Başörtüsü ve ceza hükmü
Başörtüsü nedir? Kur’an’da nasıl geçer? Başörtüsü takmanın bir şekli var mıdır? Müslüman kadının olmazsa olmazı mıdır? Yoksa örf müdür? Ceza hükmü var mı? Bu yazımızda bu tür sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Kadınların başörtüsü konusu gündemden hiç düşmemektedir. Sürekli gündemde kalmasının çok sebeplerinden birincisi, bu konuyla ilgili ayetlerde istenilenlerin tam olarak anlaşılmamış olması ve erkeklerin kendi fıtrat zaaflarını gizleme arzusu yatmaktadır. Bir de son yıllarda, başörtüsü üretimini elinde bulunduran Müslim ve gayrimüslimlerin; ticari kaygı ile gündemi hep sıcak tutmalarını ve başörtüsü üzerinden siyasi rant devşirme peşinde olanları da göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.
Kur’an’da örtü konusu Nur suresi 31. Ayette geniş boyutlu verilmiştir. Konunun bütünlüğü açısından bir önceki ayeti beraber ele almakta fayda var.
Nur suresi 30. ayet: Mümin erkeklere söyle, gözlerini harama karşı yumsunlar, (bakmasınlar) ferçlerini (apış arası) korusunlar! Zira böyle yapmaları, onlar için temiz bir davranıştır. Allah onların işlediklerinden haberdardır. Dikkat edilirse bu ayette Allah, kadınların giyim-kuşam şeklini anlatmadan erkeklere, kadının giyim şekli ne durumda olursa olsun, onlara bakmamalarını ve kendi mahremlerini korumalarını ikaz ediyor. Bu konuda Elmalılı: ‘’Muhakkak ki Allah, her yaptığınızdan haberlidir.’’ Erkeklerin nelere göz gezdirdiklerini ve arzularıyla nelere doymak istediklerini, organlarıyla ne gibi duygularla tahrik ettiklerini ve ne maksat beslediklerini ne düzenler ne tuzaklar kurduklarını ne kurlar yaptıklarını bilir. Hiçbiri O’na gizli kalmaz. Dolayısıyla Allah’ın razı olmayacağı şeylerden sakınmak gerekir. (Elmalılı M.H.Yazır Hak Dini Kur’an Dili cilt 5 sayfa 380)
Nur suresi 31.ayet: Mümin kadınlara da söyle! Onlar da gözlerini harama karşı yumsunlar. Ferçlerini (avret yerleri) korusunlar. Ziynetlerinden görünen kısımdan başkasını açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar. Ziynetlerini kocaları, babaları, kayınbabaları, oğulları, üvey oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, sağ ellerinin sahip olduğu kimseler; (cariyeler) bakılmaya muhtaç olup cinsellik yönünden de kadınlara hiç ihtiyaç duymayan yaşlılar ile kadınların mahrem yerlerine henüz vakıf olmamış çocuklardan başkasının yanında açmasınlar. Gizli Ziynetleri bilinsin diye yere bek basmasınlar. Ey iman edenler! Hep birlikte Allah’a tövbe edin ki başarabilesiniz.
Bu ayette geçen hımar (örtü) kelimesi tefsircilerin büyük çoğunluğu tarafından başörtüsü kabul edilmektedir. Hamera/yahmiru (örtmek) fiilinden gelir. Hamr, Arapçada içki demektir. Aklı örten anlamındadır. Hamur, mideyi örten anlamı taşır. Bizde: Eşarp, yaşmak, tülbent, yazma, bere, kasketin başta kullanılan giyecek olduğunu bilir, baş kelimesiyle beraber kullanmayız. Yani baş yazması veya baş kasketi denilmez. Arapçada da hımar, başörtüsü anlamında söylenir. Bazıları, ayette baş kelimesi geçmiyor; onun için burada geçen sıradan bir örtüdür iddiası zorlama bir yaklaşımdır.
