MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın Midyat'taki 'Kimse bizim karşımıza Kürtlükle çıkmasın. Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız.' sözleri ile ilgili olarak Bahçeli, "Bu kurşun gibi açıklamaları teröristbaşı Abdullah Öcalan değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yapmıştır. Anlaşılan, Başbakan ya aklını kaybetmiş, ya izanını yitirmiş ya da gerçek kimliğini bu kadar yıl saklayacak mahareti ve ikiyüzlülüğü gizli de olsa gösterebilmiştir. Başbakan artık Türk milletinin şahdamarına basmıştır" diye konuştu.
Suriye'de ölüm üzerinden kurulan kanlı denklem bombanın, cinayet, saldırı ve vicdansızlık olarak masum insanlara fatura edildiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Yerini yurdunu, evini barkını terk ederek ülkelerini geride bırakmaya mecbur kalan Suriyeli kardeşlerimizin varlığı da tam anlamıyla trajediye dönmüştür. Başta Türkiye olmak üzere, Ürdün, Lübnan ve Irak yüzbinlerle ifade edilen Suriyelilerin sığındığı ülkeler arasında yer almıştır. Ne var ki ülkemizdeki bazı sığınmacıların çıkardığı olaylar, karıştıkları kavga ve sebep oldukları sıkıntılar vatandaşlarımız açısından makul ve üstesinden gelinebilir sınırlar içinde kalmamıştır. İslahiye, Karkamış, Nizip, Akçakale, Kilis ve diğer yerler tedirginliğin içine gömülmüştür" dedi.
"SURİYE İLE İŞ YAPAN VATANDAŞLARIMIZ PERİŞANLIK İÇİNDEDİR"
Bahçeli, "AKP'nin izlediği Suriye politikası sınır bölgelerimizi karanlığa iterken, ekonomik ve sosyal zafiyetleri bertaraf edecek hiçbir adım bugüne kadar atılmamıştır. Suriye'yle iş yapan vatandaşlarımız perişanlık içindedir. Bundan kaynaklı işsizlik ve yoksulluk artış kulvarına girmiştir. Başbakan ve hükümetinin, Esad üzerinden yürüttüğü beyhude ve temelsiz politikaları hiçbir vatandaşımızın yarasına merhem olmamış, hiç kimseye bir şey sağlamamıştır. AKP hükümeti, sınır hattımızı ihmal ve kayıtsızlıklara havale etmiş, Esad'la manşetlerden restleşmesini fütursuzca sürdürmüştür" diye konuştu.
"SURİYE POLİTİKASI ALLAK BULLAK OLMUŞ, ÇATIRDAMIŞ VE ÇÖKMÜŞTÜR"
Cilvegözü sınır kapısında infilak eden aracın Suriye yönünden geldiği ve Suriye plakası taşıdığının iddia edildiğini ifade eden Bahçeli, "AKP zihniyeti bundan derin hikmetler çıkarmaya ve bunun üzerinden de Esad yönetimini sıkıştırmaya çalışmıştır. Dışişleri bakanının “Bu saldırının, Suriye'den sızan bazı unsurlar tarafından yapıldığı kesindirö diyerek zımnen Şam yönetimini işaret etmesi de kuru ve anlamsız bir saptırmadan başka bir şey değildir.
Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Sabra'nın 'Hedef bizdik' demesi ise ayrı bir garabet, ayrıca üzerinde durulması gereken bir itiraftır. El Kaide'nin bir ayağı ve uzantısı olan El-Nusra ile Suriye Ulusal Konseyi arasındaki hizip ve ihtilaf Türkiye'ye, sınırlarımıza bomba ikramı olarak ulaşmıştır.AKP hükümeti vatan sınırlarını suikastçılara, ölüm makinelerine emanet etmiş gibidir. Ve ne acıdır ki, Türkiye'nin sınırları kalbura dönmüş, kimin girdiği, kimin çıktığı, kimlerin hangi gayelerle arzı endam ettiği bilinmezliğe bırakılmıştır. Diyebilirim ki, hükümetin Suriye politikası allak bullak olmuş, çatırdamış ve çökmüştür" dedi.
