı. Bir dışlanmışlık hissi yaşıyorlardı.

Cumhuriyet’in ilanı “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (katılanların oybirliği ile) kabul edilen bir anayasa değişikliği neticesinde gerçekleşti. Atatürk’ün, adını andığım yol arkadaşları bunu ‘acele ile alınmış bir karar’, ‘istibdadı getiren bir gelişme’ ve ‘kendileriyle konuşulmadan alınan bir karar’ şeklinde değerlendirdiler.”

Mustafa Kemal Paşa ile yol ayrımına gelen yol arkadaşları bundan sonra Meclis çatısı altında bir araya gelerek, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adını taşıyan Cumhuriyet’in ilk muhalefet partisini kurdular.

Ancak bütün bu olanlara rağmen, bu insanlar hatıralarında şu beyanlara yer vermiştir: "Mustafa Kemal Paşa olmasaydı biz Millî Mücadeleyi yapamazdık. Ancak O, biz olmadan da Millî Mücadeleyi başarıyla sonuçlandırırdı."