Yazıya dibace: Nasıl oluyor da oluyor, ya da sürüye dahil olma süreci…
“Kendi haysiyetimi bütün bilincime rağmen, gardiyanları daha üstün kişiler olarak görmekten alamıyorum kendimi. Mahkûmluk duygusu küçük dozlarda alınan bir zehir gibi yavaş yavaş karakterimi değiştirmeye başlıyor. Bu ruhsal değişimden, bir aşağılık duygusundan daha fazla bir şey.
Kaçınılmaz doğal bir dönüşüm oluyormuş gibi geliyor bana…
Gladyatörlerin savaşına ait romanımı yazarken, Romalı kölelerin özgür kişilerden iki misli, üç misli, daha çok olmalarına rağmen, neden rolleri bir türlü değişemediklerine durmadan şaşardım. Şimdi yavaş yavaş köle kafasının ne demek olduğunu anlamaya başlıyorum. Kütle psikolojisinden söz eden herkesin, bir yıllık cezaevi deneyinden geçmesini dilerim.
Küçük bir azınlık diktatoryasının sadece süngü gücüyle ayakta kalabileceğine hiçbir zaman inanmadım. Ancak çoğunluğun eylemini, içinden felce uğratan bu atavik güçlerin kudretini de bilmiyordum.
Şimdi biliyorum.
Ayrıcalığı olan sınıfı, biyolojik üstün bir tür olarak kabul etmeye ve ayrıcalıklarını doğal ve meşru görmeye bu kadar çabuk alışılabileceğini bilmiyordum. Anahtarlar Don Ramon’un elindeydi, ben ise kafesteydim.” *
Yazıya zeyl: Diktatörlerin, tebaası üzerin uyuşturucu etkisi gösteren özellikleri vardır…
*İspanya’da Ölüm Güncesi Arthur Koestler Şubat 1937 İspanya İç Savaşı sırasında Sevilla Cezaevi’nde ölüm mahkumları hücresinde