Belediye, "İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti’’ anlamına gelir diyor Türk Dil Kurumu…
Belediyeler adına partilerin ittifaklar kurduğu, adaylar üzerinden tartışmaların yaşandığı, bazı kişilerin sokakta giderken karşıt siyasi partinin reklam panosuna çirkin yazılar yazdığı, seçim müziklerinin nispeten daha az çaldığı, 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri bitti.
Ekim ve Kasım aylarında başlayan ittifak tartışmaları nihayetinde hem Cumhur hem de Millet İttifakı'nın üyelerince kabul edildi. Geçen sene gerçekleşen 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri esnasında yürürlüğe giren Cumhur ve Millet ittifakları bu seçimde de kaldığı yerden devam etti. İki ittifak seçim yarışına girdi. Büyükşehirler için kıran kırana bir yarış yaşandı.
Bazı belediye başkanlıkları değişirken, bazıları hala yerini korudu. Seçilen ve göreve başlayan namuslu, vatan sevgisine sahip, koltuk sevdalısı olmayan, milli bilinç kavramının ne olduğunu bilen, vefalı, dürüst, tüm belediye başkanlarını tebrik ediyorum. Seçmen onlardan hizmet bekliyor.
Bunca tartışma dönüp dururken, belediyelerin tarihi nasıl gelişti?
Osmanlı Devleti, modernleşmek ve çağa ayak uydurmak için pek çok yenilik yapmaya başlamıştı. İkinci Viyana Kuşatması sonrası Orta Avrupa topraklarının yavaş yavaş kaybedilmesiyle birlikte Sultan III.Ahmet Dönemi'nde Lale Devri (1718-1730) başlayacaktır.
Aslında bu yenilik hareketleri Sultan II.Osman (Genç Osman)'a nasip olacaktı. Fakat, Yeniçeriler tarafından Yedikule Zindanları'nda padişahın canına kıydılar.
Lale Devri, 12 yıl sürdü. İlk geçici elçilikler açılmış, Batı yakından tanınmaya çalışılmıştır. Eserler verilmiş, estetik zevk ve anlayışı gelişmiştir. Bu dönem kısa sürmüştür. Patrona Halil İsyanı ile son bulmuştur. Aradan geçen zaman zarfında yenilik hareketleri devam ettirilmeye çalışılsa bile en başta Yeniçeri ordusundan sıkıntılar çıkarılmıştır.
Bestekar padişah, Sultan III.Selim bu yenilik hareketlerine bir ivme katmak istedi. Fakat bunun bedelini ondan önce gelen sultanlar gibi canıyla ödedi.
19.yüzyıla kadar ''Kadı''lar belediye hizmetlerini yerine getirdi.
Kadı, bir nevi belediye başkanıydı. Büyükşehirlerde Kadı, İhtisap Ağası ile birlikte organize çalışırdı. İstanbul gibi bir büyükşehirde kadının yükü de fazla oluyordu. Şehrin yükü, Kadı'nın omuzlarındaydı.
Muhtesiplik ise bugünkü karşılığı olarak ''Zabıta'' verilebilir. Muhtesiplik, Osmanlı Devleti'nde önce var olan Selçuklu, İlhanlı, Memlüklü gibi devletlerde de vardı.
Sultan II.Mahmud devrinde ise bu yeniliklere en büyük engel olan ''Yeniçeri Ocağı'' lağvedildi. Sultan Mahmud, İhtisab Nezareti'ni kurdu.
İhtisab Nezareti, yeterli talebi karşılayamadı.
Modern anlamda belediye örgütlenmesi, Tanzimat ile başlıyordu. İhtisab Nezareti'nin tarihe karışmasıyla ilk belediye olarak kabul edilen ''İstanbul Şehremaneti'' kuruldu. (16 Ağustos 1855)
İstanbul belediye ile tanıştıktan sonra sıra taşraya geldi. 1877 yılında ''Vilayetler Belediye Kanunu'' ile birlikte taşrada belediye faaliyetleri başladı. Belediyecilik geçmişi olmayan Osmanlı, belediye dairelerinin sayısı konusunda kafası karışıktı. 14, 20 ve nihayetinde 10 belediye dairesine şehir ayrıldı. Sonra bu sayı 9'a indirildi. Dönemin sağlık sorunlarını çözmek için Rıdvan Paşa, çeşitli tedbirler aldı. Kolera o dönemde yaygın olan bir hastalıktı. Bu hastalığın önü Rıdvan Paşa tarafından kesilmek istendi.
Günümüzde belediye başkanlarının hemen hemen hepsinin olduğu karede bir taş döşenir. Başkan, gömleğin kollarını sıvar ve o parke taşı döşer. O dönemde başkanlar parke taş döşetmedi belki ama başkanlar parke yol ve kaldırım döşettiler.
Topuzlu Cemil Paşa ise, devletin en kritik yıllarında görev yaptı. 1912-1914 yıllarında şehremini olan Cemil Paşa, Balkan Savaşları döneminde hükümete ödemeler için destekte bulundu.
Yollar genişletildi, çöp arabaları alındı, gıda merkezlerinde hijyen denetimi sağlandı. Ulaşım düzenlemeleri unutulmadı.
Cumhuriyet ise bu kuruma tekrardan el attı. Osmanlı'nın bıraktığı çağdaşlaşma mücadelesine kaldığı yerden devam edildi. Şehremaneti ismi belediye oldu. 17 Kasım 1963 yılında yapılan seçimlerde Adalet Partisi ipi göğüsledi. Kırk bir ilin belediye başkanlığını Adalet Partisi kazandı. İstanbul için yaklaşık 1,4 milyon oy aldı.
Belediyecilik şimdi ise Türkiye'nin 81 ilinde en ücra köy ve kasabalara ulaşan bir faaliyetler bütünü haline geldi.
Umarız ki seçilen tüm belediye başkanları halkın tamamına ulaşma gayreti içinde olur. Bu vesileyle gözümüzün nuru, kültürel başkentimiz İstanbul'un seçilecek olan belediye başkanını şimdiden tebrik ediyorum. Hayırlı ve uğurlu olsun...