Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu beş sanık ve avukatları katıldı.
Esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yıldırmaz, sanıkların terör örgütü PKK üyesi olduklarını, mesaj ve görüşme kayıtlarına göre 8 Kasım 2009'da eylem için bir araya geldiklerini, otobüs durağı yakınında ateş yakarak molotofkokteylleri ile beklediklerini ifade etti.
Savcı Yıldırmaz, otobüs kapıları açılınca ilk olarak R.S'nin, ardından da diğerlerinin molotofkokteyli attığını, çıkan yangında da Serap Eser'in hayatını kaybettiğini belirtti.
Yıldırmaz, sanıkların, "terör örgütü üyesi olma", "kasten adam öldürme" ve "patlayıcı madde bulundurma" suçlarından cezalandırılmalarını istedi.
Tercüman vasıtayla mütalaaya karşı savunmaları alınan sanıklardan M.D, isnat edilen suçu kabul etmediğini ifade ederek, "Eylemde parmak izim veya görüntüm yok. Bize yüklenen suçlar yersizdir" dedi. Sanık Ö.B. de olayda parmak izinin bulunmadığını öne sürerek, 4 yıldır tutuklu olduğunu, ailelerinin büyük üzüntü yaşadığını söyledi.
Diğer sanıklar da beraatlerini talep etti.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, 5 sanığın "kasten adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Heyet, sanıkların 18 yaşından küçük olmaları ve duruşmalardaki iyi halleri nedeniyle cezalarını 17 yıl 6'şar aya indirdi.
Mahkeme heyeti, sanıkların, eylemi terör örgütü PKK adına yaptıkları ve patlayıcı madde bulundurduklarını da ifade ederek, "tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması veya el değiştirmesi" ile "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçlarında da 6 yıl 8'er ay hapisle cezalandırılmalarını kararlaştırdı.
Sanıklar, toplam 24 yıl 2'şer ay hapis cezasına çarptırıldı.
Olayın geçmişi Küçükçekmece'de, 8 Kasım 2009'da, Söğütlüçeşme-Zeytinburnu seferini yapan İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırı düzenlenmiş, yüzü, eli ve bacaklarında yanıklar oluşan 17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Serap Eser, hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, 24 Mayıs 2012'de yapılan karar duruşmasında, diğer sanıklar Salman Akpınar ve Hamit Aksan, "Devletin birliğini bozmak ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemi gerçekleştirdikleri" gerekçesiyle ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.