Baş örtüsü İslam’la beraber gelen bir giyecek değildir. İslam’dan önce Arap örfünde kadınlarla beraber erkeklerde kullanıyordu. Halende kullanılıyor. Çünkü: İklimin sıcak, kum fırtınalarının çok olması başların örtülmesini gerektiriyordu. Allah, ayetinde var olan bir örfe eklemelerde bulunuyor. Tersini tavsiye etmiş olsa, yani başlarınızı açın dese o toplumda kabul görür müydü? Herhalde görmezdi. Sonra başörtüsü o dönemler inansın veya inanmasın bütün kadınlar tarafından kullanılıyordu. Türklerde yok muydu? Hıristiyan ve Musevi cemaatlerinde yok muydu? Vardı. Toprak ve hayvancılıkla uğraşan herkesin başlarını tozdan kirden koruma amaçlı örtmesinden de daha normal bir şey düşünülemez.
Şimdi yukarıda verilen iki ayetin de özünde, erkeklere de kadınlara da gözlerini haramdan sakınsınlar, yumsunlar tavsiyesi var. Erkekte kadınlardaki güzellikleri görmek, kadında da göstermek arzusu fıtraten vardır. Bu arzu serbest bırakıldığında, toplumun temelini oluşturan aile yapısının kurulamayacağı, kurulmuşsa yıkılacağı düşüncesi her zaman olmuştur. İşte bu yüzden erkek ve kadınların iffetlerini koruması için giyim-kuşam konusunda sınırlamalar getirilmiştir.
Ayette geçen kadınlar avret yerlerini korusunlar, örtsünler anlamında değildir. Avret yerleri her çağda erkek olsun kadın olsun ilk örtülen yerlerdir. İffetlerini korusunlardır.
Dikkatli okuduysanız ayette üç yerde ziynetlerinizi kelimesi geçmektedir.
1. Ziynetlerini görünen kısımdan (yüz, el, ayak) başkasını açmasınlar, devamında başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar diyerek, halk arasında iman tahtası olarak nitelenen boyun, yaka, göğüs kısmının dışardan belli olmayacak şekilde örtülmesi istenmektedir. Günümüzde kadınların başörtülerini sıkma baş tabir edilen şekilde göğüs kısmı açıkta bırakılarak arkadan bağlamaları İslami değildir.
2. Ziynetlerini kendisine mahrem olan (nikah düşmeyen) kişiler yanında (diz altı- göğüs arası dışında) göstermelerine izin verilmiştir. Yani kadın kendine nikah düşmeyenlerin yanında; evde, bahçede, tarlada başını, kollarını, dizine kadar ayaklarını açarak ev ve bağ- bahçe işlerini rahat bir şekilde yapabilir ruhsatı vardır. Kocası için zaten bir sınır yoktur.
3. Gizli Ziynetleri bilinsin diye, ayaklarını yere bek vurmasınlar. Burada gizli ziynetten kasıt, dış giysi ve bütün vücuttur. Kadın yürürken beni görsünler diye yere bastığında tabanı ses getiren ayakkabı giymemelerine, bakanları tahrik edici ve edalı yürüyüşlere vurgu vardır. Ayrıca dış elbiselerinin çok alıcı olması, fark edilsin diye koku sürmeleri, görünen kısımlarını tahrik edici şekilde boyamaları, şuh ve yüksek sesle sokakta konuşmaları da gizil ziynetlerdendir.
Başörtüsü örfi bir aksesuardır. Allah iyi adetlere örfe yasak getirmemiştir. Takmanın farz olduğunu söyleyenler olduğu gibi, tavsiye olduğunu örfe göre hareket edilebileceğini, bir ceza hükmünün olmadığını söyleyenler de vardır. Eğer saçlar, diğer ziynetler gibi erkekleri tahrik edici özelliğe sahipse (dikkat çekici boyamalar) örtünme de fayda vardır. Günümüzde bazı baş örtüleri, görünen yüzde aşırı şekilde göz ve dudak boyamaları, açık saçtan daha tahrik edici olması da ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur.