Ülkemiz 17 yıldır kendi partisi açısından yeni bir sınıf oluşturan, parti ve şahsi çıkarlarını önde tutmaktan ve kırıcı bir dil kullanmaktan çekinmeyen bir iktidarın prangasındaydı.
Devletin bütün kurumlarını ele geçiren ve muhalefete hayat hakkı tanımayan bu iktidar, bu tavrı ile hem kendisine zarar vermekte hem de ülkeye zarar vermekteydi.
İktidarın beslediği çevreler ve din üzerinden oluşturulan algı zaten belli bir miktarda oyu da kanalize etmelerinin sebebi olarak ortada duruyordu.
Mütemadiyen seçim kazanan Sayın Erdoğan’ın kazanmasındaki en önemli stratejisinin toplumu kamplaştırarak, sağ seçmeni konsolide etme taktiğinden ibaret olduğu, bu konuda başka da bir becerisinin bulunmadığı gören gözler tarafından çoktan fark edilmişti. Çekirge bu sefer sıçrayamadı. Çekirgenin başka bir sermayesi olmadığı da anlaşılmış oldu.
Bu safhada seçimin kaderini belirlemek için parti çıkarından önce büyükşehirlere ateş edip netice almaya odaklanan, ittifak görüşmelerini de bu taktiğe göre yürüten İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimin gerçek kazananı olduğunu düşünüyoruz.
Alınan sonuçları değerlendirdiğimizde İYİ Parti’nin il belediye başkanlığı bazında sonuç alamadığı, MHP’nin ise hatırı sayılır bir netice aldığı görülmekle birlikte, kazanımların kemmiyet, keyfiyet farkı bir miktar düşününce ortaya çıkmaktadır. MHP’nin aldığı iller genellikle küçük iller olmasına rağmen, İYİ Parti’nin ortak olduğu iller nüfus ve nüfuz deposu olan illerdir. Yani uzun vadede İYİ Parti kârlı olan taraf durumundadır.
Türkiye’nin 82.003.882 olan nüfusunun yarısına yakını 39.271.978 kişi Türkiye’nin 783.356 km² olan yüzölçümünün 195.084.02 km²’lik bölümünde yaşamaktadır. Başka bir deyişle Türkiye’nin dörtte birinde nüfusunun yarısı yaşamaktadır. İşte bu Türkiye’nin yarısı MİLLET İTTİFAKI’nın yönetimine geçmiştir. Üstelik Türkiye’de sermaye ve sanayi de buralardadır.
İYİ Parti ile MHP arasında ki milliyetçi seçmen yarışındaki durumu tespit etmek açısından bir değerlendirme yaptığımızda öncelikle iki partinin seçmen tabanlarının ideolojik ve sosyolojik olarak farklılaştığını göz önüne almalıyız. MHP daha çok İç Anadolu ve Karadeniz’de, kasaba ve köylerde muhafzakar-milliyetçi bir oy tabanı bulurken, İYİ Parti daha çok büyük ilçeler ve büyük şehirlerde seküler-milliyetçi bir oy tabanı bulmaktadır. Bu seçime ittifaklarla girildiğinden dolayı partilerin gerçek oylarını hesaplamak çok zordur. Ancak, MHP’nin girmediği büyük şehirlerde zaten oyu taşraya göre düşük, İYİ Parti’nin ise girmediği büyük şehirler de oyu taşraya göre yüksektir ve bu oy CHP hanesine yazılmıştır. Yani, MHP’nin Türkiye genelinde aldığı yüzde 7,31 oy zaten kuvvetli olduğu taşradan, İYİ Parti’nin Türkiye genelinde aldığı yüzde 7,45 oy ise zaten zayıf olduğu taşradan gelmiştir.
İYİ Parti’nin ve ülkücü tabanın CHP’ye verdiği bu önemli desteği ve fedakarlığı CHP’nin sağlıklı değerlendireceğini düşünüyoruz.
Kısaca, MİLLET İTTİFAKI doğru adrese yüklenmiş ve eli kolu bağlı olmasına rağmen muktedirlerin elinden gücün bir bölümünü almıştır.
