Burada ‘su’ Boğaz-içi oluyor. İç kavga ise 80 öncesi’nde yaşansa da 80 sonrası acılarıyla hâlâ hafızalarımızda taze. İşin ilginci bizim gibi o tarihte 9-10 yaşında olanların, gençliklerinde çift taraflı ajitasyonun yakıcılığını bizatihi tecrübe etmiş ve yaşını-başını almış kimselerden bugünlerde hayalî bir iç düşmana karşı seferberlik beyanlarını duyma talihsizliği.
Müslüm Baba’nın ‘Talihsizler’ albümünün arka yüzünde “Kendin gittin, kendin düştün, kendin yalvardın” gibi sözlerle tarih adeta bizimle kafa buluyor. Aynı albümün korsan versiyonundaki uzun havada ise “Altın iken tunç oldum / Seçilmez pirinç oldum / Felek muradın oldu mu / Yine ellere gülünç oldum” diyor halk irfanı.
Türk düşün hayatının Nasreddin Hoca’dan sonraki büyük temsilcisi ‘Bizim’ ünvanlı Temel Emmi’nin “Eyvah gene düşeceğim” yaklaşımı balık hafızalı olduğumuzun sözel fotoğrafıdır. Oltadaki yeme tav beleşçiliğimiz de kayda geçsin.
Rahmetli Muhsin Başkan, 80’den önce Ülkücülerle Devrimcileri masada biraraya getirmek için yaptıklarını ve diyalogun hangi mihraklarca engellendiğini sık sık anlatırdı. Aynı delikten ikinci kez ısırılamayana ‘mümin’ deniyorsa bize ne desinler?! Ergenekon kumpasının da benzer bir diyaloğu baltalamaya taammüden kastını biliyoruz.
Ehliyetsizlik ve liyakatsizliği ser-miyar edenlerin artı bir Rektör atamasına verilecek tepkinin ölçüsü ne olmalıydı? Muhtelif çap ve ebatta eylemler için el altında tutulan örgütler gerçekte hangi taraf için devrede oluyorlar?! Bütün film 80 Öncesinde miydi, 40 yıldır film sektörü krizde mi ki?!
Klasik bir protesto eyleminin çift taraflı organizasyonlarca sakız edilerek çiklet patlatma yarışına çevrilmesi “20 lira için cinayet işlendi” haberlerine benzemiyor mu? Kahve ağzıyla söylersek; fasulyeden bir sebepten halkı çift taraflı sokağa dökme körebesi.
Devletlû zevatın sağduyu yerine yangına körükle giden ve Edebali’nin “Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; suçlamak bize, katlanmak sana” sözlerinin tam tersine omuz veren söylemleri neyin sinyalizasyonu? Diriliş Ertuğrul yada Kuruluş Osman vaaz u nasihatleri şişede durduğu gibi durmuyor demek ki..
Kerli-ferli adamların sosyal medyayı gladyatör arenası belleyip mafyatik dizilerden çalıntı repliklerle ‘ağır abi’lik pozları devşirmeleri “Cumhuriyetin ilânından sonra ciddiyetin ilânına ihtiyaç var” deyişini akla getiriyor. Lâkin bu ciddiyetsizliğin şakası yok.
İnsanlar kendi zamanlarının bu ezelî - ebedî akış içerisinde içinde biricik olduğunu zannederler; tarih kitapları bu kronik hataların kronolojik takvim yapraklarıyla doludur. Ne dermiş atasözlerimiz: Anasına bak, kızını al & liderine bak, gazını al. Sağ ve solunuzdaki kameralı yazıcılar ağzınızdaki kanal-izasyon ifrazâtını ve elinizdeki benzin bidonunu kaydetmiyor mu sanıyorsunuz?!
Aristo Mantığıyla ondan yana mısın, bundan yana mısın çıkmazında conta yakmış ideolojik araç sahipleri için örnek soru-cevap bankası:
1. Kazanan partiye hiç oy verdin mi?
--- Denk getiremedim.
2. Hangi İstanbul takımını tutuyorsun?
--- Hiçbirini, kentimin takımını.
3. Yazı mı, tura mı?
--- Dik!