Lozan anlaşması ile Türkiye sadece gayrimüslimleri azınlık olarak kabul etmiştir. Bu bağlamda azınlık kimdir sorusunu yönettiğimizde alacağımız yanıt Ermeni, Rum, Yahudi olmaktadır. Müslüman olup farklı etnik köken ve dile sahip olanlar bu kavram dışında tutulur. Bunun içindi ki farklı etnik kökenden bahsetmek hoş karşılanmaz ve irrite edicidir. Etnisite, dil, inancı konu edindiğinizde hemen karşı yorumlarla karşılaşırsınız. Eleştiriler, karşı çıkışlar, ithamlar, suçlamalar, hatta tehditler arka arkaya gelir. Halbuki Osmanlı bu azınlıkları el üstünde tutmuş, payeler vermiş, hep birinci sınıf vatandaş olarak koruma altına almıştır. Ya Türkleri? Her zaman ikinci sınıf vatandaş yerine koyarak horlamış, aşağılamıştır. Böyle bir Osmanlı hayranlığı nedendir? Dersiniz. Ya bugün kabinede kaç Türk bakan var? Bir düşünün kimler Türkleri yönetiyor.
Turancı mısın, dinci misin şeklinde sorulara muhatap olursunuz ve karşı tarafa gerçekleri anlatmakta zorlanırsınız, hatta başarısız olursunuz. Türkiye’de yerleştirilmeye çalışılan siyasi İslam nedeniyle konu daha da çetrefilli hale gelmiştir. Dinci yapılaşma bırakın azınlıkları Türklüğü bile inkar etmektedir. Ya ümmetsin, ya da değilsin. Nüfusunun% 99’ unun Müslüman? ifade olunan bir ülkede başka inancı konu edemezsiniz.
Siyasi İslam’ın bu çıkmazları karşısında Etnik olarak Kürtleri, göçle Türkiye’ye gelenleri ve İslam’ın Sünnilik dışında farklı inançlara sahip olanların yeri neresi olacaktır? Dindarlar Müslümanlığa değil dinciliğe ve Arap kültürüne karşıdırlar. Vahabi İslam’ın veya ümmetin ferdi değilseniz yaşam hakkınız bulunmamaktadır. Siyasi İslam’a sempati duymayan farklı etnik dilsel, dinsel inançların Türkiye içindeki payının % 50 nin üzerinde olduğunu da kimse inkar edemez.
Cami cemaati ve tarikatların dışında yer edinmeyenler, edinemeyenler ümmetçiler tarafından hedef haline getirilmişlerdir. Ötekileştirme, eşitsiz yaşam koşulları, haksız idari ve adli uygulamalar Ümmetçi olmayan Müslümanları farklı davranışlara itmekte ve karşı bir dayanışma içine sokmaktadır. Bölücülük, dini suiistimal, halkın kamplaştırılması, ötekileştirilmesi ve halkın içine Arap unsurların enjekte edilmesi, sade vatandaşı fazlasıyla rahatsız etmektedir. Üstüne üstlük bir yetkili çıkıyor ‘’ Alevilik dinse ben Müslüman değilim’’ diyerek etnik bölünmenin yaşandığı Türkiye’de dinsel bölünme yanında mezhepsel çatışmalara da zemin hazırlıyor. İnanılacak gibi değil. Ya Suriyeli sığınmacıları vatandaş yapmaya ne buyurulur? Bunların hepsi ümmet mi? Şüphesiz değil ama geleceğin oy deposu. Ülke Araplaşıyor, Arap kültürü ile iç içe oluyor. Arap kültürü de malum, çağ dışı ve insanlıktan uzak. Bir zamanlar vahşi Avrupa’nın düzenlediği Haçlı seferlerini, günümüzde Müslüman olduklarını ve İslami kurallara göre hareket ettiklerini ifade eden terör örgütleri ‘’ İslami katliam’’ olarak gerçekleştiriyor. Bu mu İslamiyet anlayışı?
Türklüğü inkar…..
Milleti inkar…..
Cumhuriyeti inkar….
İnsan haklarını inkar…..
Adaleti inkar……..
Dinleri, mezhepleri inkar…
Etnik kimliği inkar…..
Evet her şeyi inkar edebilirsiniz ama ilahi adaleti ve tecelliyi asla inkar edemezsiniz.
Evet ‘’Barış ülkemin çok uzağında……….