Seçmenin iktidar gücüne karşı kazanma şansı ve ağırlığı olan aday ve partilere yöneldiği düşünülürse, İç Anadolu ve Karadeniz’de CUMHUR İTTİFAKI’na çıkan oyların bu seçmen tavrı ile ilişkili olduğu, muhalif tepki, tavır ve tutumun ileride güce göre Anadolu’nun içlerinde de kabul göreceğini söyleyebiliriz. Zira bu bölgelerde iktidarı sorgulayan seçmen yerel iktidarı yıkacak potansiyel alternatif bulamadığından dolayı MHP adaylarına yönelmiştir.
Biliyorsunuz, dost acı söyler. Bir de dost olarak konuşalım.
Genel seçimlerde milletvekili adaylarının belirlenmesinde hata yaptığı seçim sonuçlarında açıkça görülen İYİ Parti’nin teşkilatlarda, ittifakta il-ilçe paylaşımında ve kendisine bırakılan il-ilçelerde ki aday belirlemelerinde yine hatalar yaptığı aşikârdır. Seçim sonuçları bu durumu net olarak göstermektedir. Ortak Ses sitemizin yazarları olarak bu nevi yanlışları ılımlı ve olumlu bir dil ile yazıya dökmüş ve bir rapor halinde İYİ Parti Genel Merkezine sunmuştuk. Anlaşılıyor ki, uyarılarımız pek dikkate alınmamış durumdadır.
Partinin çeşitli makamlarında bulunan herkes bizim dava arkadaşlarımızdır. Kimseyi dışlamadan, samimi olarak başarısız olanların bir miktar dinlenmeleri hepimiz için doğru ve ahlaklı olacaktır. İYİ Parti liderliğinin bu durumu göz önüne alarak hareket etmesi ve başkanlık divanını bu sonuçlara göre yeniden belirlemesi gerekmektedir. Zaten yapılacak olan kongrelerde üyeler gereğini yapacaklardır.
Artık Türkiye yeni bir döneme başlamıştır. Başarısızlığını güç ve algı takviyesi ile örten iktidarın elinden gücün önemli bir bölümü kaymıştır. Algı da zamanla değişecektir.
Türkiye yeni bir sabaha uyanmıştır. Türkiye rahatlamıştır. İnşallah artık siyasi kamplaşma dili biter. İnşallah, iktidar bu dilin kaybettirdiğini de görür.
Ayrıca, Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ’ın kriz yönetme kabiliyetlerinin de yeterli düzeyde olduğu görülmüştür.
Seçim sonuçları ve seçime giden süreç bir kere daha göstermiştir ki, son referandum ile kabul ettirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletine göre değildir. 5000 yıllık Türk devlet geleneğinde devlet başkanı günlük siyasetten uzak durur. Bu işle başvezir konumunda olanlar ilgilenirler, bedelini de onlar öderler. Cumhurbaşkanı bu sistemde ısrar ederse bedel ödeme durumuna gelecektir. Bu sonuçlar AKP hükümetinin de işine gelmemektedir. Yeni sisteme göre AKP’nin ipliği MHP’nin elinde kalmıştır. Bu sebeple Sayın Cumhurbaşkanı’nın sağlıklı bir parlamenter düzene geri dönmek için uygun bir zaman ve zemin bulduğunda adım atacağını düşünüyoruz. Bekleyip, göreceğiz.
Türkiye’de yıllardır devam eden sağ seçmenin sola oy vermeme tavrı bir evvelki mahalli seçimde Ankara örneğinde değişmişti. Bu seçimde iyice değişmiş, bu algı sorgulanmaya başlamıştır.
CHP ısrarla sürdürdüğü sağa açılma politikasını başarı ile devam etmektedir. Bu sebeple İYİ Parti ile olan işbirliğine muhtaç durumdadır. MİLLET İTTİFAKI’nda ki birbirine bağımlılık CUMHUR İTTİFAKI’ındaki bağımlılıktan farklıdır. Çünkü CUMHUR İTTİFAKI iktidarı paylaşma ittifakıdır ve iktidarın büyük ortağının kaybedeceği çok şey vardır.
Artık ülkemize bahar gelmiş, güneş doğmuştur.
Hayırlı olsun, İYİ olsun!