Başkasının aklıyla düşünmek

Murat YAZAN

            İlk bakışta tuhaf görünüyor değil mi? Bir insan nasıl başkasının aklıyla düşünür?

            Düşünüyor efendim. Çoğunluk ve belki biz bile başkasının aklıyla düşünüyoruz.

            Müslüman olduğunu söyleyenlerin büyük kısmı Kuran’ın Türkçe mealini okumamıştır. Anlamını bilmedikleri ayetleri okuyarak ibadet ederler. İslam hakkında fikirlerin büyük kısmı kulaktan dolmadır. “X” hocanın, “Y” şıhın, televizyonda din hakkında bilgi verenlerin söyledikleri onlar için referanstır ve yeterlidir.    

            Ülkücü olduğunu söyleyenlerin önemli kısmı 9 Işık’tan habersizdir. Parti liderleri, kanaat önderleri ve mahalledeki ülkücü abilerinin söyledikleri onlar için yeterlidir.

            Atatürkçü olduğunu söyleyenlerin önemli kısmı Nutuk’u okumamıştır. Atatürkçü büyükleri ve toplumda sözü geçen Atatürkçülerin söyledikleri yeter de artar bile.

            Örnekleri çoğaltmak mümkün.

            Bu anlayış sorgulamadan kabulü de beraberinde getirir. Konuyu kaynağından öğrenip muhakeme sürecinden geçirmeseler de tartışmalarda düşündüklerini (aslında başkalarının düşündüklerini) ateşli bir şekilde savunmaktan geri durmazlar. Bu tavır zaman içinde dogmalaştırıp kutsamayı getirir. İdeoloji ve liderleri onlar için dokunulmaz ve tartışılmazdır. Zaman içinde savundukları fikirler için kullanışlı kurşun askerler haline gelirler. Kulaklarına üfürülenler gerçeklikten uzak olsa da onlar için gerçeğin ta kendisidir. Bazıları iyi bir Müslüman olmaya çalışırken İşid, El Kaide, Taliban militanı oluverirler. Uç örnek olsa da herhangi bir şeye “bilmeden inanan” insan için yerinde bir örnektir.

            Dünya üzerinde tartışılmayacak bir düşünce ve insan yoktur. Bilerek tartışmak doğruyu anlama yolunda önemli taşlar döşer, farklı bakış açılarının karşılaştırılması zihindeki eksik parçaların yerlerine oturmasını sağlar.

            Okumak zahmetli bir işken, okuduğu üzerinde düşünmek daha zorlu bir süreci beraberinde getirir. Düşünen insan eksik gördüklerini farklı kaynaklar okuyarak tamamlamaya çalışır ve konu hakkında “kendine ait” bir fikre sahip olur. Tartışmalarda savunduğu kendi düşünceleridir.

            Okumaktan kaçınarak başkalarından dinlemek konforludur ve bir bedeli yoktur. Ancak sözü dinlenen kişinin konuyu gerçekten bilip bilmediği tartışmaya açıktır. Öğreten de bilgiye kulaktan dolma sahip olduysa ya da İşid örneğinde olduğu gibi farklı niyetleri varsa dinleyen kişi için tehlike dahi oluşturabilir.

            Düşüncesini yaymak isteyen tüm ideoloji ve liderler için “kurşun askerlere” sahip olmak önemlidir. Kurşun asker tüm hataları kabullenir. Söylenen her şeye inanır. Çelişkilerin farkına varmaz, görmezden gelir. Ve belki daha önemlisi, kendine enjekte edilenleri herkese yaymak için inanılmaz bir iştaha sahiptir. Herkesi “kendileştirmeye” çalışır.

            Zihinsel özgürlüğe sahip olmak zorluklara katlanmayı ve vakit ayırmayı gerektirse de kişiyi “kendisi” yapar, kurşun askerlikten kurtarır.

            Okuyan ve sorgulayanların artması dileğiyle…