Sınırı geçmek isteyenlere Yunanistan’ın uyguladığı mezalim, yüzyıllardır var olan “Batı mı yoksa Doğu mu daha uygar?” sorusunu akla getirdi. Bu soruya cevap aramak için iki uygarlığın tarihine ve işledikleri insanlık suçlarına bakmak gerekiyor.
Hiçbir uygarlık tamamen masum ya da suçlu olamaz. Mutlaka her uygarlığın dünyaya kattığı değerler vardır. Batı ile Doğu karşılaştırmasına iki farklı toplumun temel dinamiklerinden söz ederek başlayabiliriz. Batı bireyci ve çıkarcıdır. Doğu toplumcu ve kanaatkârdır. Batı ürettiği artı değeri (kârı) artırmak için tarih boyunca suç işlemiş, Doğu ise kendine yeteni kazandıktan sonra başka şeylere yönelmiştir.
Günümüzde birçok insan batının uygarlığın beşiği olduğu düşünür, ancak bugünkü teknolojik ve düşünsel kazanımların çoğunun kökeninin Çinliler, Farslar ve Türkler olduğunu bilmezler (Konuyla ilgili araştırma yapmak isteyenler Alain Touraine’in “Modernliğin Eleştirisi” kitabına başvurabilirler).
* Haçlı seferleri her ne kadar “din savaşları” sanılsa da aslında ipek ve baharat yolları sayesinde zenginleşen doğunun elinden bu kazanımları çalma savaşlarıdır. Haçlı seferleri çok sayıda insanın katledilmesine neden olmuştur.
* Engizisyon mahkemeleri Batı'ya hastır. Yüzbinlerce insan saçma nedenlerle katledilmiştir.
* Batı'nın katliamları Avrupa ve Asya ile sınırlı kalmamış, Maya ve Aztek’lere altın için soykırım yapılmıştır.
* Kızılderilileri Batı katletmiştir.
* Bazı kadınları ve kedileri cadı ilan ederek diri diri yakmak Batı'ya özgüdür.
* I. ve II. Dünya Savaşlarını Batı çıkarmış, milyonlarca insan ölmüştür.
* Nükleer silah Batı tarafından kullanılmıştır.
* Afrikalılar Batı tarafından köleleştirilmiş, gemilere tıkılıp insanlık dışı şartlarda Amerika’ya götürülmüşlerdir.
* Sömürgecilik Batı'nın ekonomik buluşudur.
* “Hümanizm” Batı icadıdır, zira amacı eli kanlı batı kültürünün “el yıkaması” ve günah çıkartmasından ibarettir. Doğu hümanizme ihtiyaç duymaz çünkü gerek ahlaki gerekse dinsel nedenlerle “insana değer verilmesi gerektiği” binlerce yıllık içselleşmiş bir öğretidir.
* Holocaust (Yahudi soykırımı) Batı'nın eseridir.
* Sanayi devriminden sonra kadınlar erkeklerin yarı parasına, çocuklar (küçük insanlar olarak tanımlanarak) erkeklerin ¼ parasına günde 12 saat çalıştırılmıştır.
Uygarlık tanımı yaparken birçok kavramı yanlış tanımlarız ya da kavramların özünü gözden kaçırırız. Batı zengindir. Batı'nın teknolojisi ileridir (bu aralar Çin ve Kore başta olmak üzere Doğu toplumları öne geçmeye başlamıştır), ancak bunlar Batı'yı “uygar” yapmaya yetmez. Uygarlık tanımı içinde sadece kendi toplumunun refahı ve konforu değil, diğer toplumlara saygı ve “insanlık” ortak paydasında buluşmak gerekir. Para ve teknoloji her an el değiştirebilir ancak kültürel olarak insani değerlere sahip olmak ve diğer toplumlara saygı göstermek, neredeyse genlere işlemiş toplumsal bir yaşam tarzıdır. Kolay kolay değişmez.
Batıyı “uygar” sanıyoruz, çünkü Doğu hakkındaki tarihi bilgilere çok hâkim değiliz. Örneğin:
* Kadim dinlerin tamamının Doğu'da, Mezopotamya’da ortaya çıktığını gözden kaçırıyoruz.
* Batı uygarlığının kökeni kabul edilen Aristo, Sokrat ve Platon’un kitaplarının Batı'da tamamen yok olduğunu, Mezopotamya’da Süryani kiliselerinde sınırlı sayıda kaldığını ve Araplarca Arapçaya çevrildiğini, Batı'nın eline tekrar doğudan geçtiğinden habersiziz.
* Modern tıbbın temellerinin Doğu'da atıldığını, psikolojik sorunları olanların Doğu'da doğada müzikle tedavi edildiğini bilmeyiz. Bu sırada Batı akıl hastalarını suçlularla aynı hapishanelere tıkmakta ve toplumdan izole ederek ölmelerini beklemekteydi. (Ayrıntılı bilgiye; ”Michael Foucault'un "Deliliğin Tarihi" adlı kitabından ulaşılabilir).
* İlk hayvan hastanelerinin Osmanlı’da kurulduğunu gözden kaçırırız.
* Modern vakıfların temelinin yine Osmanlı’da atıldığını bilmeyiz.
“Uygarlık” sadece teknolojiye ve paraya sahip olmaktan değil, toplumsal yaşama, insana, hatta hayvanlara değer vermekten geçer. Bu yüzden Yunanlılar'ın insanlara uyguladığı mezalimi, Avrupa ülkelerinin mezalim devam etsin diye Yunanistan’a para vermesini doğal karşılıyorum. Kendilerine ve kültürlerine yakışanı yapıyorlar.
Amerika’da doktora yapan bir arkadaşım, Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında doktora danışmanıyla arasında geçen bir konuşmayı aktarmıştı. Amerikalı hoca, arkadaşıma “Babası Irak’ta ölen çocuklar için bir çalışma yapsak mı?” diye sormuş. Arkadaşım da “Ölen Iraklı erkek, kadın ve çocukların yakınları hakkında bir çalışma yapmak bilimsel anlamda daha doğru olmaz mı?” diye cevap vermiş. “Bunu söylediğimde bana boş boş baktı” demişti arkadaşım.
Kültürümüzü, Doğu'yu ve Doğu'nun ürettiklerini iyi tanımadığımız için Batı'yı gözümüzde fazla büyütüyoruz. Batılı bilim adamları 72 saatlik bir elektrik kesintisinin Batı'nın sonu olacağını, yağmalama ve suç oranlarının tavan yapacağını ileri sürüyorlar. Doğu böyle bir durumda en fazla bozulacak yiyecekler için dertlenirken yakılan mum ve gaz lambaları çevresinde sosyalleşecektir.
Şimdi hangi toplum daha “uygar”?
Okuma Önerisi:
Alain Touraine - Modernliğin Eleştirisi, Michael Foucault - Deliliğin Doğuşu, Sefa M. Yürükel – Batı Tarihinde İnsanlık Suçları