Uzun zamandır ısıtılan Başkanlık Sistemi artık ciddi bir şekilde gündemimize oturdu.
Bizde, dünyada ki başkanlık uygulamalarını da göz önüne alarak bir değerlendirme yapmaya çalışacağız.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Başkanlık sistemi ilk kez ABD’de uygulanan, diğer ülkelerin ABD‘de uygulanan başkanlık sistemini belirli oranda taklit ederek denedikleri bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Güney Amerika ülkelerinin büyük bir kısmının, bazı Afrika ülkeleri ve uzak doğu ülkelerinin bir kısmı ile Demirperde yönetiminden kurtulan birkaç devletin uygulamış olduğu bir sistemdir.
Adı geçen ülkelerde demokrasi kültürünün tam gelişmediğini ve totaliter bir yönetimden demokrasiye geçiş evresinde olduklarını, çoğunluğunun milli devlet vasfına da sahip olmadıklarını iyi biliyoruz.
Başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeleri incelediğimizde, bu ülkelerde Devlet başkanlarının bazılarının doğrudan diktatör olduklarını, bazılarının ise diktatörlük emareleri gösterdiklerini yönettikleri ülkeleri inceleyince kolayca belirleyebiliyoruz. Bu sıkıntıları aşabilmek için insanoğlu sürekli sitem arayışına girmiştir.
Bütün yönetim sistemlerinin amacı ideal bir yönetimi ortaya koyabilmektir. Egemenliğin kaynağı noktasında farklı anlayışlar öne çıkmakla birlikte yönetim şekli kadar yönetenin niyeti ve uygulanan toplumun kültürel, sosyal ve tarihi arka planının başarı ya da başarısızlıkta etkili olduğu yaşanılan örneklerle görülmüştür.
Kur’an Hz Ömer’de adaleti dağıtırken, Yezit, Kuran’ı alet ederek kan ve gözyaşına sebep olmuştur. Aristo haklı olarak “iyi ya da kötü yönetimler yok, iyi ya da kötü yöneteneler vardır” der.
Sistemin başarısında yönetecek kişinin özellikleri, içinde bulunduğu toplum şartları ve yönettiği kitlenin özellikleri asıl belirleyici unsurlardır. Adalet duyguları gelişmemiş, toplumsal yapıya göre değil kendi bilinçaltı dürtülerine göre hareket eden liderler Yezit gibi tarihin en büyük katliamcısı olarak karşımıza çıkabilmektedirler.
Hangi sistemin uygulanacağından daha önemli olan uygulanacak sistemin dayanacağı insan unsurudur. Yüksek meblağlarda sermeyenin miras olarak değerini bilemeyip, mirasyedi konumunda olanda insandır. Düşük oranda sermeyenin miras olarak değerini yükseltende insandır.
Kısaca, uygulanacak sistemi uygulayacak olanda, sistemin uygulanacağı toplumda insan unsurundan oluşmaktadır. Kısacası bütün sistemlerin öznesi insanın kendisidir.
Bu çerçevede insan unsurumuzun hangi sistem için daha elverişli olduğu üzerinde düşünmek gerekmektedir.
Öncelikle idare edecek konumda olacakların psikolojisi açısından, birde idare edilecek olan insanların yani toplumun sosyo-kültürel-ekonomik yapısı açısından bahse konu olan insan unsurunu iki başlık altında inceleyebiliriz.
İdare edeceklerin psikolojisi açısından ele aldığımızda; sınırsız veya sınırları belirsiz bir yetkinin bazı bireylerin kişilik özellikleri açısından farklı uygulamalara sebep olabildiğini görüyoruz. Sorunlu karakter sahibi, buzdağlarının altından yönetilen bireylerin idare ettiği ülkenin nasıl bir bela ile karşı karşıya kalacağını tahmin etmek zor değildir.
Örneklerine Ekvator, Dominik Cumhuriyeti, Haiti ve Endonezya’da rastlıyoruz.