"KANLI ÖRGÜT VE ELEBAŞISI AKP'YE YAPIŞMIŞ VE SONUNDA HİZAYA SOKMUŞTUR"
"Bölücüler taban tutmuş ve AKP'ye tam olarak tutunmuştur" diyen Bahçeli şunları söyledi: "Kanlı örgüt ve elebaşısı AKP'ye yapışmış ve sonunda hizaya sokmuştur. Düşünebiliyor musunuz, Türk milletinin demokratik tercihiyle iktidara gelen bir parti, yetki aldığı muhteşem varlığa kast ve ihanet etmek için tüm yolları denemekte, her çirkinlikten çare ummaktadır. Amaç bellidir, hedefler görünürdür ve işbirlikçiler de gün gibi meydandadır. Bu yüzdendir ki, Türk milleti ağır bir imtihandan geçmekte, her yönüyle sigaya çekilmektedir. Olanlar, yapılanlar, dayatılanlar ve çevrilen dolaplar günahtır, yazıktır, hakarettir ve kesinkes ihanettir. Milletimizin aleyhine gelişen sürecin vebali ilânihaye hiç kimse tarafından taşınamayacak kadar da fazladır."
"AKP İLE BDP'NİN ARASINDAN SU SIZMAMAKTADIR"
Bahçeli, "AKP, İmralı canisine süklüm püklüm, ezik ve onursuz bir ruh haliyle teslim olmanın gurursuzluğuyla baş başa kalmış, PKK ise yıllardır aradığı imkan ve ortamı sonunda yakalamanın kıvancını ağız tadıyla yaşamaya başlamıştır. Gelişmeler AKP'nin, sanki PKK'nın Truva atı gibi çalıştığına, gizli bir çete mensubuymuşçasına faaliyet gösterdiğine işaret etmektedir. Bizi böylesi bir düşünceye ve böylesi bir yoruma mecbur bırakan elbette yadırgadığımız, garipsediğimiz ve öfkeye kapıldığımız ilişki ve diyalogların boyut ve şeklidir. Şu ibret verici irtibata bakınız ki, AKP'yle BDP'nin arasından su sızmamakta, bu ikilinin neredeyse yedikleri, içtikleri ayrı gitmemektedir" diye konuştu.
"TÜRK MİLLETİNİN AKP TARAFINDAN GÖZ GÖRE GÖRE KANDIRILDI"
Türk milletinin AKP tarafından göz göre göre kandırıldığını belirten Bahçeli, "Türk milleti AKP tarafından bile bile tongaya düşürülmüştür. “Milliyetçi-muhafazakârım, vatanseverim, ülkemi ve milletimi seviyorumö fakat AKP'ye oy veriyorum diyen saygıdeğer kardeşlerim vicdansızca tuzağa düşürülmüş, adice aldatılmıştır. Hiç kimse, İmralı canisinin çöpçatanlığıyla AKP'yle BDP arasında kurulan birinci dereceden hısımlığın, dostane ve muhabbet derecesinin bu aşamalara geleceğini tahmin edememiş ve işin bu raddeye erişeceğini görememiştir.AKP-BDP çifti, kaprislerle yürüyen temaslarında sonunda muratlarına ermiş, böylelikle bölücülük masalı hayalden gerçeğe göz açıp kapayasıya kadar dönüşmüştür" dedi.
