Hileye en müsait ilk kategori baharat, ikincisi ise süt ürünleridir. İkincisini geçen hafta ele almıştık. Baharatı ise kısa bir yazıya sığmayacağı için sona bıraktık. Sakın çeşit çok olduğu için hile sayısının da fazla olduğu düşünülmesin. Ahlaki zafiyetin artması ve yaratıcılığın hayırlı işler yerine bu tarafa kanalize olması bizim coğrafyamıza özel rekorlara vesile olmuştur.
En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim; seneler önce gördüklerimden sonra dökme baharat almaya cesaretim kalmamıştı. Kaldı ki o senelerde baharatın birçok çeşidi için yaygın olan hile ot ve sap karıştırılması ve de gıda boyası ile makyaj yapılmasıydı. Seneler geçtikçe yaratıcılık da (!) artarak devam etti. Ancak her markanın paketli ürünü de tercih edilebilecek kalite seviyesine bir türlü ulaşamadı. Sebeplerini yazının devamında açıklamaya çalışacağım.
Sağlığına dikkat eden insanların, diğer kategorilerde de olduğu gibi bilinen markalar arasından seçim yapma mecburiyetleri vardır.
Uzmanlığı baharat hilekârlığı olanları iki gruba ayırmalıyız. Birincisi cebimize dokunanlar, ikincisi sağlığımızla oynayanlar olarak…
Örneğin, eğer kendi payıma mutlaka hileli bir baharat isabet edecekse; demir tozu karıştırılmış karabiber yerine irmik veya kavrulmuş esmer bulgur karıştırılmış olanını tercih ederim. Zencefil içindeki nohut unu ve mısır unu da aynı fasıldandır.
Kırmızı pul ve toz biber hilekârların en sevdiği üründür. Renkli gözükmesi için gıda boyası, haksız kazanca tavan yaptırmak için de talaş ve kiremit tozu ilave edilebilmektedir. Normalde kırmızı pul biber boyamaya ihtiyaç göstermez. Ancak içinde biber olmayan farklı maddeler varsa rengin düzeltilmesi gerekiyor. Yabancı maddeye neden ihtiyaç duyulduğuna gelince; 1 kg kırmızı pul biber üretilmesi için 10 kg biber kullanılması gerekir ki amaç biberden tasarruftur…
Analiz raporu bozuk çıktığı için ihracattan dönen pul biberin ve benzeri birçok ürünün bir şekilde iç piyasada tüketildiği kuvvetli ihtimaldir.
Nasıl olduğunu Prof. Dr. Harun Uysal’ın ağzından dinleyelim:
“Bir firma bir zincir markete tatlı kırmızı toz biber, acı kırmızı toz biber, toz tarçın ve kimyon gönderiyor. Zincir market de limitlerin üzerinde aflatoksin ve yine kanserojen bir toksin olan okratoksin içerdiği için bu baharatları firmaya geri yolluyor. Gelen iadeleri imha etmesi gereken firma, söz konusu baharatların içerisine bentonit katıyor. Bentonitli baharatları aynı zincir markete sanki yeni ürünmüş gibi tekrardan gönderiyor. Kil toksinleri bağladığı için yapılan analizde bu toksinler çıkmıyor. Market de ürünü temiz diye alıyor, tüketici de bu durumu bilmeden afiyetle yiyor.”
Bu örnekte perakendecinin de ihmali vardır. Ürünü geri gönderdikten sonra başka bir kaynağı devreye sokmalıydı. Zira kusur tedarikçinin farkedemeyeceği bir seviyede değildir. Başka bir ihtimal daha var ama hadi onu şimdilik söylemeyeyim!
Karabiber hilesinden tamamen kurtulmanın yolu tane karabiberi alıp evde öğütmektir. Veya gözünüzün önünde çektirmek de diğer çözüm olabilir. Aksi durumda toz karabiberin ağır çekmesi için demir tozu eklenmesi, kanser riskini hiçe sayan bazı açgözlülerle alışverişin sürmesine neden olabilecektir. Yoksa dolmalık fıstığın içine karışan yer fıstığı, tarçına karışan fındık kabuğu, kimyona karışan kişniş, nanenin içine katılan yoncanın öldürmeyeceği garantidir!
Özetle, dışarda sık yemek yiyenlerin ceplerinde karabiberi, tuzu ve pul biberi eksik etmemelerinde fayda vardır. Zira restoranların açık baharatı nereden aldıklarını bilmiyoruz. Hatta daha çok maliyetin önemsenmesi ihtimal dahilindedir. Zira aynı baharatın kilosu bir yerde 40 lira iken başka bir yerde 70 lira olabilmektedir…
Bir de halk arasında pahalı ürünün risk içermediği gibi bir yanılgı hakimdir.
Bunu, bazı baharatçıların “ucuz ürün tercih edilmesin” tavsiyesi yaratmaktadır ve çok isabetli değildir. Evet kaliteli ürün ucuza satılamaz ama kalitesiz ürün pahalıya satılabilir. Demek ki her pahalı ürün de kaliteyi garanti etmez.
Nasıl mı?
. Sumak, kepek, limon tozu ve gıda boyasıyla harmanlanınca kaliteli görünüme kavuşuyor ve doğalı kadar fiyatı da hak edebiliyor!
. Yıllarca tahlile ürün gönderdim. Tağşişli çıkanların yüzde 70’i üst fiyattan teklif edilenlerdi.
. İthal baharat belli kalite standardına sahiptir ama yurda girdikten sonra değişime uğramayacağının garantisi yoktur.
. Market özel markalarının hangi firma tarafından paketlendiği de önemlidir. Kayıtsız şartsız güven burada da geçerli değildir. Örneğin geçen hafta büyük bir indirim marketinden kabak çekirdeği aldım. Kendi özel markası olan 2 çeşit kabak çekirdeği ambalajından birisinde ‘premium’ ifadesi vardı ve diğerinden daha yüksek fiyata satılıyordu. Kelime üst kaliteyi veya ayrıcalıklı kaliteyi işaret ettiği için tercihim o oldu. Paketi açtığımda bir çöp yığını ile karşılaştım.
Çekirdeklerin dörtte biri kırılmış, en az yarısı da içi boş (sadece kabuk) şekildeydi. Ancak hiç sıkılmadan ve rahatça kaliteye atıfta bulunuyorlardı.
Sonuç olarak; örneğin zencefil üst solunum yolları enfeksiyonlarına, öksürük problemlerine iyi gelen bir üründür. Kış aylarında çoğunlukla zencefili balla karıştırarak şifa aramak çok yaygın bir alışkanlıktır. Ancak tüketici olarak bir an düşününüz ki; kullandığınız bal sahte, aldığınız zencefil katkılı olduğu durumda şifa ihtimali var mı?
Moral bozmak istemem ama iki hilenin aynı tabakta veya bardakta buluşması her zaman ihtimal dahilindedir. Görüldüğü gibi cezalar ne kadar artarsa artsın hileyi yapanlar bu alışkanlıklarını bir türlü terk edemiyorlar. Aynen madde bağımlıları gibi…