Rahmetli dedem, bir gün sofraya oturduğunda; kaşığı yemeğe batırır ve ağzına götürünce der ki: “Bana tuz getirin.” Tuz gelince dedem bir avuç tuz alıp yemeğin içine atar ve o yemeği, hanımlarına yedirir. Bugün ‘şiddet’ kapsamına aldığımız bu yaptırımına, o günün koşullarında adalet sağlamak için gerek duymuş dedem. Hani “şiddet, bazen adaletin kalkanıdır” sözündeki gibi. İyi de buna neden gerek görmüştü dedem?
İki kuma olan ninelerim, küs oldukları gerekçesi ile dedemin karşısına bol tuzlu bir yemek çıkarmışlar. Belki sormaya ‘gurur’ yaptılar kendilerince; ancak kumaya sormasa bile yemeğin tadına bakıp atabilirdi tuzu. Belki de, yemeği ocağa koyan kumayı zor durumda bırakacaktı: “O pişirdi” diyerek kocanın gözünde onu küçültüp kendisi de sorumluluktan kaçacaktı; ancak sorumluluktan kaçmakla sonuçlarından kaçamadılar ne yazık ki. Şimdi bu konu nereden geldi aklıma?
Bir konut kooperatifimiz vardı. Son dönem yöneticiler, arsalarımızı, iki milyondan daha az bir bedele satmak için yetki aldılar. Oysa “50 milyon - 60 milyon eder”; “Biraz bekleyelim daha yüksek bedelden satılabilir” diyenler varken 1/30 – 1/25 fiyatına satış için yandaşlarından nasıl oy aldılar?
Dediler ki: “Önceki dönemden kalan; nereden geldiği belli olmayan 13 trilyon (şimdiki bedelle 13 milyon) borç var. Eski yönetim, arsaları satacaktı. O borcu kapattık diyecekti. Size de para vermeyecekti. Ben bu bedele satıp parasını size (yaklaşık 5-6 bin TL) pay edeceğim.”
Eski yönetimi aradım; “Bu borç neyin nesidir?” Dedi ki: “Arsalarımızın bedelidir. Arsa bedeli, muhasebeleştirilirken, borç hanesinde gösterilir.” Doğru mu? Doğru; Evet.
İki tane üniversite diplomam var. İkisinde de muhasebe dersi aldım; ancak arsaların bedeli, neden ‘Satıcılar’ hesabında görünsün? “Gayrimenkul, Arsa, Arazi vb” bir hesapta neden gösterilmemiş düşüncesiyle, bilgi ağlarında taradım.
250 Numaralı “Arsa Arazi Hesabı” borç kaydı olarak işlenmişti oralarda da. Üniversite hocalarımın Face sayfasına yazdım; yanıt alamadım. Bugünlerde Face’ye takılmıyorlar anlaşılan. Ben de profesyonel muhasebecilik yapan kuzenime ileti yazdım. “Böle, bir konut kooperatifinin 13 trilyonluk arsa bedeli var ise bunun muhasebe işlemi nasıl yapılır?” şeklindeki soruma; “250 Arazi ve Arsalar Hs borç; Satıcılar Hs alacak olarak işlenir” yanıtı geldi.
“Bizim kooperatifin arsalarını önceki yönetim, ‘Satıcılar’ hesabında göstermiş. Yenisi de bunu kullanarak arsalarımızı, sudan ucuza satmak için karar aldırdı” yazdım. O da “Eğer arsaların bedeli ödenmemiş ise onun için halen Satıcılar hesabında görünüyordur” diye yazdı.
Eski yönetimi yeniden aradım. “Arsaların borcunu ödemediniz miydi? Neden Satıcılar hesabını kapatıp da Arsa Arazi Hesabına aktarmadınız?” dedim. “Biz, arsalarımızın bir bölümünü kat karşılığı olarak ‘…’ inşaat firmasına verdik. Verginin hangi tarafça ödeneceği konusunda, Maliye’den görüş istedik. Oradan gelen yanıta göre işlem yapılacaktı. Sonra biz, yönetimden indik. Şimdiki yönetim geldi…”
Yönetime soruyorum: “Devraldığınız borcun konusunu bilmeyecek denli cahil iseniz; insanların trilyonluk mülkünü yönetmekte neden diretiyorsunuz? Ya da eski yönetime neden sormuyorsunuz? Yönetimin süreklilik arz eden bir durum olduğunu da mı bilmiyorsunuz? Hadi ‘gurur’ yaptınız diyelim; neden başkasına sordurmuyorsunuz?
Yoksa bununla kumanızı değersizleştirmek; mülk sahiplerini zarara uğratarak kazanç sağlamak istiyorsanız o zaman dedem gibi bir adam gerekecek. “Ben bilmiyordum” bahanesine sarılarak kendinizi kurtarmanızı önleyecek. Yani olayı yargıda çözecek her iki yönetim de verdiği zararı kendisi tazmin edecek.