"VATAN TUTSAK, AKP TANIKTIR"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan adına çözüm süreci dediği çözülme ve çöküş istikametinde, çıkabilecek pürüzleri gidermek maksadıyla, en başta Türk milleti, Türklük ve Türk milliyetçiliğine PKK'nın bile başaramadığı hasmane bir tutum ve zehir zemberek dille kazdığı cepheyi durmadan tahkim etmekle meşguldür. AKP-BDP-PKK-CHP ve teröristbaşının tam kadro hazır bulunduğu bölücülük mahkemesinde; Türklük sanık, BOP eşbaşkanı ve karındaşı teröristbaşı yargıçtır. Milliyetçilik davalı, AKP davacıdır. Vatan tutsak, AKP tanıktır. Millet tutuklu, etnik temelli bölücü terör gardiyandır. Manzara bu kadar kötüdür, Türkiye işte bu kadar hazin bir duruma girmiştir. Türk milletine dair ne var ne yok Başbakan ve partisi tarafından ateş altına alınmıştır. Çünkü Başbakan'ı; Türk milletinin varlığı, birliği ve kardeşliği telaşlandırmaktadır. Milliyetçiliğin sağlam duruşu kendisini ve işbirlikçilerini ürkütmektedir. Türklüğün mevcudiyeti, Türklüğün muazzam birikimi endişelendirmekte ve korkutmaktadır.Kaygısı bundandır, fitne saçan, dedikodu üreten ve gıybete batan dili bu sebeple kin kusmaktadır. Sevr sevdalıları, içimizdeki müstemleke temsilcileri, bölünme rüyasını gerçekleştirmenin arayışında olan sadakatsizler, milletimizin nimet ve rahmet bildiği ne varsa göz koyan şerefsizler sıra sıra dizilmişler, sırtlanlar gibi alacakları payın derdine düşmüşlerdir.Türkiye bunlara göre açık artırıma konu bir mal, millet ise keyif ve hezeyanla üleşilecek bir hazine olarak değerlendirilmektedir. AKP'nin küresel çevrelerden aldığı talimatla kurulmasına önayak olduğu ve içinde her türlü mikrobun bulunduğu kutsal ittifak artık dönülmez bir yola sarsıla sarsıla ve patinajlarla girmiştir" diye konuştu.
"BİZE CEVAP VER, BÜYÜK MİLLETİMİZE BUNLARI AÇIKLA"
"AKP zihniyeti, yoldaşı İmralı canisini, kardeşi PKK'yı, ikizi BDP'yi aklayıp paklamak için her şeyi fırsat olarak görmektedir" diyen Bahçeli şunları söyledi: "Bunun için de bölücü terör lobisini memnun etmek, gönlünü almak için gayret göstermekte, irade sergilemektedir. Başbakan ve hükümeti, adına “Çözüm Süreciö dedikleri yok oluş ve imha tüneline Türk milletini yalanlarla, göz boyamalarla çekmek için didinmektedir. Buna rağmen hala çözümle neyin hedeflendiği, neyin çözülmeye çalışıldığı açıklanmamıştır. Başbakan Erdoğan'a buradan sormak isterim ki; Çözüm nedir ve neleri kapsamaktadır? Çözümün parametreleri ve teklif ettiği hususlar nelerden ibarettir? Başkanlık sistemini tesis etmek, Türk milletini milli tezlerinden koparmak ve hepsinden önemlisi PKK'yla anayasa yapacak kadar çukura düşmek çözümün bir parçası mıdır? Çözüm İmralı canisinin ve kanlı cinayet örgütünün siyasete taşınması için bir müdahale ve bir araç mıdır? Türkiye'nin üniter nitelikli milli devlet sistemini çökertmek için, milletimize çözüm zehri içirilmek mi istenmektedir? Sayın Başbakan çözümle neyi hedefliyorsun ve barış sözleriyle neyi bitirmeye çırpınıyorsun? Bize cevap ver, büyük milletimize bunları açıkla. Bu çıldırmışlığın, bu çılgınlığın yanına kar mı kalacağını zannediyorsun? İmralı canisinin elinde oyuncak, PKK'nın maşası olduğunu anlayamayacak kadar basiretin mi bağlanmış, kalp gözün mü kapanmıştır? Ne yapmaya çalışıyorsun, nereye varmak istiyorsun? Bu gafilliğinin, bu hıyanete varan tutumunun arkasında neler vardır, kim ya da kimler senin aklını çelmiş ve kararlarına ambargo koymuştur? Türk milletini ne yaptınsa 36'ya ayıramadın da, çözüm sözleriyle mi bunu başaracağını sanıyorsun? Bu kepazeliktir, bu nimet bilmezliktir ve bu haramla hemhal olmanın bizatihi kendisidir. Başbakan ve şürekâsı bilsin ki; Türk milletini ucuz ve değersiz bir yapıda görüp içini boşaltmaya çalışanlara karşı kaya olur önüne dikiliriz, sel olur sürükleriz, rüzgâr olur savururuz, fırtına olur dağıtırız ve Allah'ın izniyle güneş gibi de kavururuz. Milliyetçi Hareket Partisi hamd olsun bostan korkuluğu değildir, bu sebeple bölücü yağmacılar, PKK yedeği AKP'li yöneticiler aceleyle heveslenmesinler, çözüm isimli ihanetin hemen amacına varacağına saflıkla inanmasınlar. Önlerinde biz varız, karşılarında biz olacağız ve Türk milletinin kutlu emanetlerini sancak yapıp alayını birden kuşatıp bozguna uğratacağız."
