Devlet, kötünün bütün dillerinde yalan söyler. Söylediği hemen her şey yalandır ve sahip olduğu her şey çalıntıdır.
Bunu söyleyen F. Nietzchedir... Zerdüşt adlı baş eserinde yazar ısrarla.
Aynı sözün benzerini - Bütün savaşların amacı hırsızlıktır... diyerek Voltaire de tekrarlamıştır.
Devletlerin amaçlara yönelik politik yapılar olduğunu biliriz.
Peki ama Halklar,
Gelenek haline gelmiş ortak ülkülerden hareket eden ahlaki topluluklar olması gerekirken şimdi neredeler?
Toplum devlete benzediğinde sorun var demektir. Zira devlet bilinçli olarak yapılan tercihlerin, açıkgöz ve faydacı alanların ürünüdür bir bakıma.
Aslında devletin halkına benzemesi gerekiyor, ancak o halk kültür ve bilim alanında kalmışsa, eşitlik ve adalet adına bireysel sezgilerini geliştirdiyse.
Halklar ile devletin anlaştığı, barışık olduğu süreçlerde işliyor medeniyet yolculukları. Yoksa devletin bedavadan ulaştırdığı şeylerle, verimsiz kolaycılıklara alıştırdığı kitlelerin destekleyeceği kavramlar, fanatizm ve sürgit bir edinme tutkusundan öteye gidemiyor.
Demokrasiyi alternatiflerinden iyi olduğu için değil, kendi sistemleri olduğundan dolayı sevmelidir toplumlar.
Onu bir araç gibi gören zihniyetleri, körelmiş ve sapkın kabul edebilmelidirler cesaretle!..
İç güdülerimizden biri, bir şey görmediğimiz hallerde kendimizin de görülmediği üzerinedir. Saklambaç oynarken gözlerini kapatan küçük çocuklar gibidir halimiz.
Görmeyi ve değerlendirmeyi öğrenmeden toplum olunmuyor, aksi halde duyarsız ve sadece hamasetten beslenen güdülesi kalabalıklar olarak kalınıyor.
Hatırlamak gerekiyor,
Ahlaki erdemlerin başkalarına da olan yararı, öncelikle bireyin kendisini yüceltecek olan düşünsel erdemlerinin kalitesini besleyecektir.
Hoşgörünün, toplumların en doğal demokratik refleksi olması gerekiyor çoktan beridir.
Devletler ve toplumlar böylece ulaşılan ''Yurttaş kültürüyle'' Narsist Liderlerin kişisel ikbal hesaplarından, Yaralayıcı tutkularından bağımsız olarak gelişip, uzun soluklu esenlik ve istikrarlara yelken açabiliyorlar.
Liberum Arbitrium in differantia - İradenin farklı olanı seçme özgürlüğü vardır... diyor kadın düşünür Christine de Pizan,
Tarih boyunca Devlet Baba olarak nitelenen aksak mekanizmaya, toplumun ihtiyacı olan eşitlik, adalet ve şevkat olgularını getirebilmek için Devlet Ana bakışını öngörmüştür.
Christine de Pizan cesurdu,
Belki de kadın sözü dinlemenin vakti gelmiştir!..