Ekvator Devlet Başkanı Lucio GUTİERREZ’in Yargıtay’ı iptal ve olağanüstü hal ilan etmesi ülke de karışıklıklara sebebiyet vermiş, sonunda Gutierrez ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. (12)
Dominik Cumhuriyeti’nde Rafael Leonidas TRUJİLLO, 1930’da askeri darbeyle yönetimi devraldı. Hem başkan, hem başkomutan oldu. Muhaliflerini katletti, devlet makamlarını yakınlarına teslim etti. Sonunda bir suikastla öldürüldü. (12)
Haiti’de babasının yerine iktidara gelen Jean Claude DUVALİER, tam bir zulüm sergiledi. Toplumuna ölüm, işkence ve sürgünler yaşattı. Uyuşturucu ticareti yaptığına dair kuvvetli şüpheler vardır. Haiti halkının dünyanın en fakir halklardan biri olmasına rağmen lüks yaşam düşkünüydü. Hava kuvvetlerinin müdahalesi sonucu Fransa’ya kaçtı. (12)
Endonezya’da Suharto, ordu ve kurduğu partisinin desteği ile baskıcı bir rejim oluşturdu. Komünist karşıtlığını düşmanlığa dönüştürdü. Komünistlere karşı “ifrit avı” başlattı. Komünist temizliğini etnik karşıtları ve muhaliflerinin temizliği takip etti. (12)
Verdiğimiz örneklerde de görüldüğü üzere Devlet Başkanı konumuna yükselecek olan şahsın sağlıklı bir kişiliği yoksa o ülkede kan-ölüm-gözyaşı dinmez, insanlar mutsuz olur, toplumun geleceği harap olur.
Çok kuralcı bir başkan geldiğinde devletin esnekliği kaybolacağı gibi, buyurgan bir başkan geldiğinde de ülkede demokratik ortam kaybolacaktır.
İdare edilecek olan insanların yani toplumun sosyo-kültürel yapısı açısından ele aldığımızda; Başkanlık Sisteminin başarılı olduğu ABD örneğinden yola çıkılarak, her ülkede aynı başarının sağlamasının beklenemeyeceğini söyleyebiliriz. Bu beklenti dünyanın her yerinde Diyarbakır karpuzunun aynı verim oranıyla üretilmesini beklemek gibi bir beklentinin adı olabilir. Nasıl bazı sebze ve meyvelerin yetişeceği fiziki ortam önemliyse, bir sistemin uygulanacağı toplumun sosyal dinamikleri de bir o kadar önemlidir. Kaldı ki, ABD’de malüm sistemi hemen oturtamamış, kanlı bir iç savaş yaşamıştır.
Cheibub, başkanlık demokrasilerinin çökme sebebinin sistemden değil, ülkelerin sahip olduğu özelliklerden kaynaklandığını savunmuştur. (2)
Cheibub’un bu düşüncesine en somut örnek Liberya’dır.
Liberya, ABD’li eski kölelerin kurduğu, ABD sisteminin prototip uygulaması olarak karşımıza çıkan bir ülkedir. ABD’de ki başkanlık sistemi kurulan bu yeni ülkeye aynen taşındı. Bu sebeple Liberya, bizim için güzel bir örnek sunuyor. Çünkü eğer sadece sistem geçerli olsa Liberya’da da ABD’de ki gibi az kusurla uygulanır olması gerekecekti. Oysa Liberya darbeler ve iç savaşlarla uğraştı ve hala uğraşıyor.
ABD sisteminin taklidi başkanlık Liberya’da darbeleri engelleyemedi. O kadar ki, bir çavuş 1980’de darbe yaptı. Ülkede darbe yapanlar etnik gruplarını öne çıkardılar ve hileli seçimler organize ettiler. Ülke darbelerin tarafları arasında paylaşıldı, sonra bu paylaşım alanları arasında iç savaş yaşandı. Sonunda ülkeye BM adına komşu ülkeler askeri müdahalede bulundurlar. (12)
Görüldüğü gibi, başkanlık sisteminin adeta kopyası olabilecek bir yönetim anlayışı ABD’de zorda olsa başarıyı getirirken Liberya’da felaketle sonuçlabiliyor.
Dolayısıyla sistemleri tartışırken toplumsal normlara uygunluğu, toplumsal duyuş, düşünüş ve algılayışı, toplumun demokrasiyi içselleştirip içselleştirmediği, toplumda ideolojik siyasal fay kırıklıklarının olup olmadığı, milletleşme sürecinin tamamlanmış olup olmadığı, sistem tercihi ile sistemin başarısında en etkili unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.