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN MİDYAT'TAKİ SÖZLERİ
Başbakan Erdoğan'ın Mardin Midyat'taki beyanlarında zırvada sınır tanımadığını belirten Bahçeli, "Silahlar sussun, fikirler ve siyaset konuşsun' sözleriyle etnik temelli bölücü terör ve yandaşlarına anlam yüklemiş ve onları nasıl gördüğünü dile getirmiştir. Başbakan'a göre silahların gömülmesi, kendi ayakları üstünde duran, kendi iradesi ile hareket edebilen siyasete fırsat tanınması için çözüm süreci başlatılmıştır. Bizim anlayamadığımız, kendi iradesiyle hareket edemeyen, ayakları üstünde duramayan siyaset ve temsilcilerinin kim ya da kimlerden oluştuğudur. Burada kast edilen AKP'midir? Eğer değilse kimdir? Başbakan Erdoğan kimleri ayağa kaldırmak, kimlere kol kanat germek istemektedir? Söz konusu PKK'mıdır? Matruşkası BDP'midir veya İmralı'da yatan cani midir? Dikkatinizi çekmek isterim ki, Başbakan için çözümün gayesi ayakları üstünde duramayan, iradesiyle hareket edemeyen ne idüğü belirsiz siyasete fırsat tanımaktır. Açıklamalarından, sözlerinden bu anlaşılmıştır" dedi.
"4'NCÜ YARGI PAKETİ"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan samimiyetsizliğini yeniden göstermiş, bir tarafta hukuki süreçleri eleştirirken, diğer yanda yeni tutuklama dalgalarına kapı açmıştır. Paris'te üç PKK'lı kadın militanının infazından sonra AKP'ye darılan ve ihanet sürecini tek taraflı askıya aldığı kamuoyuna yansıyan teröristbaşının 4'ncü yargı paketi ve muhtemel BDP'li ziyaretçilerin adaya intikaliyle de gönlü yapılmış olacaktır. Görüldüğü kadarıyla, Türk milletini paketlemeye dönük ara bir adım olan 4'ncü yargı paketi kanalıyla; Türk Ceza Kanunu'nun 215 ve 220'nci maddelerinde değişikliğe gidilerek, sadece şiddete veya suç işlemeye teşvik cezalandırılacak, örgütün ya da hedeflerinin propagandasını yapanlar cezai takibata uğramayacaktır. Propaganda ancak cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru gösteriyorsa veya bu gibi yollara müracaatı alenen özendiriyorsa suç kapsamına alınacaktır" diye konuştu.
BDP MİLLETVEKİLLERİNİN KARADENİZ TURU
"AKP olduğu müddetçe, ta ki bağımsız Kürdistan kurulasıya kadar bu süreç ilerleyecektir" diyen Bahçeli şunları söyledi: "Şüphesiz Başbakan'ın müzakere şuursuzluğuna gömülerek bitmiş tükenmiş bir adama ruh vermesi varlığımıza ve birliğimize çevrilen en hâinâne adım ve karardır. Anlaşılan kendisine başkanlığı layık görürken, İmralı canisini serbest bırakarak sözde özerk Kürdistan'ın başkanlık koltuğuna oturmasını sağlaması beklenen ve olması muhtemel bir adımdır. Tüm hedefler, anayasa üzerinden sürdürülen polemik ve referandum gözdağları bunun içindir. AKP'nin müsamahası ve kontrolüyle BDP'li bir grup milletvekilinin başlattığı Karadeniz turu ise bölücülüğün her düzeyde anlatılmasından ve toplumsal yapıya yedirilmesinden ibaret bir kampanyanın eseridir."
"KARADENİZ GEZİSİ SİNSİ HAMLELERDEN SADECE BİRİSİDİR"
"Sinop'taki olayların, ülke huzurunun ve kardeşlik duygularının korunması açısından tekrarlanmamasının en halisane dilek ve temennileri olduğunu belirten Bahçeli, " BDP'nin AKP'yle paslaşması, İmralı canisinin dayatmalarını AKP'ye ileterek başkanlık karşılığında olumlu bir cevap alması önümüzde büyük badirelerin varlığına delalettir. Karadeniz gezisi de bu çerçevedeki sinsi hamlelerden sadece birisidir. Maalesef bugünkü ortamda tüm kapılar Başbakan tarafından İmralı'ya yönlendirilmiş, Türkiye'nin akıbeti bu kanlı ele bırakılmıştır. Ama buna fırsat vermeceğiz, yanlışa göz yummayacağız, ihanete, rezalete ve çözülmeye kesinlikle milli direnç ve direnişin sözü, nefesi ve demir yumruğu olacağız" dedi.
"BAŞBAKAN ARTIK TÜRK MİLLETİNİN ŞAHDAMARINA BASMIŞTIR"
Bahçeli, "Hafta sonunda Mardin Midyat'ta yaptığı bir konuşmasında Başbakan, bizce malum olan gerçek yüzünü ifşa etmiş, Türklük ve milliyetçilikle ilgili nefretini, tahammülsüzlüğünü akla ve hayale sığmayacak ifadelerle ortaya koymuştur. Şu sözler Türk milletinin seçtiği ve Başbakanlık makamını verdiği Recep Tayyip Erdoğan'dan duyulmuştur: 'Kimse bizim karşımıza Kürtlükle çıkmasın. Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız.' Bu kurşun gibi açıklamaları teröristbaşı Abdullah Öcalan değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yapmıştır. Anlaşılan, Başbakan ya aklını kaybetmiş, ya izanını yitirmiş ya da gerçek kimliğini bu kadar yıl saklayacak mahareti ve ikiyüzlülüğü gizli de olsa gösterebilmiştir. Başbakan artık Türk milletinin şahdamarına basmıştır" diye konuştu.
"KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLAR BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN YALANLARINA ŞAHİT OLDU"
Kürt kökenli vatandaşların Başbakan Erdoğan'ın istismar ve yalanlarına şahit olduğunu, kardeşlik bağlarını inciten ve sarsan beyanlarına durmadan tanıklık ettiğini belirten Bahçeli, "Bize göre, Türklüğe hareket eden, milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söyleyebilecek kadar ileriye giden birisinin yediği ekmek haram lokma, içtiği su zehir olacak ve boğazına duracaktır. Ayakların baş olduğu Türkiye fotoğrafında, bu sözlerin işitilmesi bir bakıma normal görülmelidir. Varlıklarını küresel ve kanlı hesaplara paspas edenlerin milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını uluorta beyan etmeleri ve bununla yetinmeyerek Türklüğe saldırmaları asırlık sömürgeci planların kimlere kadar nüfuz ettiğini göstermesi bakımından anlamlıdır.Şanlı mazimiz, tıpkı Başbakan Erdoğan gibi, Türk milliyetçiliğini ve Türklüğü ayaklar altına almaya heveslenenlerin ne hallere, hangi zavallı durumlara düştüğünün kanıtlarıyla doludur" dedi.
Bahçeli, "Milliyetçiliğe karşı çıkmak, Türklüğe şamar indirmek; Türk milletinin yaşama ve var olma ruhunu kundaklamak, ancak ve ancak batılı hesaplara payandalık işlevi gören gurursuzların yapacağı bir iştir. Bugün milliyetçilik üzerindeki tartışma, itham ve eleştirilerin nedeni Türk milletinin kuvvetini zayıflatarak devletimizi parçalama, milli birliğimizi bozma amacıyla örtüşmektedir. Türk milliyetçiliği Türk milletinin bağımsızlık ve modernleşme heyecanının ve bizzat hedefinin ismidir. Milliyetçilik denilince akla, vatan ve millet sevgisini ve bu uğurda yapılan fedakârlıkları anlamak lazımdır" diye konuştu.